Efyâr, gönül yanığı cümlelerim seni bulduğum güne ait değil.Sen yokken ruhumda pişirdiklerim.
"âşk'a gebeydi âlem, dört cephede sancıda
yarısı güne müştak,kalanı zor acıda
cefa çamurunda yoğurdu,bakarak bahaneye gençliğimi, âşkımı, hayallerimi aldı
sefa uğramadı hiç, şu despot mahalleye
gözüm yollarda çorak,yüzüm asılı kaldı...
ışkın verdi, dal verdi,kökü ellere kaldı
"şaşkın" derdi "kal" derdi,âşkı dillere çaldı.
Toprak, hava, su dahi, haykırdı; bu Efkârdı
seni güllere çalan, gül yüzlü o Efyâr'dı.
Günler,güllere inat tomurcuksuz doğdular
sakladılar goncayı, ıstırapta boğdular
zemberek zehrini, zamansızca zerketti
gözyaşları timsahı ebediyyen terketti...
dışladılar durdular,dahi destur demeden
gül'e gülmek gerekir,gün gül'e gelmeden"
Zorlu gecenin sabahına ekilen sevdanın anları bitmesin hiç. Güller,günlere inat açmasın tomurcuklarını zamansızca.
Zaman, aşsın kendini gönül diyarıma dilim dilim...Başı göğsüme yaslı hayallerim kalmasın somyada. Hiç kalkmasın, oturduğu yerden bu günüm! İğde kokulu saçlarının yığıldığı yastıktı göğsüm.Pürüzsüz yüzüne kırış kırış bakan gözlerim ısrarda.İrkildim öylece düşüncemin el ayasına! Neden? diye sormayacağım kaderin ördüğü çelik ağına... Ah'lanmak neye yarar ki? Bu an da şahlanmak varken. Seyretmeye doymak ne mümkün o mah yüzünü. "Güzellik" ifadesi kifayetsizdi sayfa sayfa lugatimde.Yeni bir tarif buldum o cemale "Efyâr" dedim, hem de gülerek "Efyâr"...
Neden sonra, araladı; gül tomurcuğu açar gibi gözlerini...Gülümsedi, gamzesinde su içtiğim dilber. Asumana kanatsız vardım; elini uzatınca...
Yakası tek düğmeden açık,saçlar darmadağındı.Edebi örtüsünde gizli.Gizemi edebinde üryan.Sevdam çağlıyor,yüreğim ağlıyordu ayrılık türküsünde.Kimlere "git" demişti de dönmemişti vuslat çağında felek.Sorguma sorular isyan etti "sus" işareti yaptılar.Bilmediğin cevabın sorusundan "sana ne?" dediler kem bakışla. Her dem güzellik olsa,gece güne doğarmıydı? cümlesiyle başlayan öğütler destesiydi dinlediğim. Hayır! Olamaz,olmamalı...Ah Efyâr! sevmek bu olmamalı...Sen beni, benim seni sevdiğim için sevme...Çünkü,ben seni,sen olduğun için sevmiyorum ki...
Ah Efyâr! Ne olur kapat gözlerini, gün görmesin badem gözlerin.
Gitmeyeyim sensiz aşrı diyarlara.Vakum olsun soluğum boğsun tüm rüzgarları...Tufanlar elimizden tutsun,götürsün dibsizliğe...Çiğ düşsün sabahın seherinde hayallerimize.Ebabiller taş atsın arsız düşüncelere...Ebreheler yok olsun masum hayatımızdan...Kirlenmesin çöllere yağan yağmur...Vahasında gül açsın arsız,edepsiz dimağların...
Alemler iliminde nokta.Noktalar ardı sıra dizili kaşında.Samanyolu döşeğin yıldızlar bekçi başında.Kimler görür bu anı? Bilmezler,bilmediklerini...Bilseler ağlarlardı,ağlayan anlar çünkü...Hepsi hayal hepsi gülünç...
Tek gerçek sensin Efyâr!
(
Efyara Mektuplar başlıklı yazı
AZİZ REMZİ tarafından
28.08.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.