Bu ne hüzündür ki her yanım gam , Bir türlü çehremizden eksilmedi râm .
Anladık ki dünya telâşesi gayrı bize haram ,
Eyle pây-i lütfûndan bi - Nasib bizi ey mevlam .
Beni ataşlar içre atıp, cânım yandırdılar ,
Nice taşlar ki kalbime atıp , gönül çalabım',ı kırdırdılar !
Seyreylemek varken cemâlini ben dâr'a daldım ,
Nice sevgilerin sahrasından cüdây-ı düçar'a kaldım.
Her lahzâ da bir ceriham tutuştu ben ağyâr'a kandım ,
Hep keder bahr-i yârında adını kalbimle andım .
Ey fecr-i şems-ü Vel kamer , zatıma ziyâ mısın ?
Yoksa bu garib fekarette ruhuma ziyan mısın ?
Derdest ettiler benim cümle cerihamda ki muhabbetimi ,
Şimdi yalın bir sadâ ile bekliyorum selây-ı hubbetini .
Ulûhiyyet ki ne yüce âsar-ı vehminden tekbir ,
Nice kötekler ile eylediler şu fakr-u miskin'i tekdir .
Her gamlı hasletim bir garib cevreyler sendeki hâli ,
Ne olacak bende bilmem fakr-ü fakirlerin ahvâli ?
Ferdây-ı is tutar artık bir himmet gerek İlâhi rahmetinden ,
Ya da ne denli bir zimmet gerek ahâli zahmetinden .
Her canlı bir kabz-ı sekine yaşayacak ki Haktır ,
Nice günler doğmayacak gürebaya velakin doğacak olan belkim vuslât-ı şafaktır .
Seyr-ü girizgârım şehr-ü cennetim ki Rab'tır,
Âh bir bilseniz ki şu hâlim nice harabtır .
Ol Muhammed-i ki , zannetmeyin arabtır ,
Her Muhammed-i ki , nurundan nice ebedi serâbtır .
Benim gibi bir naçiz ki avâre içtiği keder-ü şarabtır ,
Nice zifir-i karanlıklar vardır ki nursuz girdabtır .
Ey didâr-ı ateşle yanan hâney-i mabedim ,
Ben gönül serâbına kanan divâney-i râğbedim .
Eder mi artık hayat-ı mukadder pây-i zâtımıza bir müddet huzur ,
Dünya mihmânında dar'a asılırken bir nebze olsun beklediğimiz o masum tasavvur .
Ne dergahlar ki kurulu turâb'ın altında her yanı nur kokuyor ,
Ya İlâhi , benim şu kara bahtım huzur-û bâ-rigâhından ğayrı sabır çekiyor .
Zira şükr-ü Ahmed'in hakkı için senin nice kutsiyyetine zatım El - Meded Ya Kadir-i Mutlak diyiyor ,
Velakin harab olmuş şu cennetim'in bahçesi keder kuraklığından düçar olmuş ki zatına asalet'in hırkasıyla teslim olmak istiyor .
Ben ki gayrı yüreklerde çeşm-i nazarım ile bahr-û Umman oldum ,
Nice zikr-ün ile çağlayan şûlelerde dahi , sensiz suların rehavetiyle soldum .
Ey zât-ı ebed , at artık mukadderatımdan şu ataletim'i ,
Bir habbe de bana rahmet eyle , kıl artık şu Yüce Rahmetin'i .
Ben bir garib Nesimi gibi dergâhında şûledârım ,
Ah bir bilseniz , nice deryalar içünde dahil hem harâb-ı miskin didârım .
Havzây-ı kadrinden ne denli bir rücât var ki şu fakir zavallıya ,
Çıkmadı bir seher vakti kabul olmayacak sanırsın avuç içlerim duaya .
Her matem beni öyle derin girdaplar da hezeyan eyledi ,
Bunu gören nefsim dahi kendini artık huzur-û nazmından bileyledi .
Zira sana niyaz-ı nâz etmek artık bana dar geliyor ,
Belkim şu yüzsüz , fakir kuluna dünya artık ar geliyor .
Yetiş ey sahib-i âlem nice hırkalar gayrı bana üryan geliyor. ,
Nice kederlere alışkın zâtım , gayrı gözlerime giryân oluyor .
Ey hekim-i Lokman eyvâh ki yetiş hâlıma ,
Bu derdime bir deva eyle ki kalmasın Hak kerimdir velâkin yarına .
Âh evvel-i zemâne ki her ânım kederdir ,
İsyan etmeyiz velakin İlâhi , bu ne garib denli bir kaderdir !
Hasılı çok kelam ettik affola ki Es - Selâm ,
Bu kadar kelâm kâfi vesselâm .