Havva anamızla başlayan gizemli, farklı bir serüven analık. İlk anne, yeryüzüne Cennet’ten inmiştir. Öyle sanıyorum ki üzerine cennet kokuları sinmiştir ilk annenin, ilk kadının. Sonra sevgililer sevgilisinin, gül kokulu dudaklarından, billûr misal “Cennet anaların ayakları altındadır.”sözü dökülüvermiştir. O zamandan bu zamana, nice anneler gelip geçmiştir bu iki kapılı handan. Kimi handan, kimi nâlân anneler…


“Ana” tırnak içine yazılmasa da ayrı bir kokusu, usaresi albenisi var. Bu sözcük, muhtevasında o kadar geniş bir anlam yelpazesi taşır ki bence, tek başına bir sözlük(lügat) hüviyetindedir. İlk aklıma düşenlerden birkaçını paylaşmak istersem, ana sözcüğünün ardı sıra; sevgi, özveri, çile, merhamet, şefkat, hüzün, uykusuzluk, ana sütü daha nice nice kavram…


Anadolu’da “ana kelimesine bir yapım eki eklenip “ analık” ifadesine , üvey annelik kavramı da yüklenmesine rağmen; anam, ana , anneciğim kelimesi sıcaklığından, değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir. O yüzden biz de “analık “ sözcüğünün, soğuk ve sevimsiz anlamını tırnak içinde bir kenara bırakalım ve analık kavramının sıcaklığına, usaresine , sevimliğine sarılalım vesselam…


Devr-i Ömer’ de, aç çocuklarını avutabilmek, uyutabilmek için, lime lime yüreğinde, ilmek ilmek merhamet ve sevgi örülü bir ananın, bağrına taş basarak tencerede taş kaynatması olayı… Hangi insanın içine kor gibi düşmez. Ki Ömer’in, un çuvalını sırtlayıp onca yolu yayan yapıldak yürüyerek , o ananın yanan yüreğini serinletmesindeki hikmeti de es geçemeyiz. Hattap oğlu Ömer’i de ana doğurmuştur çünkü. Bana sorarsanız Ömer’in adaleti ve merhameti de annesinden mülhemdir. Anneler, çile çiçekleri. Anneler , nahif,duygulu ürkek. Anneler, yavruları için gözünü budaktan sakınmayan kadife yürekli kartallar. Her biri, bir dişi kartal, bir dişi aslan. Ne güzel olurdu, anne sütü gibi ak pak, savaşsız , kavgasız, çocukların öldürülmediği bir dünyada yaşamak…


Afrika’da, Filistin’de, Irak’ta dünyanın nice değişik coğrafyasında kimi açlıktan, kimi hunharca kurşunlanarak çocuklar öldürülürken, hangi yüzle” anneler günü” kutlamak. “Ah bu emperyalizm ve ikizi kapitalizm! Bu mahluku asil.” Ey sahibimiz ikisini de cihandan sil…


Her ana güzeldir, har ana özeldir. Titri, makamı, sosyal çevresi hiç önemli değil. Ana anadır. Bütün övgüler şiirler onadır. Hani şair “ Ana başa taç imiş/ Her derde ilaç imiş/ Bir evlat pîr olsa da / anaya muhtaç imiş” demiş ya. Ne doğru demiş, ne güzel söylemiş… Analarımızı, başımıza taç edelim ki ayakları altındaki “cenneti” de başımız üstünde taşımış olalım. Her iki güzellik de bizi taçlandırsın.


Ey Ebvâ’da yatan ana, anamız! sen müsterih uyu. Senin yetimin bizim yüreğimize mihman. Biz onun sevgisi ile varız. Evet biraz vefasızız , nadanız; lâkin, o yetimler yetiminin sevgi hâlesi sarınca etrafımızı, silinir kusurlarımız.


Ne analar geldi geçti bu cihandan. Nice sühendân nice söz söyledi; ama onları yeterince anlatacak söz bulamadı sözlüklerde. Çünkü, Meryem’i, Hatice’yi (ra), Ayşe’yi (ra) anaların en narini, en incesi, en yüreklisi ; sevgililer sevgilisinin gözbebeği Fatma’yı (ra) anlatmak için ciltler dolusu kitaplar yetmez…


“Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” diyen, boşuna dememiş. Lâkin ey insanlık, gelin öldürmeyin, insanlığı! Ağlamsın analar… Biraz eksik olsa kasalarınızda dolarlar, örolar siz çok şey kaybetmiş sayılmazsınız. Lâkin hırsınızı yenmezseniz, frenlemezseniz. Filistin’de Irak’ta sıkılan kurşunlar, daha çok kazanma hırsıyla beslenen terör , Afrika’da açlık anaları ağlatmaya devam edecek… Gelin, Yirmi Birinci Yüzyıl’da tavrınızı Kabil’den yana koymayın, Habil’den yana koyun ki insanlık kaybetmesin. Analar üzülmesin.


Mayıs ayının bir Pazar günü, seher demlerinde döküldü bu sözler yüreğimizden satırlara. Cümle anaların ellerinden öpüyorum. Bilemiyorum, belki de onların çilesinde, hüznünde, çektiği acılarda da bir hikmet vardır. Allahu âlem…
Ankara,09.05.2010 İ.K




( Mayıs Ayında Bir Pazar Günü başlıklı yazı İbrahim Kilik tarafından 9.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu