Okuma-Yazma öğretimi tekellüflü bir iştir. Okuma-Yazma istidatı olmayan, bir çok şeyden bi-haber yavrular vardır karşınızda. Daha sabidirler. Vicdandan yoksunsanız yapamazsınız bu görevi. Şefkattir ilk şart. Çünkü şefkat; bütün envaıyla latiftir, halistir, ivazsızdır.
Evet; başlangıcı şefkat olan bu yolda öğretilen her harfin mutluluğu binler harf hükmündedir ve okumaya geçtiklerinde ki mutluluk ise layemuttur, çok senelerdir.
Yavruların öğretmen üzerindeki tesiratı çok muhteliftir. Nasıl ki; bilgisayarlar zahiren birbirine benzer, fakat; ihtiva ettikleri parçaların kalitesi bakımından birbirine muhaliftir. İşte; öğrencilerdeki istidat öyle mütefavittir.
Öğretmen; her yavrunun okuma öğrenebilmesi için istidatı az olanlara ayrı ilgi göstermekle mükelleftir. Eğer bu ilgiyi göstermezse, alakayı keser hodendiş bir kişiliğe bürünürse, yavrucağın hakkını manevi cerihalarla ödemek zorunda kalır. O cerihalara tiryak ve merhem olacak yoktur.
Madem Okuma-Yazma Öğretimi bunları gerektiriyor, mesleğinin amaçlarına müteveccih olan öğretmen, yavruların başarısına mazhar olur.