böyle yalnız ,böyle göçmen
böyle kahır viraneler
kıyamettir bu Karya...
bak ateşini söndürmemiş Labraynda
yılan balıkları suskun
eli eteğinden çekmiş kahinler
taş sunaklarda
sırrı dökülmüş testiler
taş sunaklarda tuzuna bandığım ekmek
yaz şarabında can kırıklıkları
günlük meyvelere doygun saç örgülü sepet
zamanı dokuyor pes seslerinde arya
bin yıl daha sürmez ki bu hikaye
o şarkı hep yanlış söyleniyor Karya
saçmanın kıyısına vurmuş sıçrayan zaman
acıklı bir güldürü iç göçümde
düz ayak karabasan
bir ölü doğa
haziran yalnızlığında siyah beyaz düşünce
bir düşün ucunu kıvırdım Karya
ebemkuşağı peşinde
bir eskiyi bağışladım
kutsal tütsülerin titreyişinde
bize bu gün sevmek Karya
bu gönül çorağa yeşil verir
dişiyle,tırnağıyla
sen kokuşlu tövbeye gel Karya
yayla çiçeği gibi gel
yaban kekiği gibi
tarçınlı,zencefilli,karanfilli
rızkım olsun kırıntıların
dağ suların dökülsün
hayrolsun...
yüzün,sesin aksın yokuş yukarı
yelin,selin gelsin
yunup yıkansın denizlerim
sen dağları seçmişsin ya!
bana denizler düşmüş
varsın olsun
gel yine de canın sağ olsun
erdin derim ya!
geldin derim ya!
hamdolsun, şükrolsun
Demir Mutlugil
*Karya(Muğla ilinde yerleşik eski bir uygarlık-Kar prensesi)
*Labraynda(Karyanın kutsal merkezi)
(
Karya başlıklı yazı
DemirMUTLUGİL tarafından
2.06.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.