İnsanlar özel olmak için aykırılığı seçiyorlar. İnsanların kabul etmekte zorlandığı, imanın temel taşlarını oynatacak lafları yazıyorlar, tartışıyorlar… Selman Rüşdi gibi… Hani desem abdest almadan namaz kılınır, yahut namaz kılmadan Sabiler gibi el açıp dua edilir desem herkes üzerime gelir, bir anda konuştuklarım ile üne kavuşurum. Benim bu sözüm ile aykırı bir dünyanın elit insanı olmaya yeter, hele İslam düşmanları el üstünde tutarlar beni… Haşa ki, bunlar Müslümanın yapması gereken en temel ibadetleridir. Peygamberimizinde yaptığı, Allah’a karşı temel vazifelerimizdendir.
Bence bu zamanda aykırı yazmak gerekirse, kulaktan dolma İslamın insanı dinden imandan çıkaracağını yazmaktır. İnanan kişi, Kur’anı kendi okuyup ne emrettiğini yaşamak isterse aykırı kişi olur. Bunu yaşayan o kadar az ki… Hacca giden bile niye gittiğinin farkında değilken! Birileri, Peygamber mağarası duvarlarına kokular sürerken biraz sonra oraya gelen kişinin hala Peygamber kokusunun var olduğuna inanmasına karşı çıkmaktır aykırılık. Hiç bir koku 14 asır bir yerde kalır mı? Oraya gelen kişi kokuyla ilgilenmek yerine, mesela Hira Mağarasının nasıl bir manevi haz , fikir veya değişim verebileceğini düşünmesidir aykırılık…
Falanca dünya markası kahve dükkanına giderek kahve içmekle verilen mesaj aykırılık olmaz. Onca yüksek ücretle içilen kahveye verilen paraya yazıktır, yazık. Üstelik bu kahve zincirinin ahlaki çöküntüye destek verdiğini aleni duyurması, bu duyum ile kişileri kahve içiminden vaz geçiremiyorsa… Bu kahveyi içmeyen aykırıdır bana göre… Kimseyi giyindiği elbise, içtiği kahve asla elit yapmaz, sıra dışı da…
Kendi keşfettiği dil ile, bilinen yazıları topluma ifşa etmek nasıl bir aykırılık olur ki? Kelimeleri şifreleyip, onları çözmeyi zorlaştıran kişi, ben neymişim abi dedirttiyorsa, bu aykırı insan olmak mıdır? Aykırı fikirler, insana dosdoğru yolu gösterip, onları bu yolda yürütebilmek olmalıdır. Anlaşılmayı zorlaştırmak, çözülemez hale getirmekte nasıl bir iyi niyet düşünebiliriz ki? Yahut domates her yerde on liranın üzerinde iken, aynı domatesi beş liradan satmaktır aykırılık. Ben bu domatesten yine kar edebiliyorum mesajıdır, toplumun her kesimine domatesi tattırmaktır. Çok pahalı satmak, çok kar etmek değildir aykırılık…
Aykırı olan insan, kimseden şikayet etmez de… Kimseye kızmaz veya intikam da almaz… Aykırı insan yok olan aşkı ve sevgiye yaşar ve yaşatandır. Aykırı insan Mevlana’dır, Yunus’tur… Ne söylemişse, öldükten onca asır sonra bile insanlara ışık saçar… Işığı sönmeyendir. Mesele doğruya yönlendirecek ve insanları yaşamaya küstürmeyecek bir gerçek yolu sunacak yeni fikirleri ortaya koyabilmekte… Fikirler, sanat gösterileri veya yazıları toplumu değiştirmiyorsa, temel yapı üzerinde durdurmuyorsa ne anlamı vardır ki?
Toplum hızla kötülüğe akıyor, nehir aktıkça bulanıyor, denizleri kokutur hale getirecek görüntüleri insanlara sunuyor. İşin en garibi ise, bu kirlenmiş denizde hala yüzmeye devam eden birilerinin olması. Aykırı kişi, insanlığın fabrika ayarlarına döndürebilmelidir. Var mı böyleleri… Üstelik hakkıyla Allah’tan korkanlar?
Yazarken, yazdığından kalem utanmasın hatta yazana düşman olmasın. Ey çok bilmiş aykırı kişiler, sokaklarda ki insanlara, kahvelerde ki oyun oynayan biçarelere, nasıl vakit geçiririm diye boş işlere sarılanalara ulaşın ve konuşun. Hayatın bir ölüm yolculuğu olduğunu ve her anının kıymetli olduğunu, hayat tecrübelerini etrafa yaymaları için ikna edin. Aykırı insanlar, insanları insan yapmak için ücret talep etmez de…
Saffet Kuramaz