1
Dert sorun kaygi bela acmaz cikmaz cözümsüzlüklere dolup
yigilip biriken toplumsal gerginliklerin, toplandigi enerji yükünü depoladigi
hücre ve kaliplarda tasiyamaz derecede yogunlainca aciga vuran her deprem
catlakliklari gibi, buldugu her fay hattindan yahut fiskirip püsküren
damarlardan cürümüs kokusmus yapiyi -yerine eskisinden farkliligi kurmanin - yikima
ugratir toplumsal degisim ve dönüsüm devinimi.
Kazandirdigi deger ve kattigi anlam yükünün gönül dünyasini
insanlik binasiyla yogurup yapmaya dair, esirgenmeyen emegin harci ve zahmeti
kelimelerin icerdigi agirliklara ölcülüp tartilmasi gereken güzel sanatlar
gözdesi EDEBIYAT ve edebiyatin gözdesi siir; yön egilimini ve aliskanlik
pusulasini iCGÜDÜSEL dürtülere koyverip kaptirarak, söhretli isim yapmalar
ugruna harcar tüketirse, dünden kopuk günsüz- yarinsiz takipsizlik kararinin ortaya
biraktigi yoksunluk örgüsüyle zavallilik kutsayan tahribat enkazli ve ACI mirasini
birbirinden devri daim olan kesintisiz yikim, yozlasma, ileri görüslü modern ve
sosyetik gericilik avlar kovalar. Yasami iceren, insanligi kapsayan, dünya ve
dünya ötesini arayip sorup kesfe cikan sözünyazinin ve dilin agirliginca maddesini manasini bütün tasiyici
degerleriyle yapip donattigi halde soyut ve subjektif imla hatalarina, imaj
süsüne yahut ima bicimlerine uyup uymamayi her seyin en enemlisi ve degerlisi
olarak öncelikleyen duygu düsünce formatlanmasi, sartlandigi saplantili ve
hastalikli boguntular icinde körlügün karanligin görebildigi kadar öznesiz
yüklemsiz parlaklik ve karma karisikligin her türlü bilinmez belirsizligini
sadece kendine acindiracak miktarda fonlayan kaliplarla; kör topal israri
kendini imhaya kadar herseyi beraberinde söküp götüren cöküsü kacinilmaz
cürükler yigar biriktirir dokunup ilistigi yapi bozuklugu cercevesinde veya cevrim
carki ceperlerinde. Ki, bu hal -vaziyet, BAL kelime kavraminin cagristirdigi
degeriyle; faydasi, icerigi, anlami, emegi, zahmeti,niyesi, nicini gibi
gibileri hic bir ilgisine veya muhatabina almayarak; BAL yazisini mavi mi siyah
mi yoksa yesil mi boyanir süslenir
yapilir yazilirsa daha muntazam görünüslü kaliba oturacagina aklini fikrini
bozup , dünyanin yolundan, kainatin
ekseninden, hayantin dilinden ve insanligin karakterinden siddetle sapip
uzaklasmayi örüp yoran tüketim piyasasi tezgahi ve kendi kabugunda rafa konmus etiket ünlüsünü parlatip söndüren ofis kirtasiyeciligidir.
Tarihsel gelisimi CARPIK YAPILASMA kent rantiyesinde herkesi
ve herseyi yagma düzeneginin icinde eritip harcayan DEGERSiZLiKLER toplamiyla
carpip bölüp cikarip veya artiran saplanmislikta sonlanan, tüm sosyal
söylemlerin olumsuzlariyla yer degistirip takas edildigi ve en kücük yürek
cirpintisinin dahi hilesi desisesi ve daleveresi bol tezgahta müsade vadesi
yahut ölcüm ayari verilmeksizin her bir yazi söz sanat kendi icinde bogulmus kalmis
ebedi suskunlugun diliyle kurgulanmis düzenin en uyumlu matragi ; ve en gözde maskarasi olmaktan baska
imkani mümkünü olmaigi, gercek degerde ve iddada karsiligi olmayan PLATONiK ortamda fiyakasi fosforlu, dertte
kederde hep kendini devamli kanayan ucsuz bucaksiz dügümlenmis , yikilmis, bozulmuslugun
kin nefret ayrisma kavga gürültü
molozuyla ACILARINI herkesin kendisiyle
ölümü sinarcasina tazeleyen gecimsiz mutsuzluga agit yalvar yakarmasi sikayet
dilekcesi yahut acindirma dilenmesi yazar okur darmadaginik icerdeki kilitli
karanlik.
Cemal Süreya ve Edip Cansever etkilesimlidir Ahmet Erhan.
Acinin mürekkebinden divit boyadigi söz yazi siirini daha dumani dinmeden
kavurup toplumun kapis kapis tüketimine sunar, ünlüsünü seckin tezgahta
müzikten magazine aktarip tasiyan piyasa.
Nitekim..CELLAT siirinde AHMET ERHAN düne yarina, dogduguna
dogacagina, siire söze yaziya sürekli ANNE kavramini aglatmaya yatkin sayisiz
ve pek coklari gibi, siire yordugu dünya vakti halini yazik, yanlis, hatali, kusurlu
görüp bildigi :
„ Sanirim bitiyor artik
Bu serüven, bu yasam
Eski bir dost kiliginda
Ve dönüp bakmadan
Dört yönden, ayni anda
Vuruyor rüzgarlar
Böyle ayakta durabiliyorum ancak
Poyraz, lodos, karayel
Siirler okuyorum
Yataginda uyuyan ogluma
O bir su damlasi gibi
Gülüyor katilircasina
Artik cok gec
Yagmurun izini sürmek icin
Gencligimin soldugu sokaklarda
Agir agir ipi daraltiyor cellat
Uyaniyorum
Kendi elim boynumda „
Neredeyse ekonomik siyasi sosyal gibi gibi sayisiz
tetikleyici sebeplere dayali ve iliskin dünya tarihiyle esit sürekli savaslarin
yasandigi;icinde birikenleri daha fazla sürdürüp tasiyamadigindan dolayi
tarihsel dönüsümlerinse yiginlasmis kalabaliklari ardinda sürükleyen sosyal
patlamalarla neredeyse her otuz yilda bir tüm dünyaya etkileyici gücünü ve
artci etkisini yayacak sekilde örnekleyerek bu gibi siddetli enerji gerilimini
aciga cikardigi; ve bunun böyle olmamasi icin dünya capi büyüklügünde
savaslarin, tetikleyicileri tarafindan
toplumsal tepkileri bogup bogazlayarak biriken enerjiyi hem kendini hem de
düsmanlastirildigi rakibini katledip kirandan gecirmeye dönük enerji
bosaltmasiyla ugrunu önünü aldigi;
simdilerdeyse lokal müdahaleli siparis noktalarina hususi ölmeye veya öldürmeye
secilmis kiralik savaslarla -artik hic bir toplumsal tepki refleksi yahut
duyarliligi kalmamis; hücre hücre esir bir yasam döngüsüne zorunlu tüketim
bagimliligi baglamiyla konuslandirildigi dünyanin tasiyici kulu, süs servet
gösteris budalaliginin dekorlanmis aksesuari ……olmaktan öte ve fazlasina
iradesi ilgisi bilgisi özgürlügü akli fikri bellegi tutarliligi iradesi yetkisi
dayanagi direnci bagisikligi olmayan – ekonomik sosyal siyasal icinde birikenleri
disa vuramayan toplumsal yapi bozuklugu, depremlerle aciga vurmasi gereken
negatif enerji yigilma ve gerilimlerine her bireyini boguldugu buhran bunalim
ve siddetli mutsuzluk gecimsizlik cürümüs kokusmusluklariyla kendi icinde
kanamasi durdurulamaz sessiz sinik toplu
intihar cellatligi yasayip ölmekte.
Ayni toplumsal cözeltinin hic bir yasamsal degere ve hayati
hassasiyete ilisip bulasmaksizin siirin hem Bohem hem de BICKIN sehir saloncusu
ve bir baska ünlüsü Cemal Süreya `nin GÜL siirindeki
„ Gülün tam ortasinda agliyorum
Her aksam sokak ortasinda öldükce
Önümü arkami bilmiyorum
Azaldigini duyup duyup karanlikta
Beni ayakta tutan gözlerinin „
…
„ Gülü aliyorum yüzüme sürüyorum
Her nasilsa sokaga düsmüs
Kolunu kanadini kiriyorum
Bir kann oluyor bir kiyamet calgi
Ve zurnanin ucunda yepyeni bir cingene „
SiZiN HiC BABANIZ ÖLDÜ MÜ ? Siirinde :
„ Sizin hic babaniz öldü mü
Benim bir kere öldö kör oldum
Yikadilar aldilar götürdüler
Babamdan ummazdim bunu kör oldum
Siz hic hamama gittiniz mi
Ben gittim lambanin biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardi yuvarlak
Söylemesine maviydi kör oldum
Taslara gelince hamam taslarina
Taslar paril paril ayna gibiydi
Taslarda yüzümün yarisini gördüm
Bir sey gibiydi bir sey gibi kötü
Yüzümden ummazdim bunu kör oldum
Siz hic sabunluyken agladiniz mi „
`Ikinci Yeni ` park ve pilakasinda ismi kayitli, kendi
benzerleri gibi ruhsal uarilikla dünyevi maddecilik arasinda cogu siirleri Neciip
Fazil kopyasidan türevli , disardan devsirme ilhamin MONA ROSA resmine bakarak yerlilik
boyasiyla seyrettigi hayali siirlestiren SEZAi KARAKOC`sa
YAGMUR DUASI siirinde
„ Ben geldim geleli acmadi gökler
Ya ben bulutlari anlamiyorum
Ya bulutlar benden birseyler bekler
Hayat bir ölümdür, ask bir ucurum
Ben geldim geleli acmadi gökler
Bir yagmur bilirim bir de kaldirim
Biri dala damla alnima düser
Digerinde durur göge bakarim
Bir agmur bilirim b, bir de kaldirim
Nedense aldanmis ilk gece annem
Afsunlu bir gömlek giydirmis bana
Iste vuramadi gökler bana gem
Dinmedi icimden kopan firtina
Nedense aldanmis ilk gecede annem
Biri cikmis gibi bos bir mezardan
Ortalikta ölüm sessizligi var
Bana ne geldiyse yukardan
Bana ne yaptiysa yapti bulutlar
Biri cikmis gibi bos bir mezardan
……..„
BEN KANDAN ELBiSELER GiYDiM siirinde :
„ Kendinden bir seyler kattin
Güzellestirdin ölümü de
Ellerinin iciyle aydinlattin
Ölüm ne demektir anladim
Yer degistiren ben degildim
Farklilasan sendin
Sendin bana gelen aynalrla
Sendin bana gelen sendin
Artik ölebilirim
Bütün istanbul sahidim
Ben kandan elbiseler giydim
Bundan senin haberin var mi „
„ El öpmekle dudak kirlenmez „ demisler ATA`lar. Bunu derken
elbette ki hayatin bütün yasam dengi ve döngüsünde kendi varligiyla taniklik
ettigi gözlem ,deneyim, bilgi, beceri, akil, fikir,bellek, bilinc,yol, mantik, tecrübe
ve daha bir cok kazanim ve birikimlerine dayanip güvenerek; her sartta ,
herkese, her yerde, sebepli sebepsiz her önüne gelenin etegine sarilip elini
öpmek asagiligina yahut düsüklügüne sersefil olmak degil ; yüceligi tartisma
götürmez eder degerlere sayginligi olan cesareti hukuku hakki seviyi huzuru barisi sosyal dengeyi kültürel
duyarliligi sorumlulugun insanligini üstüne alarak hic bir emegi esirgemeyen
fedakarlikla, ortak yasamin özgür ve özgün kisilik ve karakterinden onurlu
itibarli toplumsal aidiyet duygu ve
düsüncesiyle davranmayi belirtip ve isaret eden sosyolojik ve cikarimsal zenginliktir..
Siirin Cumhuriyet Tarihi yolculugunu izleme sirasinda dil
tarih cografya baglaminda kazanilmis
bütün sosyal siyasal ve kültürel yeni varolana altarnatiflik olsun diye köklü
ayrismalarin fay hatti derinliginde ruhsal derinlik ve ruhi ulvilik kostümüyle
, sartlari degismeyen ACIDAN ACIYI devsirip ölümle esastan iliskili carpanlari heceleyip
aktaran CAHIT ZARIFOGLU`ysa
ORASI NERESI BURASI BIR ADAM siirinden kesitlerle :
„ Korkuyu kapisir taslar
Karanlik cekince perdeyi
….
Böyle bir cicek vardi
Rüyadaki gecit büyüyüp büyüyüp
….
Saati yalvarir hizla
Safagi cogaltir kann akan damar
Adim zorlar kapiya cagrilan
En korkulan gercegi
Bir boyun egisle gerilen
Böyle bir cicek vardi
Kilcal kökleri
Cagin sarsinti duvarlarindan
Burasi bir adam
Bir ask capinda
Bir cesit hapisanede tutulan
Akip giden su uyannca adam
Suyu gecmek isteyen karinca
……… „
ISARET COCUKLARI siirinde :
„ Yasin okunan tütsü tüten carsilardan
Gecerdi babam
Basinda yagmur halkalari
Anam yesil hirkalar görürdü düsünde
Daha ilk güzelliginde
Alnini iki dagin arasina germis
Bir devin gögsüne benzer
Gögsünden dualar gecermis
Carsilar ellerinde ekmek igneleri
Cami avlularina acilan
Havuz sularina kapilan cocuklar
Görmeden günesin bütün renklerini
Götürmezdi dükkandaki babalarina
Ocaktan akan kaynar yemekleri
….
Anam kanlari uyuyan
Kavga ayiran bir kargi elinde
Kara ocagin taslarina
Isaret koydu cocuklarini
Belinde gezdiren babamin
Beyaz yazilarla kazandigi dlari
….
Yün ören at güden kadinlar
Ormanlar tepeden egilen toprak evlerde
Kücük pencereli karanlik dar odalarda
Uzaktan uzayip gelen kurt seslerinin
Uzaga cekilip giden
Ayazda donan gülmeleri icinde
Ormanlarda süt emziren anne
Unuttu gittikce uzayan cocugunu
….“
YANMA siirinde :
„kanimdan gecilmiyor moraran agzim
Kovalaniyorum
Ikindi karnligi ic carsilar
….
Ey kadin kokla beni
Hayatim yasaksiniz
…
Hem sarkliyim ben gövdem yara dolu
Sevdigim kolla beni
Fakat artik dayanilmaz sarmasiklara
Öpüsüyorlar
Harbin bittigini söyle ayrilsinlar
Cünkü gece zamanin katranidir
Gelip gececek gibi degil omurgamdaki didisme
Cantamda sevisme askerleri
Harbin bittigini söyle
Önce beni bogacaklar özgür ve sevecen olmam icin
Bir biraksam
Yakut bir kusun icinde duran ellerimi
Sevdigim
Önce kemir but tel örgüleri gövdemden
Gec derinin altindaki tehlikeleri
Yürek kizgin bir kuma devrilmeden
Yokla beni
Anliyorum kacmaya zaman yok
Safak birden dogrulacak „
Bütün sosyal-siyasal akil bilinc bellek eylem söylem ve
egilimleri eninde sonunda kurulu düzenin her sartta ortagi MUHALiF
görünümlülügün alim satim tüccarlarinin tepe tepe kullanim hesabina yazilip ciro
edilen; ve her alistik bilindik ACI deneyimden sonra yeni acilara gebe olmaya
kendini kilitleyip kapatan bulvar ve kulvarlarda, etnik veya mezhepsel ayristirmalarin nitelikli
malzeme tasiyicisi söz yazi külliyatinin prangasindan kendini kurtaramayan HASAN
HÜSEYIN KORKMAZGiL `se ;
SÜREKLi KAR siirinde siir yazdigina, karin yagisina kahir
lanet isyan ederek :
„ Hic kimseye yazmak istemiyorum
Kar yagiyor,
Sürekli kar
Kitaplara yagiyor telefonlara
Yan yana gitmelere göz göze gelmelere
Bir kösede bir kadehcik icmelere
Ölüleri anmalara dirileri sormalara
Yapayalniz kalmalara
Kar yagiyir
Sürekli kar
…..
