
KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
semazen.net
DÜNDEN BUGÜNE NE KALDI?
Eskiden selamlaşmamız,
vedalaşmamız, öfkelerimiz, şikâyetlerimiz… hep “dua” gibiydi.
Komşu komşuya; “”hu hu”
derdi. “Hu” Allah demek.
Kızdığımız zikirdi;
“Hasbünallah” derdik, “La havle”
çekerdik, “Allah derdini alsın”, “Allah iyiliğini versin” veya “Ya
sabır”…çekilirdi. Oturmamız, kalkmamız bile bir anlam taşırdı. Hülasa
hayatımızın her noktası, her virgülü hak ve hayırdı.
Karşılaştığımız zaman,
“Selam” verir, uğurlarken; “Allah’a emanet ol” temennisinde bulunurduk.
Misafir geldiği zaman;
“hoş geldiniz, sefalar getirdiniz”… diye güzel temennilerde bulunulur, misafire
ikramı eksik etmezdik. Evde ağırlamak büyük bir şerefti.
Şimdi; “çak beşlik”, bir
şeye hayret edince; “oha”, “vav”, “Çüş”, “ha ayı a”, “öküz oğlu öküz”,
“Eşşekoğlu eşşek”… deniyor. İşimiz olmazsa veya ters gitse, “Kahretsin”…gibi
akla, mantığa, adap ve erkana sığmayan sözler telaffuz ediliyor!
……………………..
Şimdi ne mi oldu?
Berberlerin adı; “Kuaför”, otelin adı; “Hotel”, Bakkalın adı; “market”,
Tezgahtarın adı; “Satış temsilcisi”, lokantalar yerini Fasfood’lara bıraktı.
Tüm güzelliklerimiz kaybedildi.
Hasret!
Geçmişle bugünü düşündüm durdum
Komşuluk aradım bilene sordum,
İlgisiz oluşlar içimde hasret!
Kerpiçten evlerin temiz havası,
Etrafa yayılır gül rayihası,
Toprağın kokusu derdin devası,
Rengârenk çiçekler içimde hasret!
Ne'yleyim
kat be kat beton dağını
Gazele
dönüşen üzüm bağını,
Sevgiyi
bitiren nefret ağını,
Çözemeyen
canlar içimde hasret!
Sabırla
verilen ak emeğini,
Birlikte
yenilen dost yemeğini,
İmanla
örülen hak yumağını,
Saramayan
kollar içimde hasret!
Terazi bozuldu, ibreler kaydı,
Samimiyet hasta, hep yaş dökeriz,
Dünyamız kirlendi, hissizce koydu,
İnsanlık iflasta, hep yaş dökeriz!
Gönüllerde tipi, sanki kış gibi,
Ruhlarda tufan var, bir akış gibi,
Elveda söyleyen bir bakış gibi,
Sevgiler arasta, hep yaş dökeriz!
Makamla mansıpla savruluyoruz,
Riyakâr tiplerden yoruluyoruz,
Muhabbetsizlikten kavruluyoruz,
Beşeriyet yasta, hep yaş dökeriz!
İlimden habersiz cahil bireyler,
İhsan şuurunu bilmez ki Beyler(!),
Duygular felç oldu ruhsuz her
şeyler,