Yıl 1990… Haftada on sınıfa, daha sonraları bu on beş sınıf oldu, yaklaşık 700 öğrencinin dersine giriyordum. Onlarla gülmenin, onlarla ağlamanın, onlarla paylaşmanın hazzını yaşıyordum. Onlara hem öğretiyor, hem de öğreniyordum. Özellikle özel sınıf öğrencilerinin kendimi yetiştirerek geliştirmemde önemli yerlerinin olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Yıllarca öğrencilerime sevgimle, güler yüzümle yaklaştım. Hal ve hatırlarını sordum, onları dinledim, mümkün olduğu kadar isimleriyle hitap etmeye çalıştım. Saçlarını, yanaklarını okşadım, sınıfta, koridorda, bahçede hep onlarla oldum. Okul dışında da öğrencimle beraber olmanın gerekliliğine inandığım için onları dinledim, maddi ve manevi yönden yardımcı olmaya çalıştım.

Hiçbir zaman çalışma azmim kırılmadı. Dersler yetmiyordu. Çocuklar haftada iki ders saatini az buluyor, daha fazla derse girmemi istiyorlardı. Çocuklarla çok iyi anlaşıyordum. Dersleri işlerken konulara uygun hikâyeler seçiyor, peygamberlerin ve gönül insanlarının hayatlarıyla ilgili ibret verici kıssalardan yararlanıyordum. Namaz ve abdest ünitelerinde gezi ve gözlem yapıyor, cami ve şadırvanda uygulama yapıyorduk. Bunlar çocukların çok hoşuna gidiyordu. İbadetlerini yapmaları için emir cümleleri kullanmıyor sadece ibadetin güzelliklerini, yararlarını anlatıyordum. Metodum zorlaştırarak değil kolaylaştırarak, nefret ettirerek değil sevdirmekti. Bundan dolayı çok güzel, ömrümün sonuna kadar unutamayacağım anılarım oldu. Zaman zaman çok duygusal olaylar da yaşadım. Bunların içinden beni en çok etkileyenlerden birini sizinle paylaşmak istiyorum.

Annemle Birbirimize Sarılıp Ağladık!

* Sınıfın birinde çok başarılı olan bir kız öğrencimle çok özel bir anım var ki onu, unutmam mümkün değil. Benzer olaylar yaşadım, ama bu anımın beni çok etkilediğini söyleyebilirim.
S…. ismindeki öğrencim namaz ünitesinden ve benim dersi anlatma tarzımdan çok etkilenmiş olacak ki, öğretmenim namazın bu kadar önemli ve güzel olduğunu, bizi Allah’a yaklaştırdığını, bizi tertemiz yaptığını, bedenimizi ve ruhumuzu güzelleştirdiğini daha birçok yararlarını sizden öğrendim Size çok teşekkür ederim dediğini unutamıyorum. Aradan bir müddet geçtikten sonra öğrencim yanıma gelerek:
— Öğretmenim ben namaza başladım demesini, gözlerinde yanan o pırıl pırıl ışığı anlatmam mümkün değil. Bir süre sonra yine yanıma geldi. Yüzündeki mutluluğu, sevinci bir görmeliydiniz. Yanıma yaklaşarak;
— Bilin bakalım öğretmenim bu gün ne oldu? Diyerek anlatmaya başladı. Annem evde namaz kıldığımı görünce:
— Aferin S…. Namaza mı başladın? Dedi. Annemin bu sözünden cesaret alarak;
— Evet anneciğim, öğretmenimiz namaz kılanlara Rabbimizin sonsuz mükâfatlar vereceğini, kullarına ilk olarak namazdan hesap soracağını, namaz kılanlara o güzelim cennette gözlerin görmediği, kulakların duymadığı nimetler vereceğini anlattı dedim. Biz de bu nimetlere kavuşmak, Cennette beraber olmak için birlikte dua edelim mi? Deyince annemin gözleri doldu, anne-kız birbirimize sarılarak ağladık öğretmenim! Dediğini unutamıyorum.

Çocuklara Ne Yapıyorsunuz ki Sizi Bizden Daha Çok Seviyorlar?

Ders anlatmamdan etkilenerek okula teyp getirerek anlattıklarımı evdekilere dinletmek isteyenleri mi? Ders çıkışında koridorda, bahçede beni takip edenleri mi? Hangisini anlatayım bilmem ki! Ben onları, onlarda beni çok seviyordu. Bu aşırı sevgi, meslektaşlarımın zaman zaman bana takılmalarına da sebep oluyordu.

— Ali Bey! Biz her gün derse giriyoruz, siz haftada iki saat giriyorsunuz, çocuklar sizi bizden daha çok seviyorlar, onlara ne yapıyorsunuz ki? Diyorlardı. Ben de onları çok sevdiğim için, onlar da beni çok seviyorlar diyordum. İşin püf noktası; öğrenciyi değerli görmek, yaptığını takdir etmek, dinlemek, aradaki ölçüyü koruyarak onlarla arkadaş olmak, onlardan sevgiyi ve ilgiyi eksik etmemekti.

Bütün bunları yaparken bazen bilmeden, bazen de insan olmanın gereği olarak yanlışlarım, hatalarım olmadı mı? Elbette olmuştur. Buradan kırdığım, incittiğim, üzdüğüm öğrencilerimden bütün samimiyetimle özür diliyor, affetmelerini istiyorum. Haklarını helâl etsinler ahirete bırakmasınlar. Onlardan ricam budur.

Misafir Odamda Verdiğim Ders…

Çocuklar tarafından hafta sonları okulda ders yapmam isteniyordu. Okul müdürü ile konuşarak hafta sonları ücretsiz ders yapabileceğimi, çocukların bunu çok istediğini söyledim. Müdür bey de ders vermemin faydalı olacağını ancak, konunun kendisini aştığını, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile görüşmemim daha iyi olacağını söyledi. Görev yaptığım süre içinde Okul Müdürümüz Sayın Orhan KUŞOĞLU’nun yakın ilgi ve desteğini gördüm. Buradan kendisine teşekkür ediyorum.

Ders işinin peşini bırakmadım, gidip İlçe Milli Eğitim Müdürü ile görüştüm. Görüşmeden bir sonuç alamadım. İyi niyetle başlayan bu çalışmamın yanlış anlaşılabileceği söyleniyordu. Öğrencilerime daha yararlı olmak için uğraşıyordum. Mademki çocuklar istiyordu. Benim de okulda ek ders vermeme izin verilmemişti. Ben de okulda yapamadığım dersleri isteyen öğrencilerime yaz tatilinde evimde, misafir odamda yaptım. Kırka yakın öğrencim derslere devam etti.

( Çiçeklerimle Unutamadığım Hatıralar başlıklı yazı Ali ÖZKANLI tarafından 4.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu