Sizde vardınız mı pedal çevirmenin zevkine... Birilerinin velespit dediği, başka birilerinin bisiklet dediği o güzellikten bahsediyorum. Daha ilkokula gidiyorken üç tekerlekli düşmüştü payımıza. İki tekerlekliye terfi edememiştik henüz... Henüz iki ya da üçüncü sınıftayız. Amca çocukları ile aynı altlı üstlü oturuyoruz...


Üç tekerlekli bisikletleri var arada bizi de bindiriyorlar, ama en çok onlar biniyor haliyle, bisiklet onların ne de olsa... Yaz tatili olmuş, sokaktan öyle zırt pırt araba geçmiyor şimdiki gibi... Ne bilgisayarlar var ne cep telefonları o tarihte... Sokak oyunları zirvede yani sizin anlayacağınız... Kukalı Saklambaç, Misket, Topaç Çevirme, Uzun Eşek, Yağ Satarım Bal Satarım, ne ararsan var sokağın bağrında...


Sonra tabi beşinci sınıf olduk ve babamızdan da sözünü aldık ''Sen bitir oğlum okulu pekiyi derece ile hemen sana bir bisiklet alacağım.'' En son ilkokul bitirme sınavlarına o sene biz girmiştik, bizden sonra kaldırdılar... Karneyi aldık iki tane iyi, gerisi pekiyi... İyi olanlardan birisi resim, diğeri matematik...


Bir hafta sonra kırmızı Bisan marka bisiklet kapımızda. Vitesli olsaydı daha güzel olurdu diye içimizden geçti ama, ne yapalım buna da şükür, vitessizde olur. Babamızın parası ona yetmiş demek ki... Üç tekerlekliden iki tekerlekliye geçmek o kadarda kolay değil, dengeli binmek gerekiyor. Kendimce bir kaç saatte öğrenirim diyordum düşe kalka ama öyle olmuyormuş. Velhasıl bir kaç gün sürdü düşmeden binmeyi öğrenmek...


Yalçın Ağabey var alt sokakta, bizden bir iki yaş büyük, babası da aynı tarihte ona almış, ama onunkisi vitesli, yarış yapsak vallahi bizim tozumuzu attırır. Arada sırada ''Abi gel bisikletleri değişelim üç beş dakikalığına.'' diyoruz, yanaşmıyor haklı olarak...


Anne ve babadan sıkı sıkı tembihler ''Bu sokağın başından öbür sokağın başına kadar gidebilirsin ancak.'' Bu sokak ile öbür sokak başı dediği yerin uzunluğu taş çatlasın iki yüz metre... Ahmet'i keser mi o kadar uzunluk. Tabi tabi tabiiii deyip, yine bildiğimizi okuyacağımız gözlerimizden belli... Okuduk da nitekim bildiğimizi, anne ve babaya aldırış etmeden. O yaşta arkadaşlarla Söğütözüne, Akdeniz Caddesine, Anıtkabir'e bile gittik çaktırmadan... Atamıza selam verdik döndük...


Şimdi bile binerim zaman zaman bir yerde bisiklet gördüm mü... Çocuklarıma ve birçok akraba çocuğuna da ben öğrettim bisiklete binmesini... Keşke her evde olsa iki tekerlekli bisikletlerden, öyle zırt pırt arabaya binmese insanlar... Pedal çevirmenin zevkine bir varabilse insanlar asla vaz geçmezler bir daha...

( Pedal Çevirmenin Zevki başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 1.02.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu