Tarif eylemek müşkül, bir acayip çağdayız
Bağban derdest edilmiş, viran olmuş bağdayız
Yeniyetme sabiler, tanımaz büyük küçük
Toplum enkaz altında, bu bir ahlâkî göçük
Su kokuşmuş çeşmede, oluktan kir akıyor
Arzular bir yanardağ, kime değse yakıyor
Sınıfta kalıyoruz, bu ağır imtihanda
Son söylenecek sözü, söylüyoruz ilk anda
Zehirli kıymık gibi idrake batar fikir
Aynalarımız puslu, içimiz dışımız kir
Uçuruma sürdüler dörtnala koşan atı
Yıkıldı ne yazık ki umudun saltanatı
Şahsiyet kartvizittir, sonra gelir kıyafet
Ne yuvalar söndürdü asrîlik denen afet
Zamane çocuğunun gözüne inmiş perde
Özünden ayrılanlar, bulaşmış büyük derde
Verdiğini alamaz mekteplerde hocalar
Batının çöplüğünde kör idrâkler bocalar
Omzunda taşıyan yok, insanlık davasını
Bozduk bu coğrafyanın manevî havasını
Bir nesil yetişiyor tarihinden habersiz
Ölçüp biçmez sözünü, konuşur yerli yersiz
Mahkûm eyler ruhunu daracık bir odaya
Açık saçık giyinir, sözde uyar modaya
Benliğini kaybetmiş, bin bir surat gördüğüm
İdrâkler kangren olmuş, mukaddesat kördüğüm
Bu çağın mücrimleri rütbe ve mal peşinde
Bir koyup beş almanın, kazanmanın düşünde
Ekmeğin tadı olmaz, bozulduğunda maya
Kalmadı yüreklerde ne edep ne de haya
Hakikate sırt dönmüş, sözde asrî aile
Cemiyeti bitirdi bu amansız gaile
Değerler tuz buz olmuş, ahlâkın adı kalmış
Mâzinin belleklerde kekremsi tadı kalmış
Yiyenin nevri döner, zehre banılmış aştan
Kimse hayır görmemiş yozlaşmış arkadaştan
Gençler görmez uzağı, bir çırpıda kanarlar
Kendi tutuşturduğu kor ateşte yanarlar
Gönüllü düşüverir bir yem için tuzağa
Ayağı kayıverir hakikatten uzağa
Ötesini düşünmez, ne hak ne hukuk tanır
Hesap günü gelince ettiğinden utanır
Sözü bir nefes sanır, tutmaz hiçbir sözünü
Haramdan ayıramaz kör olası gözünü
Neyin alâmetidir kulağındaki küpe
Çamura yatmaktadır, un sermektedir ipe
İyiliği unutur, boza sanır vefayı
Şişeyi devirince çabuk bulur kafayı
İhsandan payı yoktur, tamtakırdır sineler
Temcit pilavı gibi aynı şeyi yineler
Hakikat kayıplarda; diller susmuş, lâl olmuş
Yürekler yangın yeri, her yanı melâl olmuş
Harcandı birer birer ne şerefler ne şanlar
Zihinlerin ardından kirlendi kehkeşanlar
İnsanlık debelenir, gönül isyan içinde
Mankurtlaşmış nesiller, gençlik nisyan içinde
Gaflet uykularından uyanamadık heyhat!...
Hakikatin sırtına dayanamadık heyhat!...
Bu yavaş yürüyüşle emin ol yol alınmaz
Dudaklarda tebessüm arasan da bulunmaz
Batı’nın savletiyle şahsiyet harap oldu
Zehirli fikirlerle bir nesil türap oldu
Dibe vurdu haysiyet, çoğalınca kusurlar
Lâf-ı güzaf içinde, böyle geçti asırlar…
M.
NİHAT MALKOÇ