1 Oğlumu Öldürdüler
70'li yılların sonu, bir yaz günüydü.O gün öğlenden sonra saat üçte sınavım vardı.Sınav saatına yakın bir arkadaşın dükkanında oturup çay içmiş, sohbet etmiştim. Sohbete o kadar daldırmıştık ki saatıma baktığımda birden heyecanla "Bana müsaade ,sınavı neredeyse kaçıracağım" diyerek yıldırım hızıyla dükkandan fırladım.Hızlı adımlarla yürüyerek yürümekten de öte adeta koşarak caddeye daldım.Onbeş dakikam kalmıştı sınava. Fakülteye yetişmem gerekiyordu. Bu caddeden yürürsem yetişmem imkansızdı. Onun için kestirme yoldan bir sokağa daldım.Dalmaz olaydım keşke!

Daracık bir sokaktı. Sokağın her iki tarafındaki evlerin açık olan kapılarının önlerine genç kadınlar, yetişkin kızlar, gelinler, daha yaşlı anneler oturmuş sokak başı sohbeti yapıyorlardı. Ben aralarından geçip gitmek zorundaydım.Çünkü daracık sokağa bir kere girmiştim. Ama hangi grubun önünden geçsem sanki herkes işi gücü bırakmış beni izliyorlar, gözlerini bana çivilemişler bana bakıyorlar zannediyordum. Çok utanıyordum. Terden sırılsıklam olmuştum.
Gözlerimi yere dikip daha da hızlanarak hiçbirisine bakmadan koşar adımlarla son sürat bu sokakdan kurtulmaya çalışıyordum.

Ara sıra gözlerimi kaldırıp karşıya baktığımda orta yaşlı bir bayanla gözgöze geliyorduk. Kadın sanki gözlerini bana dikmiş benden başkasını görmüyordu. Her gözgöze gelmemizde daha da utanıyor, daha da hızlanıyordum.Hayatımda bu kadar sıkıldığımı, utandığımı hatırlamıyorum. Zaten utangaç bir gençtim.
Nihayet orta yaşlı kadının oturduğu evin önünden geçiyordum ki birden kadın" "Delikanlı böyle hızlı hızlı nereye gidiyorsun iki dakika konuşamaz mıyız seninle?"Demez mi?
Hiç duraklamadan "Teyzeciğim ben sizi tanımıyorum. Sınava geç kaldım. Lütfen beni eğlemeyin. "Dedim.
Kadın emri vaki yapar gibi "Hele iki dakika eğlen, iki kelam edelim. Okul kaçmıyor ya,yine gidersin"Dedi. Daha ben ağzımı açmadan yanındaki genç kıza "Kızım içerden bir sandalye getir, abin yorulmuş, nefes nefese kalmış. Otursun da biraz soluklansın."
Genç kız zembereği çekilmiş yay gibi yerinden fırlamasıyla elinde bir sandalye burnumun ucunda bitmesi bir oldu.
Kadıncağız sandalyeyi önüme iterek 
-Haydi oğlum otur da bir iki laf edelim.
Ağzımı açmaya fırsat bulmadan."Kızlar , çocuk açtır. Haydi çayı getirin "Demez mi.
Allah Allah! Ne oluyor. Bu kadın da kim? Beni neden engelliyor? Bu yakınlık da neyin nesi?
Bir anda kadınlar kızlar, etrafımı çevirdiler. Ortalarında kaldım. Herkes açık olan evlerinden bir şeyler kapıp getiriyordu. Peynir, zeytin, reçel,domates,salatalık simit, börek... Ne ararsan sofranın üzeri doldu. Kadıncağız beni sıkıştırıp duruyor. 
"Haydi oğlum şundan da ye, bundan da ye.
Ben de yiyecek hal mi kaldı ki utancımdan.Terden sırılsıklam oldum. Kolay mı o kadar kadının, kızın içinde yemek yemek. Çay daha bitmeden kadının sesi duyuluyor komut verir gibi.
-Haydi kızlar ağabeyinizin bardağını doldurun.
Bu arada durmadan da soru soruyor.
-Nerelisin?
-Annen , baban sağ mı?
-Kaç yaşındasın?
-Hangi fakültede okuyorsun?
-Hangi yurtta kalıyorsun?
-Paran, harçlığın varmı:?

Artık sıkılmaktan ziyade korkmaya başladım. Acaba bana bir iftira mı atacaklar? Bir kötülük mü yapacaklar?.Adı çıkmış bir kızı bana mı yamamaya kalkacaklar?
Her gitmek isteyişimde kadın bir bahane ile beni yanında biraz daha tutmak istiyordu.
Artık sonunda dayanamadım.
-Teyzeciğim sınav zaten gitti. Bakın beni sınavımdan ettiniz. Beni ne maksatla eğliyorsunuz. Bırakın artık yakamı
Diye gürledim.Artık sinirlenmiştim.
Bir de baktım ki kadının gözleri doldu ,yanaklarından süzülen yaşlar yavaşça yere doğru damlıyor. Allah Allah! Ne oluyor bu kadına neden ağlıyor?Merakım gittikçe artmaya başlamıştı.
"Bak yavrucuğum"dedi sesine müthiş bir şefkat vererek.
"Karşıdan gelişini görünce ta yanıma gelinceye kadar seni izledim. Boyun, posun yürüyüşün, endamın benim yavruma o kadar çok benziyordu ki bir anda yavrum geliyor, o yürüyor zannettim. Evlat hasretiyle seni evladımmışsın gibi izledim. Sende oğlumu gördüm. Hasretimi giderdim. Ne olursun beni yanlış  anlama. Ben bir anayım. Ciğerim yanıyor. Onun için seni yolundan eğledim. Sende yavrumu görerek oğul hasretimi giderdim.
-Ne oldu ki oğlunuza?
-Sen yaşlardaydı. Okuyordu  hukuk fakültesinde.Sağ-sol davasından dolayı karşıt gurup onu vurdu, öldürdü. İki sene oluyor öleli. İki senedir evlat hasretiyle yanıyorum.Bir türlü unutamıyorum yavrumu.Hayali gözlerimin önünden gitmiyor.Beni hayata bağlayan tek sebebim oğlumdu. Onun için yaşıyor, bu dünyanın çekilmez çilelerine katlanıyordum.Onun ölümüyle dünyam başıma yıkıldı.Artık kapkaranlık bir zindan ,bir çilehane oldu bu dünya bana...
Hem söylüyor, hem ağlıyordu. Beni de ağlattı.Boynuma sarıldı. Yavrum, bir evladım da sensin. Ne olursun ara sıra uğra. Karnını doyur, çamaşırlarını getir, ben yıkar,ütülerim onları.Benimle otur sohbet et.Bana evlat acısını hafiflet.Sanki sen oğlumun ikizisin.O kadar çok benziyorsun ki ona.
-Tamam anacığım dedim.
Okul bitinceye kadar uğrardım ara sıra hafta sonları o dertli anaya. Oğulcuğunun yerine beni koymuştu. Her uğradığımda gözlerinin içi gülerdi.Karnımı doyurmadan,halimi hatırımı sormadan bırakmazdı beni.Ara sıra da almak istemesem dahi cebime bir okul harçlığı bırakırdı zorla.Ölen eşinin emekli maaşıyla geçiniyordu Başka oğlu, kızı da yoktu.Hayatta yapayalnız kalmıştı.
Okul bittiğinde yanına uğradım. Vedalaşacaktım.Dakikalarca bana sarıldı ağladı.
"Bir evladımı kaybettim şimdi ikincisini kaybediyorum" dedi.Ayrılırken ikimiz de ağlamıştık.
İş hayatına atıldım.İrtibatı hiç kesmedi benimle.
Hep aradı sordu.Bir zaman sonra haberleşemez olduk.
Yolum düştü tekrar üniversiteyi okuduğum o şehire.
Hemen o sokağa koştum,o teyzeyi sordum.Kimse bir şey demedi.
Nihayet birisi " Gel seni yanına götüreyim" Dedi.
Yolumuz bir kabristanda bitti.
Yanyana iki mezarı göstererek "İşte şu kabir onun şu da oğlunun" dedi.
Şimdi ağlama sırası bendeydi.
Kendimi kaybettim.Hüngür hüngür ağlayarak bu dertli ananın ruhuna fatihalar okuyup gönderdim.
Sizin de yolunuz düşerse oralara o dertli ananın ruhuna bir fatiha okumayı ihmal etmeyiniz sakın.

( Oğlumu Öldürdüler başlıklı yazı Nuri Baş tarafından 25.10.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.