bir varmış bir yokmuş var övünmüş yok yerinmiş
deryalar uçsuz bucaksız hemde çok derinmiş
yaylalar yüksek çokta serinmiş
mehtap gök yüzünde yıldızlar uzakta muhteşemmiş
köz küllenmiş tarla ekilmiş ürün toplanmış hasat yapılmış
uzaklara bakılmış dalınmış dalğınlaşılmış
şaşılmış şaşkınlaşılmış yaşanılmış yaşatılmış
soğuğun en kötüsü
ayazın yerde gölet halindeki suyu buz tutturmasıdır
sevdaların en acı gerçeği sevilenin ruhsuz çıkmasıdır
hasretin odunları meşe kütüğü közü küllensede özü yakıcıdır
baykuş sesi yıkıcıdır
karga kötü öter bülbül güle bakar kartal kanat açar şahin güzel uçar
arı çiçekte zevkini bal eder gül bülbüle her seher yeter
damat kızı gelin almış gider ilk gecede kadın eder avrat eder
cilve biter naz biter bahar biter yaz biter ürün iyi hasat güzel
ayva güzel fındık güzel akşam oldu sofra güzel
yemeklerden kadın budu köfte tatlılardan bülbül yuvası
üstüne mehtap havası yanında duble rakısı güzel olur gülün kokusu
ahu gözlünün bakışı işler yüreğine nakışı küle dönderir yakışı
özlemin dağında kar boran fırtına hasret kaldı ayazlarda tipide
sirke dolu turşu küpünde kalkan kilit mi vurulu kapında
hiç mi yeşil ağaç olmaz kıraç dağında neden yasak var bülbüle bağında
niye meşe yanmaz da çıra tüter ocağında
kölecioğlu katran kazanın da bulgur kaynamaz
disko havasıyla zeybek oynanmaz
bataklıkta inci mercan zümrüt aranmaz
karanlıkta kör bakışla yönler bulunmaz
Ahmet kölecioğlu 02-03-1991