Evet böyle bir soru yýllardýr kafamý kurcalar durur. Paranýn yüzü sýcaksa ne kadar sýcak, yanaðýmýza, saðýmýza, solumuza sürdüðümüz zaman bir taraflarýmýzý yakar mý, kavurur mu, bilemedim. Ayrýca Türk Parasý ile yabancý paralarýn sýcaklýðý arasýnda santigrat ya da fahrenhayt cinsi sýcaklýk dereceleri nasýl hesaplanmalýdýr...

Paranýn yüzü sýcak olmasa, eðer gazetelerde, dergilerde, bazý bayanlar neden zýrt ve dahi pýrt soyunur durur ki... Para soðuk bir þey olsa yazýnda millet, serinlemek için her bir tarafýna sürer durur. Ayrýca Merhum Fransýz Ýmparatoru Napolyon da para sýcak olmasa üç kere para para para der miydi, bir kere der býrakýrdý deðil mi?

Aslýnda bunu, yani parayý bulanlarýn Lidyalýlar olduðu söylenir durur, ilk bulanlar onlar olduðu için, birde onlara sormak lazým diye düþünüyorum. Ey Lidyalýlar ''Sizce de paranýn yüzü sýcak mý, sýcaksa ne kadar sýcak, soðutmak gerekirse nasýl soðutmalý.'' Lidyalýlarda tarihten silindi gitti mi, hadi ya, daha önce neden söylemediniz? Parayý soðutmak için, paraya buz gibi espriler yapsak, para bizden soður mu?

Sanki gavurlarýn paralarý bizim Türk Lirasýndan daha sýcak gibi geliyor. Yoksa durup durup insanlar Türk Parasý varken dolar alýrlar mý? Bundan sonra kalpazanlar bile Türk Parasý basmayýp, dolar, Euro ya da Ýngiliz Sterlini basacaklarmýþ...

Hani eski bir þarkýda vardý ya ''Para da para para varlýðý bir dert, yokluðu yara.'' diye devam eder giderdi sözler... Yokluðu yara gerçekten de varlýðý da ihtiyaç kadar olsun yeter, ihtiyaçtan fazlasýný, daðýtmak lazým ihtiyacý olanlara... Daðýttýðýmýz zaman ihtiyacýmýzdan fazlasýný, inanýn o daðýtýlan paralarýn sýcaklýðý, siz nerede olursanýz olun size kadar bir þekilde ulaþýyor, onun insana verdiði vicdan rahatlýðý, huzuru ise her þeye deðer...