susarsa, kimsesiz bir isyanın içinde
tersine akan bir nehir gibi
ulu orta yalnızlığını paylaşmaya gelir
karanlık saatlerinde yalnız o bahçenin
ne de güzel çiçekleniverir
elinden düşen kağıt parçasında
başıboş bir şiir
anlamazsın kuşların sesinden
belki bir yerde düşüvermiştir moskova
hiç gitmedim ama
okuduğum şiirlerden bilirim
çokça cinayet işlenen meşru bir gecede
şairini öldürüp atmışlardır gözlerindeki uçurumdan aşağıya
II
elinin değdiği yer değil
habil olsa çekilmez zulmün acısı
özgürlük bir oyukta bıraktığın çığlık ise
acı dört duvar arasında yankılanıyordur hatırla
her ne kadar yan yana olsak da
aşk, yan yana olanın değil
uzak bakışları, farklı yüzlerde evcilleştirebilenindir unutma
III
heybesinde bir iki dize taşıyor diye
hamallığını yapıyor sanmayın edebiyatın
yeri gelir bir akarsuyun ardında
yeri gelir bir sığınakta karşınıza çıkar elbet
gökyüzünden uzak kalınca
taşımak zorunda kalırsınız
avluya doğru o dizeleri sırtınızda
ipe dizilir gibi düzgün ve
tane tane işlenmiştir betiğine gecenin
sabahı görmesin diyedir elbet
dizleri dibinde bir gelinciğin
IV
üzerine düşülmedikçe
anlaşıldığı görülmemiştir kelimelerin
ki kelimeler kılıç kadar keskindir
sevdanın üzerinde denemeyin
Mehmet Gökhan Damar