Bu sinsi
Bu sevimsiz
Bu sürekli kar
Hickimseye yazmak istemiyorum „
SUYA BIRAKILAN MEKTUP siirinde :
„…Mendiller sallaninca neden tikaniyorum
Öyle acimasiz
Öyle birden bire ki
Az önceki cicekler nasil d diken diken
Gitme, sonbahar oluyorum sonrasi hic
O sularda cimdik, bitti; köprüleri gectik, bitti
O elmanin tadi orda, o kus coktan öttü, bitti
Artik cocuk degiliz susarak da bir seyler diyebiliriz
Günler devlet alacagi, yillar bir kadehcik buzlu raki
Oyunlar oyuncaksi, oyuncaklar eski bir sarki
Kavaklara oklu yürek cizip duran o caki
Nerde simdi, nerde simdi, nerde o kann sarhoslugu
Gitme, sonbahar oluyorum,
sonrasi hic „
KiRLiLERI YIKAMAK siirinde :
„ …isiklarla oynamayin, cok ölürsünüz
Cikarin ellerinizi karadan
Cikarin günese yorgun yanlarinizi
Vurun beni örnegin, kurtulun benden
Yoksa
Cok ölürsünüz
….
Orda bir misir günesi durur cöllerde
Getirir cölleri bir eski misirli günes
…
Ama cadirli kil beyligi, köpüren safaklarinda
Yoksa biter bir gün, cok üzülürsünüz
Bu azot bu oksijen bu yorgun develerlelik
Yani calmak diyorum, herhalde anliyorsunuz
Herhalde dola dola birgün bu bardak
Ey düsedönük doyumsuzlugu yeryüzü serüveninin
Eski zaman eski soselerden eski atlarla arabalarla
Eski adamlar eski türkülerle eski soselerden ceki gider
birgün
……
Birseyler yapmak
Yani uzatmak günü
Yani unutmak bir öncekini
Cicek acmak meyve vermek dogurmak yani
Marslara bulvarlara sabahlara dogurmak
Eli bayrakli dogurmak yani agziatesli
Yeni sokaklar acmak yeni ayaklara yani
Tutup bir ucundan cevirmek kentleri kentlere ve herseylere
Yani herseyi yerliyerine koymak
Öfkeyi yerliyerine
Aski yerliyerine
Yönleri yerliyerine
Dirileri ciceklere denizlere ve gökyüzüne cogaltmak
Yoksa cok ölürsünüz
…
Sosyalist köse baslarinda bizansli orospular
Köstebek yuvalarinda jet gölgeleri
Alfabelerde hizirpolis
Yani cok ölürsünüz
Yikayin kirlileri
…
Yani siz atsaniz viskiysniz saraysaniz körseniz yani
Yani bu demek
Bugün yenilgilerden söylemek istiyorum
Bugün ayriliklardan söylemek istiyorum
Kann göllerine bogulan yildizlardan
Büyüyen durgunluklardan
Bugün hep yarinlardan söylemek istiyorum
Gülerken aglamaklardan
…..
Hayir bir seyler yamaliyim
Sulari öyle degil de böyle
Kapilari öyle degil de böyle
Ama mutlaka ve anliyorsunuz
….
Yeni gözlerim yeni kulaklarim yeni seslerim
Ey benim atesagizlilarim
Asinbeni günese
Kurtulun benden
Yoksa
Yoksa
Cok üzülürsünüz „
Dili gönlü felsefesi anlayisi bilgisi niyeti maksadi cabasi
ameli esgali tutumu davranisi ahlaki ilgisi ve aliskanligi HOS GÖRÜLÜ mayadan
ve tabiattan olmayan; yetistirildigi karakterin kodlayan köklerinden kendini
tutsak eden hücrelere formatlandigi sebeple,
yapilan tüm güzellikleri kolayca yikmaya yatkin ve elverisli dogup
büyümelerin barisi sevgiyi hukuku hakki huzuru mutluluk paydasiyla karsilikli
deger bilirlilik iliskisinde ortak yasam
toplumuna ve insani degerlere birbiriyle
harmanlayip topraklayan hic bir emek, caba, gayret, sorumluluk, yükümlülük ve
zahmetlere ilgisi alakasi yoktur. Bu bakimdan da tüm bu degerler baglamindaki „
el öpmekle dudak kirlenmez „ bilgeligini, kapris ve kibrin esaret kulu olan
kendine asagilanmis kücülmüslügün lzumsuz gereksizi olarak bakar bilir ve
yaklasir.
Isin aslindaysa böylesi yaklasim, kiran kirana kopmus
kapismis siddetine ve hiddetine hiz hacim alan meydan damar bahane firsat yol
sürat yetismeyen nispetleserek ve nöbetleserek asla altta kalmama pahasina ucu
yirtilmis azmis ve sapmis konrolsüz kavga nzahlari bogusup bogazlasan sonsuz
kacisi ve sevgisiz güvensiz yalnizliga yabancilasan dostsuz dünyasisligin
sürekli uzaklasmaya körükleyip kiyamet eder insan insani.
Antika aksesuarciligi yanisirasina dükkani baskasina
birakip, kendi MASA siirindeki doldurup bosaltan düzlemin siir esnafi olan EDIP CANSEVER`se gün boyu
tarayip didikledigi siir tüm harmanindan en cok ATiLLA ILHAN cevresinde ve etrafinda döner
gezer dolanir.
PHOENiX siirinde :
„ Ben orda, aksamina
orospular dadanan
Camlarinda pis sinekler gezinen, ben orda
Eskimis bir tutusla sarabini iciyor
Kadinlarda oluyor kadinsiz bakislarla
Basiyla öne düsmüs yüregiyle beraber
Ya tanriya inanir ya da isyana
Kimseye vermiyor ki acilardan artarsa
Kuytular cikariyor sevismeler onlardan
Bu nasil bakis ki dünyaya intiharla
Ya da hep kar yagiyor
ya da düsünmesi iyahtan
Öyle ya kim sevisirdi acilari olmasa
Kim bakardi uzaga köpekleri saymasan
Orasi bir ölümdür sarabini doyuran
Ölünen yüzler gibi bütündür adamlar
Vaftizi gün isiginda bir garip protestan
Tanrisiyla sevisir herkes bilir sevismeyi o kadar
Kim ne derse desin ben bu günü yakiyorum
Yeniden dogmak icin cikardigim yangindan „
INFiLAK siirindeyse :
„ ….Bazan da bir yerde kuslar vardir
Ne ucmak ne de görünmek icin
Bir karanfil pencereyi deler
Bir kapi kendiliginden kapanir
Istesek sevisirdik ama olmadi
Biz degil yasayan acilardir
Gitsem her yerde biraz vardir
Hatirda zamansiz pilak
Bir otel kapisi, biraz istasyon
Vardir o seninle birlikte olmak
Bulusur cok uzaktan ellerimiz
Ve nasil göz gözeyiz ansizin infilak „
Tabi ki de daha evvel bilmeyenin veya kodlandigi dogmatik
kökenlerden taniyip tarif edemeyenlerin gördügü tanidigindan kendini egitip
ögrenebilecegi gelisim ve degisimlerle tuttugu degerle harcanmis bütün
emeklerin karsiligini ve dengesini buldugu insanligini zenginlestirebilecegi
gibi kisinin, deger bilmeyene sinirsiz sonsuz degildir lutuf da, ilgi de,
iltifat da . Deger bilmeyene; veya bildigi halde hir gür nizah körlügünde
kalmaya bile bile israr edene her türlü gösterilen ilgi alaka iyilik güzelligin
nasip kismeti degil, bosa yorulacak olan emeklerin yazik ziyan olmasi demektir.
Maniler, fikralar, türküler, siirler, masallar, efsaneler,
ata sözleri ve deyimler külliyatiyla kurttan kusa; börtüden böcege; insan ,
dünya , doga sevgisini birlikte duyumsayip deger zenginligi hic bir ön yargiya
sartlanmis kosula veya pesin hükme takilip saplanmayan sinirsiz sonsuz hayat
döngüsünün ve yasam iliskisinin özgün bireyi ve onurlu üyesi olarak arindigi
güzelliklerle beslenip büyümek; özgün karaktere özgür iradesi yetkin ve
yetiskin kisinin doyum dengesini mutluluk carpanlaryla esitleyen özgüvenin ve
ihtiyac duyulan huzurlu istikrarliligin eristiren kaynagini ve ulastiran bilgi
beceri yollarini saglar.
