KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
kazimozturk@yenikonya.com.tr
kazim_ozturk2016@mynet.com
semazen.net
GÜVENCİNLER VE BALTİMUR KUŞLARI
Güvercinlerin eğitildiğinde çok başarılı oldukları ve algılarının
yüksek olduğu yapılan laboratuvar çalışmalarında bilinen bir gerçektir. Fakat
yeni bilimsel bulgular, güvercinlerin eğitilmeden sokakta gördüğü yüzleri ayırt
edebilme yeteneğine sahip olduklarını göstermiştir.
Yerleşim bölgelerinde yaşayan güvercinlerin insanları yüzlerinden ayırt
edebildikleri tespit edilmiştir.
Akla ve şuura sahip olan insanların bazen benzer insanları
karıştırmasına rağmen güvercinlerin sadece bir defa karşılaştıkları birini
aylar sonra yine bir araya geldiklerinde hemen fark edip tanıyabilmeleri
gerçekten çok büyük bir mucizedir.
Gözümü nereye çevirsem, yüceler yücesi bir yaratıcının varlığını
gösteren eşi bulunmaz kanun ve nizamlarını görmekte, üstün yaratılış
örneklerine şahit olmaktayım.
Güneşli bir günde, ağaçlı bir yolda yürü ve çiçeklerin yapısındaki
eşsiz güzelliği düşün bir an için. Kuşların sesine kulak ver. Ağaçların garip
yaratılışlarına dik gözlerini.
Yığınlarca böcekleri kendine çeken ve böylece yeni bir aşılanmayı ve
ertesi yıl çok mahsul almayı sağlayan o çiçeklerdeki eşsiz tat, kendiliğinden
meydana gelmiş olabilir mi? Çok küçük aşılayıcı tozların, bir çiçeğin dişi organına
düşmesi veya yumurtacığına girmesi, böylece aşılanma işleminin tamamlanıp,
tohumun meydana gelmesi tesadüf olabilir mi?
Bizim farkına varmadığımız bir kudret elinin, her şeyi düzenleyip bir
nizama soktuğunu ve henüz başlangıcında bulunduğumuz bir yolun kanunlarını
tanzim ettiğini kabul etmek ve Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak
zorundayız.
Bir kuş, yalnız alışık olduğu için bizim onun sesine hayran olduğumuz
ve cenabı Hakk’ın, onun ötmesini istediği için ötmüş olsun.
Yeryüzünde her gün sayısız kuşlar öter. Sayısız medhü senalar yapar
yaratıcılarına. Ama bizim kulaklarımız duyamaz onları.
Yeryüzünde Allah’ın sayısız lütufları ve ihsanları var, kullarının
üzerinde ama insanoğlunun kapalı gözlerini açıp, onları görmesi lazım.
Baltimur kuşunun yuvasını kim yapıyor? Kim öğretmiş bu kuşa, o üstün
yuva yapma sanatını? Neden benziyor bu tür kuşların yaptığı yuvaların hepsi birbirine?
İçgüdü mü? Belki “evet” diyeceksiniz. Evet demekle eksik cevap vermiş
oluruz.
Pekiyi içgüdü nedir? Bazıları buna; “canlıların öğrenme yoluyla değil
de, doğuştan edindikleri bilgiler” Diyecektir. Halbuki buna; “Allah’ın, canlı
varlıklara verdiği kuvvet” demek daha doğru değil mi?
Cenabı Allah, bu varlıkları belli kanunlara gore yarattığını ve bizim,
bu kanunların mahiyetini henüz tamamen öğrenememiş olduğumuzu Kabul etsek, daha
iyi olmaz mı?
İnsanoğlu, yüzünü nereye çevirirse çevirsin, yığınlarca
cevaplandıramayacağı sorularla karşılaşır. Bunlara cevap vermek için sayısız
tahminler yapar, hayaller kurar.
Evrenle ilgili ne kadar sorunun cevabını bulmuştur insanoğlu? Fakat ne
yazıktır ki insanın bilgisinin artmasıyla, ilahi bilgisi de artmamış, aksine
insan, evrenin sırlarından birini yakaladığını hissettikçe, bu yakaladığı bilgi
kırıntısı, onun Allah’ın varlığıyla ilgili düşüncesini zayıflatmış ve böyle
ihtiyacın gerekliğilini azaltmıştır. Halbuki insanlık için bu bulunan
gerçekler, görünen evrenin ötesinde her şeyi yöneten bir Allah’ın varlığını
kabul etmenin açık delili olması gerekirdi.
“Bir şeye sahip olmayan onu
başkasına) veremez” sözünde de olduğu gibi, kemal sıfatlarıyla muttasıf olmayan
bir yaratıcının içinde yaşadığımız evrene bu mükemmel düzeni, ölçü ve âhengi
vermesi düşünülebilir mi? Daha doğrusu böyle bir yaratıcı söz konusu olabilir
mi?
Hayat sahibi olmayan birisinden
her hangi bir fiilin meydana gelmesi imkânsızdır. Allah eşyanın yaratıcısı
olduğuna göre elbette hayat sahibi olması gerekir. En güzel düzen, mükemmellik
ve âhenk üzere meydana gelen hikmetli ve kapsamlı fiiller, ancak o fiilleri en
iyi bilen birinden sâdır olabilir. Bu fiilleri düzene koymak ve bunları belli
zaman ve mekâna tahsis etmek, bir iradeyi gösterir.
Kudreti ve gücü olmayan âciz
birinden herhangi bir fiilin sudûrunun imkânsızlığı bilinen bir gerçektir.
“Elbette göklerin ve yerin
yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelmesinde, insanlara yararlı
şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de
ölü haldeki yeryüzünü canlandırdığı suda, orada her çeşit canlıyı yaymasında,
rüzgârları ve yer ile gök arasında emre tabi bulutları yönlendirmesinde aklını
kullanan bir toplum için deliller vardır.” (Bakara/164)
“ Elbette göklerin ve yerin
yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde işin özüne nüfuz
edebilenler için deliller vardır.” (Âl-i İmran/190)
“De ki: “Yeryüzünü gezip dolaşın da, yaratılışın nasıl başladığını görün. Allah bundan sonra ahiret hayatındaki yaratmayı da gerçekleştirecektir. Şüphesiz Allah’ın her şeye gücü yeter.” (Ankebut/ 20)
Dîdâr ile muhabbete doyulmaz,
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz.