Hanım ellerinden ameliyat olunca iş başa düştü haliyle... Zaten az çok biliyorum iş yerinde yemek yapma tecrübem var epey. Rahmetli Ümit Usta kadar yapamasak da biraz benzetiriz pilava... Bir iki bardak pirinç ve oran bire iki olacak. Tabi pişerken de kısık ateşte pişecek.
Ne yapalım hayat müşterek. Bana da bir tecrübe oluyor işte yemek yapma hadisesi. Başka başka yemeklerde yaparım. Soğan domates biber eklenecekse, en sertinden başlayıp öldürmek lazım ateşte. Önce soğan, sonra biber varsa, sonrada domatesi kavuracaksınız sırasıyla. Sonra da koy ne pişireceksen, biraz da su ekledin mi işlem tamam.
Benim eski ustam vardı Muzaffer Usta rahmetli. Dükkanda yemek yaparken ondanda çok şey öğrendim. Oğlum derdi ''El terazi göz mizan.'' merak etme yapa yapa öğrenirsin, bizlerde bu işleri anamızın karnında öğrenmedik, birilerinden gördük ettik, derdi...
Bildiğim kadarıyla Çinliler çok seviyorlar pirinç pilavını ve de çok yiyorlar. Ama onların pilav yeme alışkanlıkları bir değişik. İki tane incecik çubuk ile yiyorlar, onu da nasıl beceriyorlar aklım almıyor. Biz metal kaşıklarla bile yerken bazen döküyoruz sofraya, onların maşallahı var. Çok kalabalık bir millet bu Çinliler, belki de ondan durmadan pilava kaşık sallamaları...
Bir on beş gün kadar var bizim hanımın ellerinin açılmasına, iş başa düşecek gibi görünüyor bu süre zarfında. Dur bakalım daha da ne yemekler yapayım... Evde bir de yemek kitabı var Rahmetli Ümit Ustanın olmadı ona bakar uydur kaydır bir şeyler yaparım. Şimdi bu pahalılıkta birde tutup dışarıdan yemek mi söyleyelim. Pilav bu o zaman ''Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın.''