Zincirlikuyu Yapı Meslek Lisesinin Dili Olsa Da Konuşsa
ZİNCİRLİKUYU YAPI MESLEK LİSESİNİN DİLİ OLSA DA KONUŞSA
Şimdi pek çok arkadaş ''Haydaaa şimdi bu da nereden çıktı? Hani Zincirlikuyu Mezarlığı olsa neyse de Zincirlikuyu Yapı Meslek Lisesi'nin nasıl bir hikayesi olabilir ki?'' Diye düşünmüş olabilir. Tabii ki konuyu bilenler hariç.
Yıl 1857.
Sultan Abdümecit'in veliahtı ( Kardeşi ) Abdülaziz'in bir evladı dünyaya gelir Dürrinev Hatun'dan. Ancak Osmanlı yasalarına göre bir veliahtın çocuk sahibi olması yasaktır. Bu sebeple veliaht Abdülaziz Efendi Yusuf İzzet adını verdiği bu çocuğu Mekke Mollası Kadri Bey’in Eyüp’teki evinde gizlice büyüttü.
Bazı rivayetlere göre Padişah Abdülmecit aslında durumun farkındaydı ama o da renk vermedi.
Her neyse...Sultan Abdülmecit'in ölümü üzerine 25 Haziran 1961'de kardeşi Abdülaziz tahta geçti ve böylece Yusuf İzzettin Efendi'nin de artık gizlenmesine- saklanmasına gerek kalmadı.
Yusuf İzzettin Efendi babasının sultan olmasından sonra bırakın gizlenip saklanmayı 3 Temmuz 1866’da Hassa Ordusu Beşinci Talîa Taburu binbaşılığına getirildi( Henüz dokuz yaşındayken ) ve bundan sonra hızla rütbeler verilip yükseltilerek 3 Kasım 1871’de feriklik rütbesiyle Hassa Ordusu erkân reisliği ve 18 Nisan 1872’de Murassa Mecidî nişanı verilerek Hassa müşirliği rütbelerini aldı.
Sultan Abdülaziz'in 1867'de yaptığı Avrupa seyahatinde veliaht Murat ( V. Murat ) ve Abdülhamit ( II. Abdülhamit) ile birlikte o da yer aldı.
Sultan Abdülaziz Osmanlıdaki genel teamüllere göre kendisinden sonra tahta Murat'ın geçeceğini bilse de oğlu Yusuf izzettin Efendi'yi muhtemel bir padişah olarak yetiştirmeye çalışıyordu. Hatta pek çok yabancı devletlerden gelen heyetleri karşılama merasimlerinde hep Yusuf İzzettin Efendi ön plandaydı. Öyle ki devlet erkanı içinde bile geleceğin padişahı gözüyle bakılan Yusuf izzettin Efendi'ye yağ çekme yarışına girenler bulunmaktaydı.
Padişah Abdülaziz işte bu evladına 1870 yılında bir köşk yaptırdı. Köşk tam olarak bugünkü İstanbul/ Zincirlikuyu semtindeki İSOV( İstanbul Sanayi Odaları Vakfı) Yapı Meslek Lisesi idi.
Evet..Bugün Kısaca Zincirlikuyu Yapı Meslek Lisesi denen bina aslında Yusuf İzzettin Efendi için yapılmış bir köşktü. Semtin adı o yıllarda da Zincirlikuyu idi çünkü o civarda çıkrığında zincir bulunan bir kuyu bulunmaktaydı.
30 Mayıs 1876'da Sultan Abdülaziz tahttan indirildi ve Feriye Sarayına kapatıldı. 4 Haziran 1876'da ise her iki kolunun bilek damarlarını keserek (!) intihar ettiği bildirildi. Daha doğrusu bizlere öyle anlatıldı.
Her neyse...
Tahta malum veliaht Murat getirildi. Ancak o da akli muvazenesi yerinde olmadığı için 93 günlük bir saltanattan sonra tahttan indirildi ve tahta veliaht Hamid oturdu ( 2. Abdülhamid )
Şehzade Yusuf İzzeddin Efendi II. Abdülhamid'in himayesindeydi artık ve o tahta oturduğunda 24 yaşındaydı.
Tam otuz üç sene II. Abdülhamit'in ölmesini ya da tahttan indirilmesini bekledi.
II. Abdülhamid 1909 Yılında tahttan indirildiğinde 52 Yaşında olan Yusuf İzzeddin Efendinin önünde tek bir engel kalmıştı: Sultan II. Abdülhamid'in kardeşi Mehmed Reşad.
Evet... II.Abdülhamid tahttan indiriliş ve yerine Reşad Sultan olmuştu.
Reşad sultan olmuştu ama devletin yönetiminin onda olduğunu söylemek mümkün değildi.
'' Biz bu devleti çok daha iyi yönetiriz'' Diyerek II. Abdülhamid'i tahttan indirenler sadece iki sene sonra Kuzey Afrika'daki son toprağımız Trablusgarp'ı ( Bugünkü Libya ) kaybettiler. Trablusgarp'ın acısı çıkmadan Balkan toprakları ve Ege'deki adaları ve 12 Adayı kaybettiler.
