Diye Aranıyorum.
Hiç güneşin döve döve kararttığı
yüzler
İle gölgenin esintisiyle öptüğü
yüzler
Bir olur mu?
Her biri de sarkaç içindeler
Dese bile
Arthur, shop in hour!
Bu slogan hep farklı şekillerde
söylense bile.
Bir olur mu?
Bir tarafı ıstırap diğer tarafı
sıkıntı
Olan bir sarkaç içinde olsalar da
Bir olmazlar.
Hiç oyuncak alamadığı için ağlayan
çocuk
İle evinde ağlamasın diye kaynar su
pişirilen çocuk
Bir olur mu?
Hiç analarını kuzusu yapan,
Onları ağlayıp zırlamasıyla güden,
Yönlendiren çocuk
İle… Görmüyorum ki başka tür çocuk.
Hep aynı çoban türü, kafası koruk.
Gittiğim yerler hep koruluk
Etrafında hizmetçi gibi sahipleri dolaşan.
Bir görüsü olmayan hoşgörü
Bu üst sınıfın gösteriş süsü.
Oysa onlara uzaktayken
Ve susamışken onların nezaketine
Şimdi susuzluğunu tuzlu suyla
gideremeyen ben
Susamışlığım daha da azmışken “Su
nerede? Ne nerede?”
Diye aranıyorum.