Zaten duydugunu gördügünü kimseye söylemez karanlik
Ve zaten gidilmezin en sonuncusudur yollar, daglar dilsizler ovugunda suskun ve uzak
Ahraz bir lisan ile kabugun icinde büyüyen sogukluk
Kül bulanikligi kusluk vaktini kendi kendine resmeden
Kolonya kokmayan baharlardan gecen günü hebaya giden asirlara sayarak
Vites koluna dokundukca aklina kötü kötü seylerin geldigi
Kaydirilan ekranlarda en cok nasil sevistigi
Ve hangi sirdancinin pis ve kirli eldivenlerinden dökülenleri yalayip yutugu
Ve hangi samanlik küreginden ne yedigi ictigi sorulup aranansa kadin
Hep yanlisa hic dogrusu olmayan beyazlarda bozulup bitiyor tükenmez dedigin kalem
Gömlek degistirir gibilere ön pilanda kadin
Arka pilandan kadin
Alttan üstten kadin
Formatlandigi profilini, bagimliliklarini, telefonunu
Ve etindeki baldirindaki takipcilerini tuvalete bile götürmezse intihar noktasina gide gele kadin
Herkesi memnun etme sanayi ve sirketinden tamiri timarhaeligi hic bitmeyen
Ve sinyalli sistemler donanimiyla  uzaktan temas halinde dahi kalcasi gögsü
Zangur zungur sehvet cereyanlarina carpilan
En külüstür kabortasina nazarlik boncugu asmayi ihmal etmeyi zül bilip
Öldürüldügü günün cinayet raporu sayan her takimi her yola mübah kadin
Yirtilarak soluk soluga kirlenmeyi memnun etmenin kilotunu nerde
Hangi kuytuda
Hangi apakta
Hangi parkta
Hangi koyda
Hangi dagda
Hangi örenler ucurumunda
Hangi sögütler arasinda
Hangi sazliklar özünde
Hangi calilikta
Hangi bag yolunda
Hangi cikmaz sokakta
Hangi asmalar altinda
Bilmesen zannedersin ki ask kirmizi su berrak orman yesil
Bilmesen zannedersin ki kandilin alevi sari
Kibritinki vela havle illa billa, lam ile cim…
Bilmezsen zannedersin ki kayip gemilerin klavuzudur karanlikta müebbete mahkum deniz feneri
Bitmesen günü solmayacak beyazligi hic kararmayacak
Diyorsun ki her sey yalan insan gelip gecici, bilmesen aguatos ile temmuzu..
Bilmesen hic bitmeyecek gibidir zahirde insan ömrü
ve ahirete nar taneleri
 
Seyfi Karaca……….Temmuz / 24