Önce kardeşimle birlik olmuş, sonra onunla kavgalara başlayarak ayrılmıştı. Kardeşim altta o üstte yaşıyorlardı. Çatı katına çıkmıştı Annem. Soba bacası tütüyor, evin içine sarıyordu. Kardeşime kesin uyarı veriyor," evden çıksın" diyordu. Kardeşim bir ev bulup çıktı. Taşınırken yarı tatildi, ben Annemin etkisiyle taşınmada ona yardım etmemiştim ve bu davranışımın doğru olduğunu düşünüyordum.
Annem onun boşalttığı kata yerleşti. Biz yarı yıl tatilini onunla geçirdik. Tatil bitince onu da alarak Ankara’ya gittik. Ama orda durmadı. Kendini gelip alsın diye Abi’mi çağırdı. Kız kardeşim telefon etmiş Annem de huysuzluklar baş göstermişti.
Beş yıl böyle geçti. Kah üst kata taşındı Annem, kah orta kata, bazen de alt katı tercih ediyordu. Biz tatilleri onun yanında geçiriyorduk. Kardeşimi yine çağırmıştı evine. Altlı üstlü oturmaya karar vermişlerdi. Sürekli problem çıkarıyordu. Ne yapsak olmuyor, bir türlü "rahata kavuştum" demiyordu.
"Tayini bir çıksa buraya" diyordu "sen bana bakarsın değil mi? "Ama anne" diyordum "sen benim eşimle de geçinemiyorsun." Susuyordu o zaman. Derin bir suskunluğa gömülüyordu. "Ananıza bakmayacaksınız değil mi" diyordu. "Ana hakkını biliyorsunuz. Anne hakkını helal etmezse cennete gidemezsiniz."
Böyle
der dururdu hep. Hep kendisi için yapıyordu zannederdik. Onun yaptığı
rolleri anlatır eğlence konusu yapardı. Ölüyorum, ölüyorum, ölemiyorum
deyişini yeğenimin kızı diline dolamıştı.
Sonra benim tayinim çıktı.
Beraber oturacaktık. Ne yaptı yaptı kardeşimle bir arada oturmaya
başladılar. Ben biraz uzak bir yere taşındım. Aradan gelip bende
kalıyordu.
Ne yapıp etti beni ona yakın bir yere taşıdı ama hiç rahat vermedi bana. Karnım ağrıyor, midem ağrıyor diyor, bizi ayağa dikiyordu. Sonra da komşulara oh yaptım onlara, hiç rahat vermedim diyordu.
Kardeşlerden her birinin evinde bir haftalığına kalıyor yapmadığını bırakmıyordu. "Karnım, midem deyişine aldanıyordu"