Şair Dostum Uysal Himmet’e
1
Dağ mı dayanır,
Yol mu dayanır,
Sevgiye,
dostluğa;
dostum?
Ankara’ ya çıkmayan yolları,
Tek kurşunla düşürürüm.
Sen gelemezsen eğer,
Ben
İzmir’e yürürüm..
Değer..
2
Kurtuluş parkında dün akşam;
/yürek
dostları, yüreğinde/
yalnız bir adam,
konuşuyordu ağaçlarla, tek tek.
Hepsi seni tanıdılar;
savaşçı ruhuna ufak gelen bedenini,
dosta
sevgi,
düşmana yılgı veren gözlerini,
hatırladılar..
Daha eski anılarını da,
Bir
sevgi sepetinde getirdiler.
Güven parkın havuzunda unutulmuş
Eski bir öpücüğü,
Trafik ışıklarına takılmış bir günlüğü
Ve ayak izlerini bile..
Birkaç da eski yara izi..
Ve
dostum;
Tüm ağaçlar bildiler bizi.
Dostluğumuzu da.
Senin kartopu izlerine yakın bir bankta,
Misafir ettiler / ikimizi..
3
Yapraklara gelince,
dostum;
Onlar da tanıdı.
Onlar ki vurulup düşen,
Eski
dostlarımızdı.
Ve hala yerdeydiler..
4
Çay da içeriz,
kahve de..
Sen çık da gel hele..
Ritim, ’rakı tonlaması ’ na geçtiğinde,
Eski
sevdaları serip masanın üstüne,
’ İçeriz, herhalde..’
Hatta, ’ rejim ’ i bozup, yemeğe de gideriz.
Ne varsa, önüne sıralarım.
Çok üstüme gelirsen,
- tutar, delikanlılık damarım –,
( bilirsin; eşkiyalar soymadı, mertlik batırdı bizi.)
Sana, bir miting bile ısmarlarım..
5
Nereden nereye geldiklere gelir sıra,
Oturur, laflarız.
Biz dokunuşlarında yara izi,
Bakışlarında,
Beyaz gözlü
çocukların geleceği,
Halkı,
sevgi olan; yürekli krallarız.
Azalsak da; hala ve iyi ki varız..
Sen, gel hele..
Kesilmemiş hesaplarını da getir..
Kimmiş, neymiş birlikte bakarız..
7
Ha!! Unutmadan,
Selamlar var sana,
Beyaz gözlü
çocuklardan,
Ve
sevgiler
dostum;
Gözlerine
çiçekler düşürdüğün adamdan..