Bir Şiir- Aşkın Şiarı İken Umut Ve İnanç  -2


Hüzünse teftişiydi aşkın

Ela gözlerine sığınan yaşların

Yoktu işte haddi hesabı

Kırılan yürekten arda kalan

Kıyıma uğramış o mağdur ateş

Efkârın dahi zılgıt yediği

Rüzgârdı aslında muhalif olduğu aşka.

 

Kaldığımız yerden alıntı ile devam edelim.

“Hüzün sözcüğü ifade ettiği anlam açısından acı kavramını içinde barındırır. Hüzün burukluk içinde yaşama olarak adlandırılabilir. Hüzünlü olan bir kimse mutlu değildir. Hüzün sözcüğü söylendiğinde ayrılık, gurbet sözcükleri ile de yakınlık göstermektedir. 30 Aşk sözcüğü hüzün ile iç içe geçmiş durumda kullanılabilir. Bazıları aşkı mutluluk, huzur ve benzeri sözcüklerle tanımlarken bazıları ise aşk için hüzün ifade eden kavramları kullanmışlar aşkı hüzün içinde ya da hüznü aşk içinde tanımlamışlardır. Nasio (2007) aşk ve hüzün ilişkisini şöyle açıklar: Aşık aşkını dilediği gibi yaşayamadığında hüzün aşka dahil olur. Psişik acının yalnızca sevilen bir varlığın kaybedilmesiyle oluşan bir duygunun olduğunu düşünmek yanlış olur. Psişik acı aynı zamanda sevilen varlık bizi ansızın sevgisinden mahrum bıraktığında yaşadığımız terk edilişin, izzetinefsimiz derinden yaralandığında hissettiğimiz küçük düşme ya da kaybettiğimiz farklı şeyler. Farklı derecelerdeki bu acıların hepside sevilen bir nesnenin, yoğun ve kalıcı bir şekilde bağlandığımızdan ötürü psişik dünyamızın ahengini sağlayan nesnenin ani ve sert kopuşunun oluşturduğu acılardır. Madem bu bağlılığa aşk deniyor, biz de temeli aşka dayanmayan acı yoktur diyelim (Nasio, 2007, s.23) . Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere araştırmacı yazar ruhsal acıların (hüzünlerin) tamamını aşkla bağdaştırmaktadır. Hüzün kavramı da tıpkı aşk gibi duyguların alanına girdiğinden ve soyut olmasından terimsel olarak sözlüklerde tanımı olsa da bireylerin içsel olarak yaşadığı bir durum olmasından tanımlanması oldukça güçtür. İfade ettiği anlamsal açıdan hüzün acı, ayrılık, gurbet, özlem gibi duyguları da içinde barındırmaktadır. Mutluluğun zıddı gibi görünse de hüzün aslında mutlulukla doğrudan zıt bağlamda adlandırılmamaktadır. Hüzün TDK (1998, s.1015) sözlüğünde “iç kapanıklığı, gönül üzgünlüğü şeklinde ifade edilirken Budak (2003, s.370) bu kavramı: “Derin bir gönül bağı ile sevilen insanın kaybedilmesine yönelik fiziksel duygusal üzüntü tepkileri” olarak açıklamaktadır. Hüzün, gam, keder, kasvet, sıkıntı vb. gibi kavramların hepsi bir kısmıyla tarif edilir. Hüzün aşkın öbür yarısıdır. Denilebilir ki beşeri boyutta kaybedilene ya da ulaşılamayana hissedilen üzüntü hali, ilahi boyutta ise vuslat günü özlemdir. Bu özlem ki bazı kişilerin donuk tebessüm gibi duran yüzlerinde, gözlerinde bazı kişilerin de kahkahalarında okunabilecek kadar görsel ama kör kuyular kadar derinlerine inilemeyecek kadar soyut ve tarifi harflerle sembolleştirilmiş sözcüklerle ifade edilemez bir olgudur. Aşk kadar gerçek aşk kadar tanımsızdır denebilir. Üzeyir Duru”

 

“Hüzünse teftişiydi aşkın”

 

Kardeşime göre hüzün aşkı teftiş eden hizaya sokan, arada ayrılık olsa da sevdiğini unutturmayan hep hatırlatan ve gönlü canlı tutandır.

