Küçücük yeşil renkli kafes küçük bir su kabı ve karnını doyurabileceğim bir yem. uçmasını dahi öğrenemedim daracık bir ortam.
Kendi cinsinden hiç kimse yok gelip ihtiyaçlarımızı karşılayan keçiye benzeyen geveze bir kız....
Arada illa elime alacağım diye durmaksızın canımı yakan dikmeye kıyamadığım küçücük cadı bir kız...
Hiç sesinden durulmayan ama şefkatine doyamadığim geveze mi geveze evi kaldırıp indiren bir oğlan...
Aslında yalnız değilim evin babası evin annesi ve 3 de çocuk .....
Ama yine de yalnızım...
Bir günüm diğer günümle hep aynı geçiyor. yiyorum içiyorum ötüyorum yatıyorum... Ama konuştuğumu tek ben anlıyorum... Kimine göre bulunmaz bir nimet benim için ise bir hapis hayatı...
Aman Allah'ım bana benzeyen bir ses duydum ne kadar da ince çıkıyor sanki bir dişi sesi!!! sevimsiz olsa da yapacak bir şey yok mecbur anlaşacağız bununla ...
İsmi ne acaba?
getiren geveze kız boncuk boncuk deyip duruyor ama acaba kendine sorsan mı ismin ne diye...
Yok yok şimdi hemen yanlış anlar terse çeker önce o konuşsun önce o sorsun....
Hiç soracağı da yok ki bunun ne kadar nazlı bir şey çıktı sorsam mı acaba
En iyisi cik cik yapıp yanaşıp sorayım ...
Şerefsiz -çik çik baksana senin ismin ne?
Boncuk-sana ne
Şerefsiz-bak böyle olursan seninle anlaşamayız
tepeni tepeni delerim senin
çabuk ismini söyle bana
Boncuk -şey benim ismim benim ismim boncuk
Şerefsiz-Hah şöyle ol nasıl da şiddetten alıyorsun sen. benim ismim de şerefsiz diyorlar..
Boncuk -tanıştığıma memnun oldum
Şerefsiz -ben de memnun oldum öte git de bir su içeyim
anlat bakalım kimin neyisin necisin nereden düştün buralara
Boncuk -yumurtadan çıktım bir sürü çeşit çeşit kuş vardı aramızda ... Kedi vardı köpek vardı tavşan vardı..
İnanabiliyor musun kipri bile vardı... Ne güzel konuşuyorduk sohbet ediyorduk vakit geçip gidiyordu
Biliyor musun yine böyle kafesteydik.. aramızdan günlük biri eksiliyordu. En son kediyi götürdüler arkası süre gülmüştüm. Gülmez olaydım ne bileyim sıra bana gelecek... Bu çirkinle bu tombul çocuk geldi
Beni gösterdiler kafese bile koymadılar küçük bir kutuya koydular beni buralara kadar getirdiler..
Ben doğduğum yeri istiyorum...
Şerefsiz _sen şanslısın bak ben varım oysa ben geldiğimde benim cinsten hiç kimse yoktu biliyor musun kafese koydukları aynayı yani kendimi arkadaş sanıyordum ama o iyiydi ona ne konuşsam konuştuğumun aynısını söylüyordu hiç cevap vermiyordu sadece bakıyordu. Sonradan anladım meğer o benmişim..
Bir ay sonra
Boncuk- Of sıkıldım ama her gün aynı şeyler her şeyi anlatıyorsun anlatıyorsun aynısı sus artık be sus....
Şerefsiz-kırıcı oluyorsun ama oysa ben sana teklif edecektim ... Bilirsin sevdiğinden değil başka alternatif yok ...
Boncuk-kör şeytan Yok de şuna diyor.. ama benim de alternatif yok mecbur tamam diyeceğiz...
Yani diyorsun ki şuradan bir kurtulsam yüzüne bile bakmam öyle mi ..
Oysa ben ne hayaller kurmuştum seninle daldan dala uçacaktık kendi emeğimizle yuva yapacaktık
Günlük rızkımız kadar çalışacaktık Ekin başaklarından tane çalacaktık ineklerin sırtına konup sinek avlayacaktık ve yavrularımız olacaktı. yükselebildiğimiz kadardı göklerde uçacaktık. Belki de havada takla atacaktık.
Bu saatten sonra hiçbir şey hayal etmiyorum senin için....
Şerefsiz-çok özür dilerim ben kaba davrandım galiba böyle düşündüğünü bilmiyordum.. biliyor musun aynı şeyleri ben de düşünmüştüm... Sana söz veriyorum bu kafesten kurtulacağız. Seninle tüm hayallerimizi gerçekleştireceğiz
Boncouk-çok mutlu oldum ne zaman ne zaman...
Şerefsiz-bekleyelim şu kış bitsin ilkbaharın ilk gününde seni kaçıracağım buradan. Deli planlar yapıyorum.
Boncuk - kaç gün kaldı ilkbahara sabırsızlıkla bekleyeceğim..
Şerefsiz-iki tüy dökümü kaldı... Gelecek o beklediğimiz günler.
İlkbaharın ilk günü işte geldi o gün kaçacağız biz bugün kaçacağız ....
Aa çirkinle tombul çocuk içeri girdi..
Çirkin adam-oğlum bunların da hakkı var şu ilkbahardan faydalansınlar dışarı çıkaralım biraz açık havada uçsunlar ...
Tombul çoccuk-tamam baba hemen çıkartalım..
Boncuk-oley bizi dışarı çıkaracaklar
Şerefsiz-sevinmeyi bırak da hazırlan hadi bu fırsatı değerlendirelim ben üçte diyorum da kaçacağız..
Dışarı çıkarlar...
Mahallenin azgın kedileri sinsi sinsi beklemektedir. Tam kafesin kapağı açılır ... Çirkin adam eline alır havaya atar.. bunu fırsat bilen kediler birer tane kaptıklarıyla kaçarlar...
Demek ki şikayet ettiklerimiz bizim için lütuf hayal ettiklerimizde Bizim sonumuz olabiliyormuş....
En iyi özgürlük elimizdekilerin kıymetini bilmekmiş....
Not :telefondan yazdığim için imla ve yazım hataları için affınıza sığınıyorum ....