DERGİ
RÖPORTAJI:Rıza MİROĞLU
Şair
Rıza MİROĞLU kimdir?
(d.20 Temmuz 1990,Kozlu,Gercüş,Batman)
Burç:Yengeç
Sürrealist şair,ressam,diriliş ereni...
1990 yılında Batman ilinin Gercüş ilçesine bağlı
Kozlu köyünde dünyaya geldi.İlkokulu ve ortaokulu Kozlu'da,liseyi Batman
Lisesinde bitirdi.2008 ÖSS'de Söz-2 puan türünden 347.225 puan alıp Türkiye
205.si,Batman 1.si olarak büyük bir başarıya imza attı.2008 yılında girdiği
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümünden 2012
senesinde "Onur Öğrencisi" olarak mezun oldu.2014 yılında,
kendisinden mezun olduğu Kozlu Ortaokuluna Türkçe Öğretmeni olarak atandı.Bu
okulda sekiz sene görev yaptı.Şuan Batman merkezde bulunan Hürriyet
Ortaokulunda görevdedir.Evli olan şairimiz,iki çocuk babasıdır.Şair,ortaokul
8.sınıfta okurken Tevfik Fikret’in hayatını ve ağır bir dille yazılmış olmasına
rağmen tüm şiirlerini okur.Fikret,şairliğinin yanında aynı zamanda ressamdır.O
resmin şiirini yapardı.Bu sanat anlayışı Rıza MİROĞLU’na bir ışık olur.Lisenin
3.sınıfına geçtiğinde kararını verir.O da tam tersini,yani şiirin resmini
yapacaktır.Şair Sezai Karakoç’un “Mona Roza” adlı şiirini tablolaştırır.Bunu
yaparken okuduğu birçok eserden ön bilgi sahibi olmuştur.Bu bilgiler elbetteki
Sezai Karakoç’u ve “Mona Roza(Tek Gül)” şiirini işaret eder.Tablosunu yaparken
şair Sezai Karakoç’un şu dizeleri ile işaret ettiği gibi “Mona Lisa(Leonardo
Da Vinci)” ve “ Yıldızlı Gece(Van Gogh)” eserlerinden ilham alır:
“Sen Leonardo Da Vinci’nin ya Van Gogh’un
kalemiyle çizilebilirsin
Aragon’un söylediği gözler senin gözlerindir
Sen her an bitmeyen bir pikniktesin
Bütün Roma sütunları dikilmiştir senin için”
(Sezai Karakoç)
Allah,onu
niyetine göre muvaffak eder ve kader onu Sezai Karakoç ile ilgili kişi ve
olaylarla buluşturur. “Mona Roza” şiirinin kendisi için yazıldığı Muazzez
Akkaya(Giray), üniversiteden hocası olan ve derslerde sürekli Rıza MİROĞLU’nun
yazısının güzelliği ile övünen “Yazı Yazma Teknikleri ve Uygarlık Tarihi” gibi
derslerine giren,onu ünlü hattatlarla tanıştırmak isteyen,fakat hocasını mahcup
etmemek için şairin bunu kabul etmediği,çoğu zaman ondan şiir isteyen Nermin
Özcan Özer’in eşi Adnan Menderes Özer’in akrabasıdır.Şair MİROĞLU,bu akrabalık
bağından habersiz “Mona Roza” şiirini tasvir ettiği tablosunun bir resmini
hocası Nermin Özcan Özer’e teslim edip üniversiteden mezun olduktan epey sonra
kendisinden öğrenir.Bundan dolayı hocasının “Sen güzidesin.” övgüsüne mazhar
olur.Üniversitede ünlü hocalardan ders alır.Bu ünlü hocalar arasında aynı
zamanda ortaokul Türkçe öğretmeni ile liseden edebiyat öğretmenin hocaları olan
Prof.Dr.Tahir Üzgör(Necip Fazıl Kısakürek’in talebelerinden),bir dönem TDK
başkanlığı yapan,ayrıca yazar İskender Pala'nın sıra arkadaşı olan
Prof.Dr.Mustafa Sinan Kaçalin ile Milli Eğitim Eski Bakanı Hüseyin ÇELİK’in
hocası Prof.Dr.Kemal Yavuz,bir dönem Milli Eğitim Bakanı Yardımcısı olan Osman
