Dumanı duman direklenip dönen
Kırık aynalarda yarısı yırtık resmi kalan hoyrat feryadın
Avlu kuşları ve damların bacaları bakışarak doymuş da sanki pel pel
Çocuk aklı işte…
Zebra çizgilerinden nasıl niçin ne zaman geçilip ,
Ne zaman geçilmeyip durarak beklenmek gerektiğini gösterir öğretirken hayat
Ardında bıraktığı pırıl pırıl izlere yollara çizgilere ve adımlara
Dönüp dönüp durmaksızın ille yenisinin tekrarına izin vermeyen ana babasının
Çapraz komutlu hedeflerle oyalayıp susturmaya çalıştığı bütün olasılık imkan ve
ihtimal çarpımlarını
Hem akustik ondalığını hem çepe çevreleyen yüzdeliğini binde birlerle dayatıp
diretirlerken
Dondurulmuş hesaplara kutulara kafalara razı gelip rıza göstermeyen çocukluk
tertemiz işte
Kara gözlüğünü gösterişli pozunu kızıl sakalını maskelenmiş yüzünü ve sarı
saçını
Didiiik didik yolup yoluşturarak laf söz duymaz dinlemez itiraz hak ve hukukunu
Dövüne dövüşe asabını kışkırtıp kundaklayan caddeyi sağı solu kilitleyip istop
ettirmeye çocukluk işte
Ayrılıkları bağlayıp çoğaltan kör düğümün kapısız duvarsız tam da koptu kopacak
yerinde
Ortalığı Kırıp geçiren sıvası dökük, tahtası çürük, makası dar, geliş gidişine
pipisini göstererek
Repertuarsız listesiz kurcaladıkça çatal yollara azıp tozutup ısrarın en iyisi
mi
Sorma gitsin buraya çöp dökmek ve sidiklemek yasak duvarına doğru
İyisi mi,
Orda kalsın ötesi ilerisi gerisi
Seyfi Karaca…. Ocak/23