Orta Asya’dan gelir,
kırk asırlık ırkımız
Türk’üz dünya âlemden,
yoktur bizim farkımız
Türk’üz türkü söyleriz,
kültürümüz, türkümüz
Türkçe lisanımızı, sözümüzü
yazmışız!
Bozkırda, ovalarda,
kışlalarda kışlarken
Beylikten devlet olup,
terakkiye başlarken
Göçebeydik bir zaman,
çadırlarda yaşlarken
Dört mevsim iki bahar,
güzümüzü yazmışız!
Başka lisan öğrenip,
konuştukça dillenip
Aşıp Anadolu’yu, garb’a
doğru yollanıp
Kalem ile diviti, çok
da mahir kullanıp
Ciltlerle kitaplarda,
yazımızı yazmışız!
Koskoca çınar olduk,
kol attık gölgeledik
Kubbelerle her yere,
medenî belgeledik
Nerede zulüm varsa, adl
ile silkeledik
Adaletten aldığım,
haz’ımızı yazmışız!
Bir bakmışsın Yemen’de,
bazen Kösedağında
Viyana’da kurduğum,
Hümâyun Otağında
İcabında Ege’nin, incir
üzüm bağında
Hattâ Gesi Bağında, yüzümüzü
yazmışız!
Köyde tandır ekmeği,
Türkmen Kızı elinden
Rize’mizden çay ile,
Isparta’nın gülünden
Muhabbetle dinleriz,
ozanların dilinden
Nefes ile, tel ile,
sazımızı yazmışız!
Mahşere dek taşırız,
her mukaddes yükleri
Biz asla unutmayız,
geldiğimiz kökleri
Aslımızı bozmadan,
üretiriz ekleri
Ecdadına bağlılık, öz’ümüzü
yazmışız!
İnsan
olan her insan, bellidir eserinden
Dert sahibi duramaz,
kalkar fırlar yerinden
Garip
gönül yanınca, kan damlar ciğerinden
Bazen de
çok derinden, sızımızı yazmışız!
Murat Kahraman Murâdî
19.03.2024/İst.