Sezgin;Alim Kahraman ,Ata Çatıkkaş,Sait Başer,Mustafa Ruhi Şirin,Cengizhan
Yurdanur,Xazar Genceli(Azerice ve tiyatro derslerine girer) de vardır.Şairin
serüveni böyle bitmiyor:Ortaokul yıllarında iken hayali,ÖSS’de derece
yapmak,hocalarının okuduğu Marmara Üniversitesini bitirmek ve mezun olduğu Kozlu
Ortaokuluna atanmaktır.2012 yılında üniversiteden mezun olduğunda hiç
çalışmadığından atanamaz.2013’te 0,2982 puanla kalır.Bu puan ona engel
olur.Eğer 2013 senesinde atansaydı,çocukluk ideali olan, mezun olduğu okula
atanamayacaktı.Çünkü bu okulun kadrosu doludur.2014’te okulun kadrosunun
boşalması ve şairin istediği puanı almasıyla MİROĞLU,hayellerine
kavuşur.2014’te sezgileriyle olağanüstü olaylara şahitlik eder.Şair Sezai
Karakoç’un şiirlerinde bahsettiği o meçhul çocuğun kendisinin olduğunu birçok
delille anlar.Onun için “diriliş ereni” olmanın kapısı açılır.2014 yılında
Leyla ile Mecnun yıldızlarının(yakut iki yıldız) kavuştuğunu
görür.Hz.Muhammed(sav) beş defa rüyasına gelir.Tasavvuftaki gül elinden
bade(bengisu,abıhayat,kevser) içip “Mona Roza” şiirinde geçen balık burcundan
olan eşine aşık olur ve şiir yazma kabiliyeti daha da kuvetlenir.Sezai Karakoç
ve Necip Fazıl’ı rüyasında görür.Necip Fazıl Kısakürek,şairin rüyasında, Rıza
MİROĞLU’nun peygamberimizi gördüğünü tasdikler.
Eserleri:
1.Sezai Karakoç'un Türkçenin en güzel aşk şiiri
olarak nitelenen
"Mona Roza(Tek Gül)" adlı şiirinin
tuval üzerine yapılmış
yağlı boya tablosu: "Peygamber Çiçeği"
2.Aşkın Ülkesine Varış(şiir kitabı)
Şiire olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
Ortaokul sıralarında
okurken şiire ilgi duymaya başladım.Bu ilgimin oluşmasında şuan Batman
Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde görev yapan,Türkçe
öğretmenim,teyzemin oğlu Prof.Dr.Ferhat Korkmaz’ın etkisi büyüktür.Kendisi öğretmenimizken
derslerimizin bir kısmında ünlü şairlerin seçilmiş şiirlerini tahtaya
yazar,bunları da şiir defterimize geçirmemizi isterdi.Bu,bende sanat zevkinin
şekillenmesinde ilk adım olmuştur.Ayrıca, bizden Servet-i Fünun edebiyatının
önde gelen şairi Tevfik Fikret’in biyografisini ve “Sis” adlı şiirini araştırıp
bulmamızı söylemiş ve bunu kontrol edeceğini ifade etmişti.Şair Tevfik
Fikret’in hayatını ve bütün şiirlerini kapsayan kitabı elime alıp okumam,Tevfik
Fikret’i şairliği ve ressamlığı yönüyle sanatıma yön verecek kadar
benimsemem,onun bu eylemiyle gerçekleşti.İnanç açısından Tevfik Fikret ile zıt
kutuplarda bulunmaktayız.Zira, ben Allah’a ve gönderdiği dine iman etmiş
biriyim.Benim Tevfik Fikret’e yönelişim,şiirde kullandığı dilin sanatlı oluşu
ve şiir ile resmi birleştirmesi ile alakalıdır.Bu açıdan,Fikret ile düşünce ve
inanç bakımından ayrılmaktayız.Edebiyata olan ilgim,Prof.Dr.Ferhat Korkmaz’dan
sonra gelen Türkçe ve edebiyat öğretmenlerim ile devam etti.Bu öğretmenlerim
arasında şunları sayabiliriz:
1.Fahri
Benzetme(Türkçe Öğrtemeni)
2.Behçet
Gülenay(Sınıf Öğretmeni,Türkçe öğretmeni yerine derslere girmiştir.)
3.Orhan
Çelik(Edebiyat Öğretmeni)
4.Hamdullah Hamit
Karanfil(Edebiyat Öğretmeni)
5.Orhan
Sayhan(Edebiyat Öğretmeni)
6.Zeynelabidin
Rüzgar(Edebiyat Öğretmeni,üniversitede Ferhat Korkmaz ile aynı sınıfta
okumuşlardır.)
Benim üzerimde büyük
emekleri olduğu için kendilerine teşekkürü bir borç bilirim.
Tevfik Fikret’ten
düşünce ve inanç bakımından ayrıldığınızı belirttiniz.Siz,düşün-
ce ve inaç
bakımından kiminle yürümektesiniz?Bu kişi ile yoldaşlık etmenizde payı olan
kimdir?
Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed(sav)’in izinde
yürüyen,diriliş mimarı,şair,dü-
şünür,evliya Sezai Karakoç’un diriliş yolunda
kendine yer edinmiş,Hızır’ın kılavuzluk ettiği bir edebiyatçıyım.Üstada
yönelişimi sağlayan liseden din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenim
olan,değerli büyüğüm Şefik Sevim olmuştur.Kendisi bir dersimizde sınıfa şu
soruyu sormuştu:”Edebiyatımızın şuan yaşayan en güçlü ismi kimdir?” Herkesi bir
sessizlik sardığında,yine bu soruyu- “Sezai Karakoç” diye-kendisi cevaplamıştı.İşte,bu
kıvılcım, ileride Türkçenin en güzel aşk şiiri olan “Mona Roza(Tek Gül)”
şiirini tablolaştırmamda ve “diriliş ereni” olmayı Allah’ın bana nasip
etmesinde önayak olmuştur.
Size göre şiir nedir?Kendinizi hangi edebi akımın
içinde görüyorsunuz?Şiir kitabınzda en beğendiğiniz şiir hangisidir?
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in de poetikasında
ifade ettiği gibi “Şiir,insan yığınlarının rüya şifresi bir tâbirnâme;” dir.Bu
yönüyle rüya şiire kaynaklık etmelidir.İnsanın şuurunda bulunan bu muştulu
rüyalar,bilinç akışı tekniğiyle,noktalama işaretlerini kullanmadan etkileyici
bir üslupla şiire yansıtılmalıdır.Bu bakımdan kendimi sürrealist(gerçeküstücü)
olarak görüyorum.Sadece şiirde değil,resimde de öyleyim.Şiir kitabımda en
beğendiğim şiir, kitabımın adını taşıyan şu şiirdir:
Aşkın Ülkesine Varış
Bulunca seni gözlerim
Benim olur
En güzel yağmurlar
Renk renk dolar
İçime endamın
Akan,parlayan
Bir yıldız olursun
Gönlümün köşesinde
Dinginleşirim
Seni görünce her yerde
Çiçek açar
Gamzende erguvanlar
Kıskandırarak birer birer laleleri
Sevdanın yangınlarında
Kül oldum,
Aşkın ile
Küllerimden yeniden doğdum
Yürüsem
Vuslata giden
Uzayan yolları sen için
Yine de yoruldum diyemem
Bunun için
Koşar gelirim,umutla bekleyen
O koyu kahve gözlerin için
Sen ile kışlar yaz olur
Güzler ilkbahara dönüşür
Toprak canlanır tüm yeşilliğiyle
Yüreğim huzur bulur sevgi çiçekleriyle
Sen aşkı simgeleyen al bir gülsün
Derin duygunun içinde bitmeyen bir özsün
Varıyorum aşkın ülkesine sen ile
Beyaz atıma binip dörtnala gidişimle
Hızır Aleyhisselam karşılar beni
Aşk ve ölümsüzlük iksirini içirişiyle
Sonra birden kaybolur Hızır,
Bana bıraktığı nasihat ile
Kader kavuşturur böylece bizi
Tanrı’nın şaşmayan isteği ile
Rıza Miroğlu
Başka hangi edebiyatçı veya filozoflardan
etkilendiniz?
Yahya Kemal Beyatlı,Necip Fazıl Kısakürek,Ahmet
Haşim,İmam Busiri,Cahit Sıtkı Tarancı,Dostoyevski,Çehov,Tolstoy,Cervantes,Puşkin,Platon,Sokrates
ve daha nice sayamadıklarımdan…
Sezai Karakoç’un “Mona Roza(Tek Gül)” adlı şiirini
tablolaştırma sürecinden bahseder misiniz?
Resim sanatına yeteneğimin olduğunu ortaokulda fark
ettim.Resim çizmeyi zevkli bir aktivite hâline getirmiştim.Bu sanatla
uğraşım,lisenin son sınıfına kadar devam etti.Bu şiiri tablo hâline
getirmem,yaşantılarım ,edindiğim bilgiler ve okuduklarım
sayesinde oldu.Lise son sınıfta iken resim
hocamız,Batman’ın “Gülistan Caddesi”nde
bir serginin düzenleneceğini bize duyurdu.Bu
sergide sergilenmek üzere resim yapılmasını,ayrıca bu yapılan resimleri not ile
değerlendireceğini anlattı.Benim yağlı
boya ile tuval üzerine yapacak maddi durumum
yoktu.Öğrenci idik işte…Fakat yeteneğim vardı.Sıra arkadaşım Ömer Kaplan’ın
resimde yeteneği yoktu.Benim böyle güzel resimler çizdiğimi yakından bildiği
için benden şu ricada bulundu:”Mal-
zemeleri ortaklaşa alalım,resmi sen yap,öğretmen
bize ortak bir not versin.” Durumu resim hocamıza arz ettik.O da bunu kabul
etti.Resim atölyemizin sağ duvarında Leonardo Da Vinci’nin “Mona Lisa” adlı tablosu ve sol duvarında Van Gogh’un “Yıldızlı Gece” adlı tablosu
asılıydı.Bunlar bende büyük etki oluşturdu.Tüm birikimimi kullanarak İlahî
esintinin de yardımıyla tablomu kaldığım evde bitirdim.Arkadaşıma ayıp olmasın
diye de ismimi tablonun arka tarafına sakladım.Resim hocamız,ikimize de
100(yüz) üzerinden 90(doksan) verdi.Güzelce çerçeveletirip sergide
sergilediler.
Okul bu resmi bana geri
vermedi,şimdi nerededir,bilmiyorum.Aşağıya aldığım fotoğrafı ise 2007 yılının
modası olan telofonlardan birisiyle çekilmiş görüntüsüdür.Şimdi,tam da Tevfik
Fikret’in sanat anlayışıyla,yani bir resme bakarak şiir oluşturmasıyla,yazdığım
şiirimi ve bu şiirimin tablosunu paylaşıyorum sizlerle:
Bir Tuvalin Perspektifinde
Düşüyorsun aklıma
Aşkımızın her gününde
İnan oradan
çıkmıyorsun
Demir atarak sevdalı
başıma
Bir gül dökülür
yüreğime
Dönüşerek sevgi
rayihasına
Lahuti bir gecede
Sabaha doğru kavuşur
yakut yıldızlar
Dirilir Leyla ile
Mecnun
Mucizevi bir bestede
Beyaz bir yatakta
Görürüm zahiri bir
rüya
Modern bir aşık,modern
bir pir
Erer ötede muradına
Gökler sabah ezanı
kadar
Kutsaldır artık bu
düğünde
Bir tuvalin
perspektifinde
Görünür ölümsüz
çiçekler
Leonardo Da Vinci ve
Van Gogh
Dile gelir bütün
ihtişamıyla
Bir şaheser vücut
bulur
Mona Lisa ve Yıldızlı
Gece’den ilham alan
Şiir ve resmin
birleşimidir
Bu zirvedeki sanat
Bir çocuğun ardına
düşen
Heykellerdir
inançsızlara inat
Başlar Doğu’nun
rönesansı
Küçümseyenlere
heyhat,heyhat
(Rıza MİROĞLU)
Anlatılacak birçok şey var belleğimde;fakat bu
kadarı ile yetinelim.Dergimizin benimle yaptığı bu röportajından dolayı
teşekkürlerimi sunarım.
Bu güzel röportaja kıymetli vaktinizi ayırdığınız
için biz teşekkür ederiz.
Yazarın
Önceki Yazısı