Kış
Kış
Tarih
bilmem kaç Kasım.
Ama
değil mevsim bahar, ey muhatabım!
Artık bahar yok.
Kış
Kış diye kovalanan,
Bir
kış geriye kalan…
Savaşıyor
ağaç, yaprakları için.
Beyhude,
gereksiz bir girişim…
Kalkan
inmeli bir gün için
Ki
ben de rahatça boynuna girişeyim…
Evet,
artık bahar yok.
Zira
mevsimlere ad koyan adamın
Sevgilisi,
doğurgan ve neşeli Bahar’ın
Sıfatları
ve şanı ayrılmakta kararlı, kalın
Mühürle
yazılmış: terk-i diyarı.
İsim
veren adamın umurunda mı
Bahar
gittikten sonra sıfatları ve arazları
Gidecek
mi kalacak mı?
Evet,
artık kışsızlık yok.
Gitsin
diye umulurken, yad edilirken
İçten
içe yazın hazları, yadsınamazken
O kışın
kıskandığı yaz rahatlıkları,
Baz alınırken o bunak ve bunaltıcı yaz sıcakları
Yok
artık kışsızlık.
Hasetçinin
odunu döşendi yine
Masumun
altına ve üstüne…
Odunla
çevrelendi yaz tez elden bu kez…
Yakıcı
yaz yandı, bitti, kül oldu.
Yolculuk
hediyesi incinin mekân eylediği
Dağ gibi mevcudiyeti unutulur oldu.
Yazarın
Önceki Yazısı