-Yıl bitti diye sevinmek

Gelecek yıl geldi diye sevinmek!

-Yaş günü kutlamak

Tayfuna benzer bir üfürüşle mumları titretmek…

-Bayramı kutlamak

Sevdiklerini görmek yerine tatil köşelerine gitmeyi fırsat bilmek

-Ortağını kandırmak

Elinden tüm parasını alıp, sokağa düştüğüne sevinmek

-Yetim hakkı yemek

Kimse korumuyor diye aldanıp, Allah’ın gazabına uğramak

-Torpil peşinde koşmak

Hakkı olanın makamını işgal ederek para kazandığını düşünmek.

-Allah’tan başka her şeye tapmak

Sanki insan size neymişsin deyip ayağınıza dünyayı sunacakmış gibi düşünmek

-Allah’ı seviyorum deyip de gittiğiniz camiden cet hızıyla ayrılmak

Koşmak dünyaya… Ne kazandınız ki şimdiye kadar?

-Faizle, piyangoyla, döviz artışıyla yaşamı şekillendirmek

Oysa vücut tembelleştikçe hastalanıyor, yaşlanıyor… Çalışmak sağlık için, kazanmak sebep olsun problem değil…

-Aşkı cinselliğe indirgemek

Evlense bile bir çırpıda boşanmak, sonra başka kadına koşmak… Ne değiştirecekse!

-Ayrılsa bile eşinin başkasıyla olmasına sinirlenmek

Kadın mal mı, kadın mutlu olmak istemez mi, çocukların anne ve babaya ihtiyacı yok mu demeden, eşi hatta çocukları öldürmek

-Ben güçlüyüm diye başka ülkeye savaş açmak

O yiyemez, yemeyi bilmiyor diye, neyi varsa sahiplenmek…

-Irkını beğenmeyip toplu katliam, toplu mezarlar inşa etmek

Öldürmek bir insanın hoşuna nasıl gidebilir ki? Kim bir insanın yaşayıp yaşamamasını tayin eder ki?

-Kış gelse baharı bahar gelse kışı özlemek

Mevsimleri tartışmak, hatta elinden gelse ayarını yapmak

-Bir taraf olmak, hep kazanmalı demek, hep bilen olmak

Başaramıyorsa şiddete, küfüre, darbelere sığınmak…

-İşin en garibi ne biliyor musunuz

Her insan ölüyor ve toprakta çürüyor… Beğense de beğenmese de başka kabirde yatanlara komşu oluyor. O toprak var ya, insanları eşitliyor. Tüm zıtlıkları yok ediyor. Bir ömür yaşadım diyor, başkası da… İçi neyle, hangi amelle dolduysa o topraktan çıkan da değişiyor. 

-Hani hep özgürlüğü aramak var ya

Bilselerdi Allah’a iman etmekti… Ona teslim olmaktı… İşte bu tüm zıtlıkları oluşturan insan, bunları ne görüyor ne de duyuyor… 

-Var olanı keşfediyor, uzay buna dahil… 

İnsan doymuyorsa, nefes almıyorsa, kalbinde ilahi aşk yoksa yaşamasının ne anlamı var ki?    Her gün güneş insanları bedava aydınlatıyor, ay ise ağlıyor…  Onlar bile merhamet sunuyor o cansız bedenlerinde…Zıtlıkları durdurun, boşa bir ömür kürek çekmeyin diye adeta yalvarıyor. Bir meydan okuma işte, dünyada yaşayan insanlık sürekli değişiyor bu yüzden… Aynılara bağlanıyor kısır döngüyle… Kovayı doldur boşalt, maksat muhabbet olsun misali…


Kazananlar zıtlıktan kurtulup doğruya yapışanlar, yalnızlıktan kurtulanlar, insan olanlar!


Yeni yıl mı yeni belalar mı? Yeni yıl geldiye sevinmek yerine, kendimizi değiştirsek nasıl olur ki? 


Saffet Kuramaz

( Bizi Sevmeyen Yanlış Anladığımız Yalnızlık başlıklı yazı safdeha tarafından 28.12.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu