İSTANBUL’U
YAŞAMAK
On
dört asır evvel bir kutlu müjde
Ümmeti
olmayan, anar mı sandın!
Hazreti
Peygamber söylemiş bir de
Bizans’ı
almadan, siner mi sandın!
Bir
zalim hükümdar Kral Konstantin
Korkudan,
surlarla çevirmiş kentin
Halid
Bin Zeyd geldi mesela ceddin
Doksan
yaşındaydı, döner mi sandın!
Bizans
surlarına gizlenmiş sırlar
Ne
ağır şartlarda geçmiş asırlar
Kutlu
yolcularda ayak nasırlar
Bir
volkan Osmanlı, fener mi sandın!
Gazi
Ertuğrul’un gözü O’ndaydı
İmkân
bulunsaydı can da fedaydı
Lâkin
Beylik henüz bir Çadırdaydı
Zalimin
ateşi, söner mi sandın!
Osman,
Orhan, Murad, derken Bayezıt
Bize
tersti küffar, inancıma zıt
Edirne’den
dikilmişti bir yazıt
Yükselen
bu Bayrak, iner mi sandın!
Fetih
hazırlığı girmişti yola
Boğazkesen
yapılmıştı evvelâ
Ta
Okmeydanı’nda verildi mola
Surlarda
bir ateş, yanar mı sandın!
Elli
iki gece kuşattı O’nu
Fatih
üreterek Şâhî Topu’nu
Bin
dört yüz elli üç mayıs’ın sonu
Ayasofya
Meydan, kenar mı sandın!
Otuz
iki defa kuşatılmıştır
Surlara
kurşundan taş atılmıştır
Sultan
Fatih ile yaşatılmıştır
İstanbul’da
Tekbîr, diner mi sandın!
Yirminci
asırda roller değişti
Su
yerine vampir kan irin içti
Batılılar
bize yeni rol biçti
Hans’a
benzemeyi, hüner mi sandın!
Yürek
fetihleri yapmalı millet
Kalpten
silinmeli seküler illet
Düşmana
benzemek dünyada zillet
Hüküm
boynumuza, biner mi sandın!
Murat
Kahraman Murâdî