İnsan hayatının tek gerçeği ölüm gerisi teferruattır. Kabullenmek istemese de insan, hiç gelmeyecek gibi hissetse de azraili hayatın var olan tek gerçeğidir ölüm.
Kimin; nerede, ne zaman, nasıl göçeceği bilinmez hayattan. Çaresizsin ona karşı. Vade yetti mi kabullenmek zorundasın, teslim olma vakti gelmiştir artık. Teslimiyet sonsuz bir sevgiyle teslimiyet, çünkü; ölüm yaşamın acı bir sonucu değil, yeni ve sonsuz bir hayatın tatlı başlangıcı. İnsanoğlu dünya hayatına gözlerini ilk açtığında ağlaması haşrolduğunda güleceğine dalalet değil midir? Rabbinden ayrıldığına ağlayan ruh, rabbine kavuşmanın sevincini yaşayacaktır. Lakin bu sevincin ızdırap dolu dönülmez bir pişmanlığa dönüşmemesi için yaşamalı insan. Tek amaç için yaşamalı. Allah’a hakkıyla kulluk etmeli ki rızasını kazanıp ölümü gülerek karşılayabilmeli. Kendi ölümüne sevinmeli, münker nekir ile hoş sohbet geçirebilmeli kabirde.
Teferruatlara takılıp asıl gerçeği unutmayalım. Ölüm sonsuz bir nimet; yaşam ise geçici zevklerle dolu bir oyun. Nefislerine yenik düşenler için varolan, yakıtı insan olan cehennemden uzak olmak Allah rızasına nail olabilmek duasıyla..