“Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak…”
Olsun yeter ki tırlar gelsin,
Olsun hangar dolu
Aman kırmayım yeni gelen şoförleri
Yoksa gelmez bir daha diye kaygı kaplar sağı solu
Kıyak da kolaylık da onlara yansısın!
Çözümde en kestirme
En yormadan kazançtır bu yolu
Hele ki oturduğu koltuk ısınsın
Der ki hemen bezdirme…
Lafa geldimi ahlaki çöküntü
Din İslam kaygı dökülür
Hak yoksa rütbe sökülür
Ama dille yapılır bu üzüntü
Kaybetmekten korkulur!
Nereye baksam yazılır çizilir
Sıraya girmiş yeni şoförler dizilir
Beyhude bekleme düzelir
Bu anlayış olduktan sonra…
Herkesin bir hesabı var
Çalışır boşa araba har har
Bir çay ikram edilir
Sohbet etrafa serilir
Geyik olsun yeter ki muhabbet…
Mazot biter
Ekonomi iflas eder
Kalan sağlar bizimdir misali
Kalır üç beş kişide keder!
Hangarda satılmayan mal çürür
Kokusu yedi diyara yürür
Ayakta kalsın denen müessese
Kazandan kara, olur kömür!
Ölünün yanmış külünü savurur
Der yelkenler fora
Dalgalar zamanla yok eder yora yora!
Bu hikayede kimler unutulur
Benzerleri tarih sayfasına dürülür…
Her zaman eser aynı bora
Ders alan olmaz anlatma boşa
Anılırken alnına kara leke sürülür!
Sizde mi bu yoldasınız? O zaman kalın sağlıcakla
Yalnızca Kaf dağının ardındaki masallara konu olur öykün andıkça
Başkasının kaderiyle oynamak hoş gelir maya tuttu sandıkça
Gerisi derler ki fasa fiso…
Ancak kaybeden olur kandıkça!
Üzücü bir masal
Ancak her şey yasal
Musa çocuk gibi bundan kendini kurtaranları olur sal
Yoksa insan mı kalırdı yaşayan dünyada!
Saffet Kuramaz