 

“Ela gözlerine sığınan yaşların”

 

Hüzündür hasrettir bu ela gözlerinde sığınarak akmamak için sığınan gözyaşların. İnsan sevdiği gönlünden gözyaşlarıyla dışarıya akmasın diye içine akıtır, o yâri hep içinde kalsın diyerek.

 

“Yoktu işte haddi hesabı

Kırılan yürekten arda kalan”

Gönüldür akıldan sözle hizaya gelmez, kırılır bir kırılan bardak gibi. Bekler küsen yâri barışsın, naz eden yâri nazına son versin veya giden o yar geri gelsin. Beklemek yorar kırar artık bunların haddi hesabı olmaz tutulmaz çoğaldıkça gönül sığmaz âleme, kırılan yürekten arda kalan

 

“Kıyıma uğramış o mağdur ateş

Efkârın dahi zılgıt yediği”

Kıyıma uğratan bu olumsuzluklar sevgisizlikler yakan bu ateştir ki yakar, efkâr basar efkârla yer zılgıtı Tokat’ı, neden niçin diyerek. Aşktır bu hüzün hasret aşk içinde olağandır. Ferdi Tayfur ne güzel ifade etmiş.

Ne zaman gelecek o gün seni göreceğim

Ne vakit gelecek o gün sevinçten öleceğim

Üşüyorum yokluğunda yaşıyorum yaşamaksa

Düşeceğim kurtarmazsan bir tarafım hep uçurumda

 

Ya beni al yanına

Canım feda yoluna

Bu eziyet bir bela

Yoksa cezamı aşkın bana

 

Aşamıyorum engelleri gözüm kara gönlüm deli

Bu aşkın sence bedeli yaşamaktan vazgeçmek mi?

Sebebi sensin yalnızlığın bu dipsiz kör karanlığın

İçimdeki yangıların sönmedi yar hiç sönmedi

 

Doymadım doyamam ki güzelliğinin tarifi yok

İçindeki sevda seli okyanuslardan daha da çok

Söyle neden bizi vurdu bu ayrıklık neyin nesi

Hadi gel geç olmadan bitmesin bu aşk hikâyesi

 

Ya beni al yanına

Canım feda yoluna

Bu eziyet bu bir bela

Yoksa cezamı aşkın bana

 

Aşamıyorum engelleri gözüm kara gönlüm deli

Bu aşkın sence bedeli yaşamaktan vazgeçmek mi?

Sebebi sensin yalnızlığın bu dipsiz kör karanlığın

İçimdeki yangıların sönmedi yar hiç sönmedi

 

***
Bir duamız vardı tanrıdan bizim

Ayrılmasın diye birleşen ellerimiz

Hayaller kurardık gelecek için

Hani ölümsüzdü yüce sevgimiz

 

Her gecenin sabahında başım yine döner döner

Getirmiyor seni bana Kısa kalıyor geceler geceler

Bir ben miyim diye of baktım ki etrafıma

Hepsi doğuştan sarhoş benim gibi sevenler sevip sevilmeyenler

 

Bakarsın kesilir sana gelen bu sesim

Şunu bil ki vefasız ismindir son nefesim

Sen acı çekerken sanma ki ben mutluydum

Senden gelen dertlere biterken başlıyordum*

“Rüzgârdı aslında muhalif olduğu aşka.”

 

Kardeşim aslında esen rüzgârdır insanı bir yerden alıp bir yere götüren derken kaderin esen rüzgârından söz ederken, muhalif olan rüzgâr aşka derken bunu ifade etmek istiyor. Belki de insanlar aşkla sevmeyi bilmiyor anlamıyor, aşka değer kıymet vermiyorlar bunda rüzgârın da suçu yoktur, insanların suçudur, gönül efkârlı iken ne söylediğini düşündüğünü de bazen bilmez böylesine gönül yanarken yangından yanan gönlün kavrulurken pişmeden önceki sözleri olabilir. Belki de kendi içinde estirdiği fırtınadır aşka karşı çıkan, her hâlükârda aşkta hüzün ve ayrılık vardır vesselam.


Mehmet Aluç

 

*Kaynak: https://www.sarkisozlerihd.com/sarki-sozu/ferdi-tayfur-benim-gibi-sevenler/



 

 

 

 


( Bir Şiir- Aşkın Şiarı İken Umut Ve İnanç -2 başlıklı yazı kul mehmet tarafından 23.02.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.