Bütün bu kayıpları telafi etmek için Almanların yanında savaşa girdiler.
Yusuf İzzeddin Efendi yırtınıyordu: '' Yapmayın. Bu savaşa girmeyin. Bu çok yanlış bir politikadır.'' Diyordu ama kimselere lafını dinletemiyordu. Özellikle de Enver Paşa'ya...
19 Temmuz 1915'de Çanakkale cephesine Enver Paşa ile birlikte gitti Yusuf İzzeddin Efendi. Savaşın seyrini dürbünle takip ederken birden akıl almaz bir olay oldu.
Şehzâde’nin maiyetindeki Reşid Paşa’nın rivayetine göre, yorgunluk ve hastalık sebebiyle harbe tahammülü kalmayıp geri çekilen bazı askerlere, Enver Paşa’nın ateş emri vermesi yüzünden Enver Paşa'ya fena halde sinirlendi.''Yazık değil mi vatan evlatlarına… Hepsini helak ediyorsunuz'' Dedi ve elindeki eldiveni çıkartarak Enver Paşa'nın suratına bir sille indirdi.
Enver Paşa o an için bir şey demedi ama bu olay Veliaht Yusuf izzettin Efendinin suyunu ısıtmıştı.
İttihatçılar zaten gıcıktı Yusuf izzettin Efendi'ye. Zira açık bir şekilde Ermeni Tehcirine karşı çıkmıştı. Ayrıca Osmanlı Devleti'nin acilen savaştan çekilmesi gerektiğini gerekirse diğer müttefiklerinin onayını almadan tek başına İtilaf devletleriyle bir barış antlaşması yapılması gerektiğini dile getiriyor ve eğer kendisi padişah olsaydı böyle yapacağını dillendiriyordu açık açık.
Bu arada Sultan Reşat'ın hastalıkları- rahatsızlıkları artmıştı ve eğer o ölürse tahta mecburen Yusuf izzeddin geçecekti. Gerçi ondan sonraki sırada olan şehzade Vahdeddin de pek hoşlandıkları biri değildi ama en azından onun sesi sedası çıkmıyordu.
Veliahd Yusuf İzzeddin Efendi İttihatçılar için tehlikeliydi. O Mehmet Reşat gibi parmaklarında oynatacakları biri değildi.
****
1 Şubat 1916 Gecesi...
Şehzede Veliahd Yusuf İzzeddin Efendi'nin Zincirlikuyudaki köşkündeki odasına giren hizmetlilerden Dilsaz Kalfa onu yorganını çenesine çekmiş vaziyette yatağında uyurken buldu. Ama bir gariplik vardı.
Kış ortasında odanın bütün pencereleri açıktı. Duvarlarda yoğun kan izleri vardı. Şehzadenin sol kolu bilek damarları gayet düzgün bir şekilde kesilmişti ama yatağında yorganında bir damla kan yoktu.
Şehzadenin başucunda bulunan mektupta ise içinde bulunduğu duruma tahammül edemediğini( O da kanser hastasıydı ) , maddî sıkıntı çektiğini, intiharın kötü bir şey olduğunu bildiğini ve Allah’ın affına sığındığını belirtmekte, mektubunu, “Cenâb-ı Hak kusurumu affetsin” diye bitirmekteydi.
Şehzade Veliaht Yusuf İzzettin Efendi'nin ölümü de aynen babası Sultan Abdülaziz gibi olmuştu.
*Onun ölümünde parmağı olduğu düşünülen ve o gün odanın pencerelerini açıp katilleri içeri aldığından şüphelenilen Beşir Ağa'nın bu olaydan sonra Enver Paşa tarafından güzel bir maaşa bağlanması
*Öldüğü gün sarayda özel doktorlarından hiç birinin olmaması
* Yakınlarına sık sık ''Beni aynı rahmetli pederim gibi katledecekler. Sebeb-i katlim Enver olacak.'' Demesi
Bu olayın da Aynen Sultan Abdülaziz'in ölümü gibi oldukça şüpheli olduğunu
gösterse de bu olayda da otopsi raporuna göre ölüm intihardı.
Velhasılıkelam baba - oğul her ikisi de oldukça şüpheli bir şekilde ölmüşlerdi.
Feriye Sarayının veya Zincirlikuyu Yapı meslek Lisesinin dili olsa anlatacakları çok şey var da bu davalar maalesef mahşere kalmış.
En doğrusunu Allah bilir.
******
NOT: Bu olaydan sonra Zincirlikuyu'daki o köşkün çevresi halk arasında uğursuz sayılmış ve herhangi bir yerleşim olmamış.
Şimdiki mezarlık 1935 yılında tam da köşkün bahçesinin olduğu yere kurulmuş. Yaklaşık 391 bin metre kare bir alan üzerinde 43 adadan oluşan ve ilk adı ''Asrî Mezarlık'' olan mezarlığın ilk müşterisi de Makber şiirinin yazarı Abdülhak Hamit Tarhan olmuş .
(
Zincirlikuyu Yapı Meslek Lisesinin Dili Olsa Da Konuşsa başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
24.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.