Anne ve babanın bütün yanlışlarının cezasını çocuklar çeker. İletişim ve uyum sorunu yaşayan anne baba evliliği bazen bitirir, her biri kendi hayatını sürdürür. Her iki taraf da bir takım zorluklar çeker ama asıl zorluğu çeken çocuklardır.
Problemli bir aile hayatı çocukları ruhen hasta yapar, çocuklukta karı koca kavgasının arasında büyüyen çocuklar evlilik sendromuna yakalanır, ömür boyu bu sendromun etkisinden çıkamazlar. Hayata yeni yeni hazırlanan çocuklar, hayata karşı çekingen, korkak ve pısırık olurlar.
Bu çekingenlik ve korkaklık onları hayat boyu takip eder. Okul başarılarını olumsuz etkiler. İyi bir eğitim alamayan çocuklar bırakın sınıf atlamayı bulundukları sınıfın bile altına düşer, başarısız, beceriksiz, hatta hatta topluma yabancı ve zararlı birer birey haline gelebilirler. Evlenip bir yuva kurmakta zorlanırlar. Kurarlarsa bile sürdürmekte zorlanırlar, gerek korku, gerekse başka dürtülerle bu yuvayı sürdürmekte güçlük çekerler.
İstemeden yanlış yaparlar, kimseyi ve hiçbir davranışı tolere edemezler. Kimseyle kolay kolay iletişim kuramazlar. Normal birey olarak yaşamlarını sürdüremezler. Çoğu kere suça eğilimli olurlar. Toplum kurallarına uymakta zorlanırlar. Rehabilite edilmeye ihtiyaç gösterirler. Mutlu olmak ve mutlu etme eyleminde başarılı olamazlar.
Sürekli bir boşlukta hissederler kendilerini, doyuma ulaşmakta birçok engelleri vardır. Bu engellerin çoğu da psikolojiktir. Mutsuz bir çocukluk, aile bireylerinin süregiden çatışmaları ruhsal dengelerini sarsmıştır. Bu dengeyi kazanmaları artık mümkün görünmemektedir onlara.
Hele
anne-baba sürdüremedikleri yuvayı sürdürmekte ısrar eder de problemleri
bir türlü bitiremezlerse bu çocuklar üzerindeki travmayı artırır. Veya
aynı anne baba evliliği sonlandırır, ancak bu boşanmada demokratik
anlayış gösteremez, olayı bir savaş boyutuna taşırlarsa çocuklar da
savaşın tarafı haline gelir, taraflardan birine dost diğerine düşman
olabilir.
Bazen de çocuklar bu olaydan faydalanmayı seçer, tarafların
zaaflarını kötüye kullanır, sorumluluk almayan, kurnaz, üç kağıtçı bir
tip haline gelir. Bütün bu olup bitenlerden en çok zarar gören bireyler
çocuklar olacaktır.
Bütün bu sorunlar gösteriyor ki boşanmak bir çare değildir. Ancak huzursuz bir aile yaşamı ve mutsuz bir evlilik de istenen bir durum değildir. O halde yapılması gereken ailede iletişimin sağlanmasıdır. Aile bireylerinin aile eğitimine alınması, evlilik okullarının yaygınlaştırılması, evliliği sürdürme ve bireylerin karşılıklı anlayışlı olma eğitimi almaları şarttır. Bunun için okullarda iletişim derslerinin verilmesi, iletişim uzmanlığının kol olarak gündeme getirilmesi, bunun için de iletişim uzmanlarının yetiştirilmesi şarttır.
Ahmet Kemal