Cokca yazdigi ANNE siir serisinden birinde ( Bugün de
Ölmedim Anne ) yine AHMETERHAN
„ Yüregimi bir kalkan bilip, sokaklara ciktim
Kahvelerde oturdum, cocuklarla konustum
Daraldim dertlendim, sevgilimle bulustum
Bugün de ölmedim anne
Kapaliydi kapilar, perdeler örük
Silah sesleri uzakta boguk boguk
Bir yüzüm ayriliga bir yüzüm hayata
Bugün de ölmedim anne
Üstüme silah dogruldu sandim
Rüzgar beline dolandiginda bir dalin
Korktum, güldüm, kendime kizdim
Bugün de ölmedim anne
Bana böylesi garip duygular
Bilmem niye gelir, nereye gider
Döndüm iste ; aci, yüregimden beynime sizar
Bu gün de ölmedim anne „
Cocukluktan itibaren sürekli dinledigi yetistirip büyütenler
tarafindan telkin, tembih, tedbir, ihtiyat,
akil, fikir, yol, yöntem gibilerinin ögretilenle uygulanan örnek
davranislari ( rol modelleri ) arasindaki teori ile pratik saglamasini yapan uyum
farki yahut denge düzeyi örtüsüp tutmuyorsa, zamanla bellek ve bilinc olgunlugu
akil torbasina konulanla hayatin
sinavinda kendini hangi gercekligin karsiligi olup olmadigina dair ispatlamak
durumunda olan uyumsuzlugu ve sahtekarligi görüp bilip taniyip tarttigi FARKINDALIGIN mantik sorgulama tanikliginda,
terbiye edenlerin bütün döküm kaliplarini ve birikinti yiginlarini oldugu gibi
gersin geri kusar, kopardigi kokusmus küflenmis yapi bozuklugundan kabugunu
kirarak kendi kisiliginin karakterini ören saygin karakter öznesi.
CUMHURiYET degisim dönüsüm gelisimiyle dengeli düzeyli ortak
gönüllüleri de vardir siirin. MESELA BEHCET NECATiGiL ;
PERiLi EV siirinde :
„Bak, masa , iste
Yerini bulmus simdi
Biz yokken bu eve
Besbelli biri girdi
Allahim, camasir
Yikanmis ütülü
Ben giderken bu kitap
Yere düsmüstü
Ecemezdim suyundan
Dibi yosundu, sahi !
Imkani yok inanamam
Bu baska sürahi
Emektar cul kece
Yeni gibi tertemiz
Ocakta ates yaniyor
Yaniyor lambamiz
Hemen yatasim geldi
Bir hal olmus perice,
tüyden hafif
yatagima girince
gezmis esyada belli
bir kadinin elleri „
RENKLi FENER siirinde :
„ Kizi kadinli Beyoglu geceleri
Gülüsleri bir tuhaf
Yürüyüsleri garip
Yollu olduklari belli
Yerleri :
Pastaneler, duraklar, sinema önleri
Allahin talihsiz kullari
Onlar pazarlikta uyusulan
Saglam eleyip ince dokumadan
Alip ciktigimiz kadinlar
Beyoglu`nda , geceleri
Zevkettiklerimiz önce
Tiksindiklerimiz ayrilinca
El agiz sildiklerimiz
Sellere kapilinca
Gene de gittiklerimiz „
NiLIFER siirinde de :
„ Ben oraya koymustum, almislar
Arasina yelyepelek saatlerin
Cikarir bakardimkimseler yokken;
Beni bana gösterecek aynamdi, almislar
Kisken ilkyaz, sularimda acardi
Buzlu daglar gerisine kaciracak ne vardi
Eski defterlerde sararmis yaprak
Beni bana gösterecek anlamdi, almislar
…..“
Mesela NEYZEN TEVFIK ;
ANLADIN MI siiriyle :
„ Yüzbin leyla dogar alede hergün
Senin aradigin zevk, sefa, dügün
Tutacagin isi öncedendüsün
Daha ilk adimda nedamet etme
Iyi bak kabina olmasin delik
Bosuna tasirsin gider gündelik
Aninda ölmeli ettigin iyilik
Alem duysun diye gel inat etme
….“
Mesela CAHiT KÜLEBi ;
YESEREN OTLAR siirinde :
„ Bir melek su tasidi
Biri serinlik tasidi uzaktan
Biri yesillik getirdi
Yyildirimlar gibi, ama sessiz
Cimenler sökün etti kara topraktan
Sonra sen geldin dünya güzelim
Yürüdün salina salina
Bastigin yerde güller acti
Sarildi ayaklarina
Ask da yeseren otlara benzer
Günü saati bilinmez
Bakarim bugün hepsi solmus
Dünya gzelim gider gitmez „
Hep daha büyük numaralara ve kimsenin ulasip erismesi mümkün
olmayan cok daha büyük gösterisli ihtisamli fiyakali cakalar satip ahkamlar
kesme modeline kendini saplayip baglayarak, etrafinda yikilip bozulan bütün
toplumsal deger ve dokulara kapildigi hirs ihtiras kibir ve kaprisleri disinda
hic bir onur itibar ilgi ve haysiyet duyarliligi göstermeden; her hareketi gözü
dönmüslügün kilitlendigi saldirganlik hamleleriyle örülü suc ve sabika
müessesesinin barindirip besleyen hammaddesini, cevrim carkini ve dönüm dolasim
düzenegini saglayan ve hic bir dayanismasi yahut ortak iletisin degeri olmayan
talana, yalana, yolsuza, harama, siddete, nefrete, bozguna, yikima,
sehvete evrilip kivrilan bencillik
sultasiyla etrafini kiyamete yükleyip bosaltan; ve ivedilikle tedaviye muhtac
CINNET PiSiKOLOJiSi tasiyicisi son kertedekendini carmiha örüp geren felaket ve
faciaya sürüklenir gider kör inat ve israrina yenik insan.
Benzerlerinin bir digeri OTOBiYOGRAFi baslikli siirindey de
AHMET ERHAN :
„ Sana artik Ahmet Erha diyorlar
Yalnizlik , ölümün üvey kardesi
Eve hep gec saatlerde gelen babalarin ayak izlerinden
yükselen
Bir yapragin dalina dokunmadigi yerde büyüyen bosluk
Ayisiginda kaldirimlari
süpüren bir kadininikide bir durup
Burnunu önlügünün koluna silmesi
Gibi boguk, gibi, cildirtici, gibi silik
….
Sana artik Ahmet Erhan diyorlar
Tökezlemis söz, suskun türkü, rendelenmis umut kirintisi
Siir…alkolik bir babadan artakalmissarisin göz boguntusu
Cikilmaz artik buradan diyor bir ses, hic degilse kapilari
iyce örtün
Soguk yalnizliga özenip girmesin iceri
Gibi sinsi, gibi alayci, gibi bungun
….
Sana artik Ahmet Erhan
diyorlar
Parmak damgasinin mülkiyete yettigi cagda
Yüregini kagitlara basmanin bedeli
Damarlara dolan toprak kokusunun hep ölümü cagristirdigi
Yasamin konusulan en eski lehcesi
Gibi okunmayan, gibi tozlu, gibi gülünc
….
Evet diyorlar ve ekliyorlar
Önüne geleni öpme istegiyle dolu bir insancillik
Sonunda götürse götürse cicek götürür kendi mezarina
Gibi deli, gibi meczup, gibi seyda
….“
Olumlu olumsuz gelgitlerinde demlemeye herseyi bekletip
birakarak, hergün ölüp her gün yeniden kendini ve dünyayi kapilip saplandigi
kokusmus cürümüslügün herkesi hice sayan, herseyi buyurgan savruk keyfiyetinin
maliyeti düsük aksesuar molozu bilip sayan; hayattan kopusun, insanliktan
cikisin ve toplumdan uzaklasmanin eksen kaymasini, kisilik sapmasini, evren
kurulumunu ve monotonluk kurgulanmasini yapmaktan kendini temize cekip cikarmadikca,
hergün AGITLARLA öldügü, ACILARLA beslenip büyüyüp tazelendigi eskiden fosil
kirintisi kalanlar artigina yeni yetmelerini türetip tezgaha koyacagi kesin ve
nettir; duygu düsüncesi MAGAZin ve POPÜLER kültürün ürün cesdi halini almis ve algisini
aklini sevgisiz saygisiz rezil kepazeliklerin tüccarligina tasiyici unsur ve
kullanisli malzeme haline - kökünü kaynagini ören viran etmis - cikar
önceliginin ünlü etiketi altinda ezik sinik ebedi suskunlugu mal mülk edinmis
kültür sanat ve edebiyat .
Seyfi Karaca………Kasim / 22