Söyle, kim dolduracak, içimde ki boşluğu,
Benimle mi bitecek, bu gönül sarhoşluğu ?

Boşalır kabdan kaba, alınmadan darası,
Dokunmaya da gelmez, hassas yürek yarası !

Alıp götürsen beni, bir atın terkisinde,
Sen öldür öleceksem, boğup kendi sesinde !

Koşuyorken gönlümüz, uzak mesafelere,
Ayaklarımız çekmez, çakılı kalır yere !

Kocaman bir yalandı, inanamadın kendin,
"İki el baş içindir" diye yalan söyledin...

Bir başına kalıp da, dost edinip yılanı !
Hangi hale düşünce, özler insan yalanı ?

Bir zamanlar aldanıp,sanmıştım koca devim,
Hakikatin olmadı, yalanını seveyim !...

Ben güneş istedikçe, neden hap kar yağardı;
Ufuklar ufukları, böyle mi kovalardı ?

Ömrümüz de bir defa, özlerken bir safayı,
Güneşten tel koparıp, alnından öpmek ayı.

Bu kadar zordu madem, çok kolay geldik, neden?
Gönlün taşlar gönlümü, hakikati bilmeden !...

Kaynağı kuruyunca, haberi olmaz suyun;
Yoruldum sahnelerde, kaç perdelik bu oyun?

Bir kalyon ağzındayım, erken davranmalısın,
Katilim sen olursan, anlamı olmaz yasın.

Bir de bahar diyorsun, kokmadan burcu burcu,
Ödenmemiş diyetin, kalırken gönül borcu !






( Gönül Borcu başlıklı yazı HayrettinYazcı tarafından 13.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu