ÖLÜM AŞK HAMASET VE ŞİİR
Annem öleli bir ayı geçti. Ben hala onun acısını yaşıyorum. Öldüğünde
ağlayamadım içime gömdüm acısını. Ağlayamıyorum yazık. Bu ağlayamamak beni
yakacak. Yeğenlerim öldü ağlamadım peş peşe öldüler. Biri intihar etti bir
şofben kazasında gitti. İkisi de asker dönüşü öldü, daha hayatlarının
baharındaydılar. Sonra annem öldü 40 gün geçti, amcamın ölmesi için bir 10 gün
daha geçti. İki, yeğen arasında 10 gün var.
Bu kadar acı bana fazla. Yaşadım bu acıları ben hepsini gömdüm içime. Şimdi
bana onları hatırlatan ne varsa acıtıyor yaramı. Akşam hatun açtı konuyu
susturdum onu. Bir öğrencim onların üzerine yazdığım şiiri animasyon yaptı.
Sıra sıra tabutlar bahçede ve bir şiir. Kanattı yaramı. Güya bana yaranacaktı.
Notunu verdin ve ödevi yüksek bir yere kaldırdım öğretmenler odasında.
Öğrenciler laubali oluyor kızıyorum. Sinirliyim. En ufak bir şeye tahammül
edemiyorum. Annemin evine yakın oturuyorum evin yakınına gitmek istemiyorum.
Kiraya versin istiyorum abim anneme tahsisi ettiği evi. Vermiyor. Bu benim
acımı küllendirmemi önlüyor.
Halam geçen yıl ölmüştü. Daha onu unutamamıştım. Ama o ban çok acı vermedi. Ona
çok emek vermemiştim. Ve bu ölümün onun kurtuluşu olduğunu düşünmüştüm.
Sevinmiştim bile onun adına. Yalnız çok yakında olduğu halde ve çok istediği
halde sırf annemin onun peşine takılmasından dolayı evimi ona gösterememiştim.
Buna üzüldüm. Oysa evin yapılmasında katkısı vardı haberi olmadan. Abim bana
verdiği borcu ona yıkmıştı. Onun bundan haberi yoktu. İntihar vakası beni
hazırlıksız yakaladı. Hiç tanımadığım bir uzaktan akraba genç yeğenin bu acı
ölümü sarstı beni.
Kardeşlerim bu ölümlerden hiç etkilenmiş görünmüyorlar. Benim içimde fırtınalar
kopuyor. Ağlayamamak ne kötü bir şey. Niçin ağlayamıyorum ben. Acaba annemin
genç ölen dayıma sürekli sesli, ağlamasından mı? Belki de. Bakalım ne kadar
sürecek. Annemin ölümü bende tam bir şok etkisi yaptı. Üst üste ölümler hep
birbirinin acısı üstünde iz yaptı. Bu iz derin acısı derinleştirmek denir. Acım
o kadar derinleşti ki aşık olduğum güzellik ve üzerine şiir yazmayı bile
bıraktım. Onu gördükçe içimden kopuşuna bile üzülemediğimi görüyorum. Oysa ne
tatlı acılar çekiyor ne güzel şiirler yazıyordum. Bu geçkin yaşımım ürünlerini
topluyor, yeniden doğum sancıları çekiyor yaşama hazzım tazeleniyordu. Her şey
daha bir anlamlı hale geliyor umutlarım tazeleniyordu.
Annemi düşünüyor, Amcamı düşünüyor, ölümü düşünüyordum. Bütün bu düşünceler
içimde yeni yeni derinleşen aşkı küllendiriyordu. Aklım devreye giriyor,
imkansız aşktan uzaklaştırıyordu gitgide beni. Aşkın yerini ölümler alıyor, aşk
şiirleri yerine ölüm şiirleri yazıyordum. En son dini şiirlere geçerek
kurtulmayı denedim bu ölüm fikri sabitlerinden.
Peygamber hayatlarını şiirleştirirken şimdi de bir den bire geçmişte başladığım
Çanakkale destanını sürdürmeye başladım. Her gün bir parçasını temize çekerken
yeni ilhamlarla süslüyor kendimi avutuyorum. Bu avutma ne kadar sürer ruh gemim
hangi denizlere açılır hangi limanlara demirler bilmiyorum.
Ahmet Kemal