Nur-u Dilâra, Muhammed Mustafa(sav)’ya…

 

Dünyaya gelişinle Mekke nura gark oldu

İnkâr çöplüklerinde zakkumlar bir bir soldu

 

Şereflendi seninle, kâinat geldi aşka

Nurundan nasiplenen gayri ne ister başka?

 

Çölleşen yüreklere gül yağmurları yağdı

Kâinatın serveri göklerden rahmet sağdı

 

Kurtuluş ağacında tutacak dalımsın sen

Küfre karşı panzehir, petekte balımsın sen

 

Nabzımın atışında seni sayıklar dilim

Getirdiğin nizamı inkâr edemez ilim

 

Gözyaşıyla suladık bıraktığın gülleri

Adını anar her gün İslam’ın bülbülleri

 

Suları tutuşturur içimizdeki hasret

İslam’ın ikliminde silinip gitti nefret

 

Kurşundan daha ağır yüreğimizde hicran

Sen yoksun ya ey Resul, dünya mümine viran

 

İntizam sürünürken cüce devi yutuyor

Bu çağın vampirleri Hakk’a kafa tutuyor

 

Sonsuzluk bestesini saklıyordun sesinde

Saadetin tılsımı boy verdi nefesinde

 

Kalpler katran karası, kör vicdanlar kudurdu

O ki Hakk davasında elif gibi dik durdu

 

Ayın on dördü gibi karanlıklara doğdun

Mazlumun güldü yüzü, kalbi sevince boğdun

 

Bu dünya gurbetinde özleminle kavrulduk

Yolundan uzak düştük, uçuruma savrulduk

 

Sen Medine’ye göçtün biz nereye göçelim?

Nurlu oluklarından ab-ı hayat içelim

 

Belki dönersin diye gözler ufka kilitli

İslam’ın yarınından inananlar ümitli

 

Sen yoksun ya ey Nebi gönül hanemiz viran

Mahşerin sıcağında dile bizlere aman

 

Müebbet çilelere gebedir kırık kalpler

Ayrılık nöbetinde çöker yüreğe keder

 

Vuslat yok eder ancak yürekteki sızıyı

Kimler silebilir ki alnımızda yazıyı?

 

Hüzün denizlerinde dalgalara tutulduk

Sığındık gül bahçene, fırtınadan kurtulduk

 

Esir-i aşkın olduk gönül sensiz tarumar

İklimimde güneş ol, ruhuma gelsin bahar

 

Ne çok görmek isterdik mübarek didarını

Söndürür gül nefesin cehennemin narını

 

Gönül göğümüzde ay, yıldızsın gecemize

Sözlerin şafağında nur oldun hecemize

 

Zikreden kalpte nabız, damarımızda kansın

İlkbahar kadar diri, sen candan özge cansın

 

Sözlerin sağnağında cevap soru içinde

Yaratılışın sırrı nedende ve niçinde

 

Rüyalarımıza gir karanlık gecelerde

Nazarımıza engel gözümüzdeki perde

 

Seccadeler ıslandı gözlerimin neminden

Dilim tutuldu ey Hakk, ayrılık mateminden!..

 

Yürekteki yangını söndürür teslimiyet

Keyfiyet boşluğunda manasızdır kemiyet

 

İzinden gidemedik dövün ey kalbim dövün!...

Ahir zaman ümmeti o gül yüzlüyle övün!...

 

Mum misali yanarken yüreğimin çırası

Nurunla hayat buldu arzla arşın arası

 

Ey kâinatın nuru erteleme baharı!...

Zulmetin gölgesinde başa taç et neharı

 

Güzeller güzelinin ruhu sırattan ince

Ümmet karalar giydi göze perde inince

 

Firakın acısına bu can nasıl dayansın?

Yüzler kızıla inat, gül rengine boyansın


M.NİHAT MALKOÇ

(18 Mart 2009/Trabzon)

( Gül Yağmurları başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 26.09.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu