Işığın Fısıltısı
Ziynete olan şevkimi kırdı istilan.
Şaşırttı bir zalimi öyle kolayca
ihyan.
Bulamazsan kalacak bir han
Hanısın bu faninin.
Sığ göğünde müstahaktır uçman.
“Unutma, derdim de;
Hatırlatmadan duramam zaten ben de.”
Deyip seni mesut etmeye
Çalışma irademi aldın gönderdiğinde
Görkemli huzurundan o karanlık
gecede.
Senden bile karanlık, belki benden
bile.
Biliyordum ömrümün anne karnında
geçmeyeceğini.
Ama nereden bileyim neferlerin bu
kadar çok dayak yediğini,
Kırmızı ışığı geçmesem bile ceza
yiyebileceğimi.
Her ikazda istop ederdim. Artık
sanmıyorum
Bir daha hareket edebileceğimi.
Zannettim bazı kılıçların
ıskalayabileceğini.
Sonradan şahit oldum o kılıçların
Koruyucu muskayı da korunan narin
boyunları da
Kesip biçtiğini.
On günlük müydü itikâfın, yüzünle
sobelemen
Her kaçamak bakışımı.
Suni gazla mıydı ateşlenmen?
Makul bir açıklama mı
Ateşin sönmesi için, nefeslenememen?
Demek ki göz için elzem güneşin
tılsımı.
Baksana, açık gözle kör arasında
fark kalır mı,
Olmadığında o ışığın fısıltısı?
Yazarın
Önceki Yazısı