Battal gazinin oğlu Bizim Yunustan
gereken maneviyatı aldıktan sonra sarılarak ayrıldılar. Birisi dörtnala
giderken birisi yaya gidiyordu gönüllere derman olmaya. Yarım saatlik bir
yoldan sonra Bizanslı keferelerin dağdaki inine vardı. Sessizce eli kılıcında
yaklaştı. Dünyada insanların iç çekişleri zulümle yankılanırken, buna sebep
olanlar kaygısız bir hal içinde hayatlarını insanların hayatlarını gasp ederek
yaşarken, çok rahat içinde olmaları Murat’ımızı sinirlendi. Dünya bunların
yanında ne kadar zalimce gülüyordu, iyilikten sanki hiç eser kalmamış havasıyla
rüzgâr sert eserken mağaranın kapısından içeriye girdi.
-Bre densizler kollayın kendinizi
artık, sonunuz geldi.
Bir anda ateşin başında şarap
içerek eğlenen Bizans eşkıyaları şaşkın bakışlar içinde kalkamaya çalıştılar
lakin hepsi sırt üstü yere yuvarlandılar. İçlerinden birisi sarhoş haliyle.
-Senide kimisin kendinmii bilemez?
Bizz Bizans askerleriniyiz.
-Utanmaz sarhoşlar, ben Battal
Gazinin oğlu Murat’ım. Siz Bizans askeri olsanız sizden kim korkar rezil
utanmazlar. Kollayın kendinizi, sonunuz geldi.
Dört asker kılıcına davrana kadar
saldırana kadar üçünü hakladı yani öldürdü. Bir tanesi kaldı. Korku içinde
titreyerek.
-Bana kıyma yiğidim. Ne istersen
söylerim yaparım. Yeter ki canımı bağışla.
-Bana cephanelerinizin yerini
söyle. Siz ne maksat için buraya geldiniz? Kimi bekliyorsunuz?
-Canımı bağışla her şeyi
anlatacağım. Az ileride ağacın altında bir alt geçit var silahlar yiyecekler
orada yığılı duruyor.
-Müslümanlardan aldığınız erzaklar
yani.
-E..ev.. Evet. Buraya yarın sabah
karşıki köye baskın yapmak için gelecek olan askerleri bekliyoruz.
-Bu kadar yeter köpek soyu.
Diyerek Bizans askerini hakladı. Az
ileride ağacın altındaki, kapağı açarak içerideki mühimmat ve erzakları kontrol
ederek hemen karşı köye doğru hazırlık yapmak için yola çıktı.
Pencereden dışarıyı seyreden Aygül,
yaklaşan atlıyı görünce endişelenerek eline silahı alarak kapıya çıktı.
-Ey gelen yolcu dur, atından in
bakalım. Sen kimsin? Bu saatte buradan ne ararsın?
-Bana adını bağışla ey güzel
kardeşim.
Aygül kardeşim sözünü duyunca
Müslüman olduğunu anlayarak, sevindi, tüfeği indirerek.
-Adım Aygül yiğidim, sende adını
bağışla.
-Ben Battal Gazinin oğlu Murat’ım.
Aygül Battal gazi ismini duyunca
sevinç içinde.
-Sen bizim Battal Gazi yiğidinin
oğlusun demek ki! Hoş geldin sefa geldin getirdin yiğidim. Buyur evimiz köyümüz
sana açıktır.
-Bana yardım etmen gerek. Sabaha
doğru Bizans kefereleri buraya saldıracak, hemen ahaliyi toplamamamız ele
geçirdiğim mühimmatlarla erzakları alarak onlara karşı savunmak için harekete
geçmek için pusu kurmalıyız.
-Sen buyur içeride dinlen yiğidim,
ben şimdi herkesi toplarım. İçeride masanın üzerinde soğuk ayranla, ayran aşı
var sen az yiyiver ben hemen geleceğim.
-Kimse yok mu evde? Yalnız mı
yaşarsın?
Sorusuna Aygül cevap vermeden
evlerin kapısını çalmaya başladı.
Mehmet Aluç