Ahmet
AYAZ
Gaziantep
Güneş Gazetesi 6/9/2022
Adına
Gazi Şehrimizin bir çok yerlerinde rastladığım, Keyvanbeyi merak ettim ve
araştırdım. Çok da araştırmalarıma rağmen, bana göre yeterli bilgilere
ulaşamadım. Ancak çok değerli dostum Mehmet Alisinanoğlu’nun çok ciddi bir
araştırmasına rastladım. Bu araştırma yazısını sizler ile paylaşıyorum.
Gaziantep’te Keyvanbey isminde bir hamam
vardır. Keyvanbey hamamının 1582’den önce yapıldığı söylenir. “Keyvan Bey
Hamamı’nın soğukluk kısmının cümle kapısı üzerindeki bir kitabe levhası
boşluğu, eserin eskiden bir kitabesinin mevcut olduğuna işaret etmekte ise de
bugün bu kitabeden eser yoktur.”
Keyvanbey
adına ilk kez (1061, 1082) Antep’i ziyaret eden Evliya çelebinin
seyahatnamesinde rastlamaktayız.
Evliya
Çelebi seyahatnamesinde Gaziantep hamamları hakkında şu bilgiyi veriyor:
”
Paşa hamamı abı havası ve binası lâtif ve bisatı as balileri pâk beyaz dellaki
dilberanlı hamamı ruşinadır. Ve Sultan hamamı, Naip oğlu hamamı dibindedir. Ve
Tabak hamamı ve Pazarcık hamamı ve Şeyh Hamamı ve nerdiban ile inilir. Çukur
hamam ve Hengâme hamamı, Pazar Hamamı ve Mücelle Hamamı ve KEYVANBEY hamamı,
Pivale Paşa Hamamı ve kurbunde Tüffahiye Hamamı ve Beşbaş Hamamı ve Kal’e
Hamamı gah işler gah muattaldır. Üç yüzü mütecaviz sarayı haslar hamamı vardır.
” derken Keyvanbey ’den de bahseder.
Ayrıca
1582 tarihli bir mescit vakfiyesinde de Keyvan Bey adı geçmektedir.
Keyvan
bey kimdir?Bir rivayete göre Anadolu’da ortaya çıkan beyliklerin birbirleriyle
mücadelelerinin olduğu, hükümdarlık için kendi aralarında da çatışmaların
yaşandığı dönemde Antep’e gelip yerleşmiş, dürüstlüğü, çalışkanlığı ile toplum
içinde yer bulmuş, itibar kazanmış, makam ve mevki edinmiş; Hamam, cami ve sair
eserler yapılmasına vesile olan birdir.
Abdülbaki
Gölpınarlı; “Melametiler Melamiler “adlı eserinde Keyvan Bey için; Moğol
istilasından kaçıp Antep’e gelmiş, o dönemde Antep’te Melami kutuplarından
(ldris muhtefi-Hacıali Bey) in vefatı üzerine yerine halifesi (Hacı Keyvan Bey
kabai) geçmiştir"diyor. “Şahvali-Hacı Keyvanbey ’in Melamiliğe bağlanış
tarihi olan 997'dir. Bu zat Melamilikte (gavs ve vahidi zaman) tanınmış ve o
suretle kendisinden feyiz almıştır. Bu zatın asıl adı KEYVAN’dır. Fakat sonra
Melamiler bu adı atarak yerine (BAYRAM) kelimesini koymuşlar ve öyle de
yaşatmışlardır.”
Yine
bir rivayete göre ise;“Hacı Keyvan Bey, daha devlet hizmetinde iken, bir vazife
ile Gaziantep’e gelmiş ve burada bir müddet kalmıştır. Resmi hizmette aldığı
maaştan biriktirerek, belki halkın da yardımını sağlayarak, memlekete hizmet
emeliyle bir hamam yaptırmış ve bu hayır binasına kendi adının verilmesine
sebep olmuştur. Ancak yine burada karşılaştığı Halvai Baba Şeyh Yakub’a icabet
ederek Melami tarikatına intisap etmiştir.” Bu tarikata girişinde, efendisi
olan İbrahim Çavuşun, daha önce onun hal ve hareketinden de mülhem olmuş
gibidir. Fakat Gaziantep'e gelişinde, Şah Velinin manevi irşadı da olmuş
olabilir. Fakat Bayrami Melamileri, onun taşıdığı “Keyvan” adını ona
yakıştırmamışlar ve “Bayram”adını vermişlerdir. Zira (Keyvan) tabiri, eski
Süryanilerde seyyarelerden şimdiki Zuhul’un karşılığı olan (Kaven) den Farsçaya
çevrilmiş bir sözdür ve eski felekiyata göre, feleğin "şer ve fesad
kaynağı harpçı, kan dökücü" bir sembolüdür. Halbuki Keyvanbey, cetlerinin
tarikatına girdikten sonra, kazandığı derin ve yüksek irfan kudretiyle,
Melamiler tarafından hoş görülmemiş ve hal ve tabiat bakımından pek benzediği
Hacı bayram Veliyle kıyaslanarak “Bayram”adı verilmiştir. Hacı Keyvan-bayrak
kabai, (1037) tarihinde vefat etmiştir” (GKD. Haziran 1965 Cilt 8 S 137)
Bir
rivayete göre de Hacı Keyvan Gürcüler tarafından esir edilir. Bir müddet Gürcüler
arasında kaldıktan sonra da asker olan Melami mensuplarından olan İbrahim Çavuş
tarafından satın alınır ve azat edilir. Daha sonra da Melami tarikatında
ilerleyerek kutupluk ve gavslık makamına erişir. Ona kabai denmesinin nedeni
ise “elbisecilik” yapmakta olmasından dolayıdır. (GKD Haziran 1945 Cilt 8 S.
1288)
1899
tarihli bir Şer’i Mahkeme kaydından Keyvanbey vakfına ait hamamın ve diğer
binaların tamir edildiği, (Güzelbey, Cilt 153, 1966, s. 77). 18. yüzyıl
ortalarında Keyvanbey Hamamı’nda, pazar günleri yalnızca gayrimüslim kadınların
yıkanabildiği, diğer günlerde ise Müslüman kadınlarla Müslüman olmayan
kadınların birlikte yıkandıklarını öğrenmekteyiz (Güzelbey-Yetkin, 1970, Cilt
81, s. 55).
Keyvanbey
hamamı bugün hamam olarak hizmet vermemektedir. Bakıma muhtaç, restore edilerek
tarihte haşmetli günlerine döneceği günleri beklemektedir.