Çarkıçember
Masa örtüsü
Oymalı işlemeli çarkı çember
Yele yağmura yamaç güneşin boyunca yaprak çiçek salınırken ağaçlar
Evrakı insansın ya… kor yangınlara üşümek de sana kuru dallarda ayaz buz kavrulup yanmak da sen..
Mühürlü mühürsüz onca gelmiş geçmişe yapılan yollar kurulan köprüler
Dolup boşalan terazinin
Bir dalya yukarısı sana tutunan kör kütük denge, bir aşağısı ince eleyip sık dokuyan dünya bezirgan
Kum karar tuğla pişirir saatler kurar bozarsın, azap değdikçe tene cana incinir üzülürsün,
İstismara ve ihmallere uğradıkça bıkar usanır yorulur örselenirsin
Kireç boyalı kızıl toprakla süslemeli el izlerinin nakşıyla üstüne çiy yağan serin sabahlara dolanır döner
Kilidi sarkaçlı saatin koynundaki ahşap dolaplı odaların dip köşesidir
Yüklüğün arasında saklı unuttukların ve hatırladıkların
İnsan evrakısın ya..
Kırılmış dökülmüş sesler çağrılar ve zamanlar arkasında gaz lambasının is karasına
Senin getirdiklerin seninle gitmeyecektir
Odunların ve kerpiçlerin kayılı olduğu yeri göğü sarıp kucaklayan asma salınımları
Ve duvarların oturduğu evlerden kaybolup bulunmaz bilinmezlere …
Eğişli bir demirin ucunda tozu dumana katarak toprak yolların dilidir
Sözün orasında burasında her yerinde kıvrım büklüm yollar ve yılların tarih olduğu
Düşen kor
Issızlaşan çağrı
Çimenleri doyuran sırılsıklam çiy..
Ve sisli bir çan sesiyle vapurların sabahlara uzanıp sonsuz boşluğu uyandıran seyrü seferde
Muhtemeldir uğultulu kavşaklar arasında hastahaneler yokuşlu şehir viranesisindir
Bırakma ne olursun..!
Evsiz barksız su diyarlarını dönüp dolaşan derenin ırmağını sen sen ol
Her gün yaşadığın yolları yokuşa süren aksilikler zorluklar tersliklerle dolup taşsa da
Bırakma kendini acıya kedere hurdaya haraba
Yarım yarım büyüyen bir ay gecesi sessizliğine sığınarak susmayı bekleyen
Nelerim var nelerim yok noktasında herkesin en son yere gelinceye kadar bir geçmişi var
Ordan sonrası rotası her an şaşırıp sapabilecek bilinmez gelecek
Simgelerin avlu etrafını doldurduğu hayatta ektiğini biçemeyebilirsin
Umutlanırken çıkmaza girebilirsin
Susabilirsin
Kaybolabilirsin
Kaybedebilirsin de..
Gülerken ağlayabilirsin
Oyuna gelebilirsin,
Oyuna gelebilirsin, pusuya kedere kaygıya derde kasvete düşebilirsin
Ama öyle kalmayacaksın çünkü senin güç bela getirdiklerin senle gitmeyecektir
Senle gelenleri sen götürmeyeceksin
Mekanzamanda ikincisi olmayan hayatındır
Tüm bunların aksi tersini yapıp yaşayabilmek için yedekte bekleyen senden başka hiç mi hiiiçsin
Bir dirhemden bin güzelliğe sağılmış doğmuş ve büyümekte olan
Tercihi aşk ile zaten yeterince insansın
Şunca çarkı çemberde berbat edip zavallıya
Murdar ve muhtaç bırakma kendini ne olursun..!

Seyfi Karaca…. Mayıs/24
( Çarkıçember başlıklı yazı Yeldegirmeni tarafından 7.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu