M.
NİHAT MALKOÇ
Bazı
insanlar için bir yaşam tarzıdır şiir, yaşama sebebidir. Belki de hayatın ta
kendisidir, öznesidir. Şiir, yaşam
sevgisinin berrak pınarıdır. Hayatı
idame ettirebilmek için nefes gibidir. Şair söyleyecek sözü olandır. Şairlik en
zor zamanlarda bile dik, diri ve iri durmaktır.
Sözcüklerin gücünü güç edinmektir. Bir duygu işçiliğidir şiir. Yusuf'un
zindandaki duası, Züleyha'nın sıcak gözyaşı, İbrahim'in teslimiyetinin söze
bürünmüş hâlidir. Ham sözlerin işlenmiş, son safhasıdır. Şair kelimelerin
elinden tutandır. Şair, şiirin coşkun ve derin sularına kendini bırakandır.
Şiire dair
bu kısa mukaddimeden sonra, saf şiirin bu sıra dışı özelliklerini ruhunun
derinliklerinde saklayan bir ismi takdim edeceğim sizlere. Trabzon'un yağmurunda ıslanan
güneşinde ısınan, bu şehrin helal ekmeğinden nasibine düşeni koparmak için gece
gündüz çalışan, kalan zamanında da şiir yazan bir duygu işçisinden, değerli
şair Haydar Çoruhlu'dan bahsedeceğim. Onun renkli yaşam öyküsününe ve
şairliğine dair kısa analiz ve sentezlerde bulunacağım.
Şiirin
çilesini çeken şair Haydar Çoruhlu uzun yıllardan beri kelimelerle dost; barış,
sevgi ve hoşgörü hisleriyle kardeş; düşlerden inşa ettiği gönül hanesinde,
münzevi ve mütevazi bir hayat yaşıyor.
Hayata dair acı tatlı hislerini yürek teknesinde yoğurarak duygu süzgecinde(n)
süzüyor. Hayata dair düşleri ve düşünceleri gönül imbiğinden geçiriyor. O bir
söz ustası.. Şiirle uzun senelere dayanan samimi bir dostluğu var. Şiir onun
sadık dostu. Şiirle yolları daima
kesişiyor.
Hâlden ve
kâlden anlayan bir gönül insanı olan Haydar Çoruhlu, 1955 senesinde Trabzon'da,
Gülbahar Hatun Mahallesinde hayata
gözlerini açtı. Sırasıyla Cumhuriyet İlkokulunu, Karma Ortaokulunu ve Trabzon
Lisesini başarıyla bitirdi. 1974 yılında
Trabzon'un gözbebeği olan KTÜ'de okumaya başladı. Mühendislik Mimarlık
Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümünden mezun olduğunda seneler 1977'yi
gösteriyordu. İdealleri olan genç bir mühendis olarak aynı yıl bir kamu
kurumunda çalışmaya başlayan Çoruhlu, 2003 senesinde emekli olmuştur. Emekliye
ayrıldıktan sonra da boş durmamış, Çoruh Mühendislik firmasını kurarak yoğun
bir çalışma temposuna girmiştir. Çalışmaktan keyif alan Çoruhlu, kendi işinin
başında çalışmaya devam etmektedir.
Haydar
Çoruhlu bir Trabzon sevdalısıdır. Bu şehrin toprağına, suyuna, havasına aşk derecesinde tutkundur. Askerlik,
yurtiçi ve yurt dışı gezilerinin dışında bu kentle uzun süreli bir ayrılığı hiç
yaşamamıştır. Bu şehirde olmak, mutlu olması için yeterli bir sebep teşkil
etmiştir.
Haydar
Çoruhlu, on beş yaşlarında başladığı şiir denemelerinin sonunda 1993 yılında
ilk şiir kitabı olan “ Gün Olur” u yayınlandı. Aynı yıl Karadeniz Yazarlar
Birliği Derneği’ne üye oldu. Dernek 2. Başkanlığı ve Meclis Başkanlığı
görevlerinde bulundu. Duygusal ağırlıklı ilk kitabının konuları aşk ve
toplumsal sorunlardı. Cemiyet içinde bulunmaktan zevk alan Çoruhlu, 1986-1990
yılları arasında dört yıl boyunca Trabzon Makine Mühendisleri Odası
Başkanlığını yapmıştır.
Cemiyet
adamlığı ve teşkilatçılığı ön planda olan Çoruhlu, Trabzon Yazarlar Birliği,
Karadeniz Yazarlar Birliği, Türkiye Yazarlar Birliği ve Trabzon Sanatevi Derneğinde
aktif çalışmalar yapmıştır. Trabzon için her türlü fedakârlığı yapmaya hazır
olduğunu gösteren Çoruhlu, bu kültürel kurumlardan biri olan Türkiye Yazarlar
Birliği Trabzon Şube Başkanlığı görevini sürdürmektedir. Bunlarla birlikte
Ortahisar Kent Konseyi üyeliği görevine de devam etmektedir. Trabzon için
düşünen ve Trabzon için üreten Çoruhlu, şiiri içselleştirmiştir. Şair evli
olup, biri öğretmen, biri de kendisi gibi makine mühendisi olan bir kız, bir
erkek çocuk sahibidir.
Sözlere rengârenk imge gömlekleri giydiren Haydar Çoruhlu, iyi
bir şair olduğu gibi, toplumun nabzını tutan, engin birikime sahip düşünce ve
gönül adamıdır da... Hayata ve topluma dair duygu ve düşüncelerini 1994
yılından beri Sahil, Trabzon ve Yeni Haber gazetelerinde kaleme aldığı köşe
yazılarında okurlarıyla paylaşmaktadır. Akçaabat Yeni Haber gazetesindeki
“Sözün Özü” köşesinde aralıksız 20 yıldır yazıları yayınlanmaktadır. Şiirleri
Birlik, Yunus ve Karayel dergilerinde yayımlanan şair; 1995 yılında Yunus
Dergisi Şiir Hizmet Ödülüne layık görülmüştür.
Şiiri
bir yaşam biçimi olarak gören ve bu anlayışla
yazan şair Haydar Çoruhlu'nun sırasıyla Gün Olur(1993), Sevgiler
Ağlamasın(1998), Karartma Yalnızlığı(2009), Hüzzam Vakti(2014) adıyla
yayınlanmış dört şiir kitabı bulunmaktadır. Bahsi geçen bu kitaplardan ilk üçü
Yunus Dergisi Yayınları arasında okurla buluşmuştur. Şairin son şiir kitabı
olan Hüzzam Vakti kendi yayınıdır.
Bugüne
kadar farklı konularda yüzlerce şiir kaleme alan Haydar Çoruhlu, şiirdeki
tecrübesini her kitabında bir adım ileri götürmektedir. Onun önceki ve sonraki
şiirlerini eleştirel bir gözle inceleyenler, her şiir kitabında bir öncekine
nazaran büyük mesafeler aldığını açıkça görecektir. Son şiir kitabı olan Hüzzam
Vakti'nde bu ilerleme tüm çıplaklığıyla kendini belli ediyor.
Haydar
Çoruhlu, şiirlerinde kendine özgü bir imge dünyası oluşturmuştur. Şair,
şiirlerinde Türkçenin bütün imkânlarından yararlanıyor. Son kitabına adını
veren “Hüzzam Vakti” şiiri, yüreğin teline dokunan şiirlerden sadece biri. Bu
şiirdeki “asaleten atanmışsın gönlüğme” dizesi değme şairlere taş çıkartacak
cinstendir. Benim favori şiirlerimden birisi de budur. Bu son kitapta
imgeleriyle ve güçlü yapısıyla dikkat çeken şiir sayısı önceki kitaplarına
nazaran çoktur.
Herkes
şiir yazar; ama bu bazıları için bir hevesten öteye gidemez. Haydar Çoruhlu,
şiiri çalakalem yazanlardan değil. Az yazıyor, yazdıklarını bekletiyor, bir çay
misali demlemeye bırakıyor; demini alan şiirleri okurların beğenisine sunuyor.
Adeta iğneyle kuyu kazarcasına büyük bir
sabırla yazılan bu şiirler, zamanın hoyrat ellerinden geçerek yarınlara
kalabilecek cinstendir.
Haydar
Bey, şiirlerinde farklı kelimeler kullanarak zengin bir söz dağarcığı olduğunu
gösteriyor. O, şiirlerinde kelimeleri alabildiğine özgür bırakıyor. Sırf bu
yüzden, şiiri zorlayan ve sınırlayan heceye rağbet etmiyor. Fakat onun
şiirlerindeki serbestlik size başıboşluğu çağrıştırmasın. Onda dikkat çekici
bir mısra ve sözdizimi disiplini var. Kelimelerin yerli yerine oturması için
dizelerini büyük bir sabırla işliyor. “Ne bir eksik, ne bir fazla” ölçüsünü kendine şiar ediniyor. Trabzon şiirinde kendine has bir yer edinen
Haydar Çoruhlu, şiire yeni imgeler ve açılımlar getirerek özgün bir yol
tuttuğunu ispatlıyor. Klasik benzetmelere rağbet etmiyor. Daha yeni ve özgün
ifadeler peşinde koşuyor. “yalnızlığa silah sıkmak, vahşi kısraklar gibi
gözlerinden geçmek, bütün ezberlerden dört nala geçmek, hüzünlerin hasadını
toplamak, geçmişi kadehine doldurmak, alınyazısına veda etmek, ıslak gözlerindeki
limana sığınmak, sılada sürgün düşmek, acıyı gözlerinden içmek, yağı tükenmiş
kandillere dönmek, bıçak sırtında yürümek, uykularına uçurumla düşmek,
damarlarından sefalet akmak, kelimelerin şiir ırmağından akması, figüran
gölgelerle yürümek, uzak bir şehrin kaldırımlarında son nefesini vermek, ömür
bahçelerinden cam kırıkları toplamak” bunlardan sadece birkaçı... Bu ifadeler onun şiirini
zenginleştirerek biricik kılıyor.
Şair
Haydar Çoruhlu'nun şiirinde ilk bakışta konu zenginliği dikkat çekiyor. Onun şiirlerinde”
aşk, ayrılık, çocuk, şehir, uzaklar, gece, sevgi, keder, hüzün, İstanbul,
Trabzon, memleket, sonbahar, sitem, çaresizlik, gençlik, öğretmen,
yolculuk,gönül, kadın, ölüm, yalnızlık, akşam, anne, bayrak, yağmur, zaman,
gurbet” gibi temalar ağırlıklı olarak yer alır.
Şair
Haydar Çoruhlu şiirde daima yeniliğe açıktır. Çoruhlu son şiir kitabı olan
Hüzzam Vakti'nde son zamanlardaki modaya uyup dizelerin başında küçük harf
kullanıyor. Her şair gibi o da az sözle çok şey anlatmayı seviyor. “Bu akşam sıyırıp
bütün gölgeleri üzerinden/Vahşi kısraklar gibi dörtnala geçtin gözlerimden”
dizeleri şairin şiirdeki söyleyiş gücünü açıkça gösteriyor.
Her şair memleketini de anlatır şiirlerinde; hatta en güzel şiirini memleketine yazar. Doğduğu ve doyduğu şehir olan Trabzon'a duyduğu sevgi ve muhabbetini her fırsatta dile getiren Çoruhlu “Bir Başkadır Trabzon” adlı şiirinde şöyle diyor: Bir başkadır seyri Trabzon’un/Akşam sularında Boztepe’den bakınca/Hele yaz akşamlarında güneş batarken/Ganita’dan yakamozlar çıkınca//Denizin maviliği gecenin koynunda uyurken/Güneşin kızıllığını,Yoroz’da deniz yutunca/Serinlenir sularında çocuklar kızlı, erkekli/Faroz’da, Kavaklık’ta sahil boyunca”
Çoruhlu şiirlerinde kadınları da unutmaz. Bir şiirinde “Cumbalı ahşap evlerin arasında/Ruhları sıkışıp kalan/Ömrümün şahikası kadınlar/Biri anamdı, biçare sessiz/Diğeri de sensin yâr” der. Ablasını anlattığı kadın temalı bir başka şiirinde şu dizelere yer verir: “Biz dört kardeştik aslında/Kaderin elinde oyuncak/Dört küçük beden/Biri kız, üçü erkek/Başlangıçta, dört yetimdik//Önce ikiye/Sonra dörde böldüler, yaban eller/Bir daha hiç birleşemedik//Ne sırat’lardan geçtik/Ne sınavlardan/Hiç yenilmedik/Başardık sonunda, adam olmayı/Yaşama kıyısından tutunmayı becerdik//Lakin/Kardeş olmayı, beceremedik/Eksik olan bir şey vardı aramızda hep/Annesizlik günlerimizden kalma/Bir köprü yıkılmıştı içimizden sanki/Adı, sevgisizlik...”
Şiir vefalı insanları sever. Şiirde ısrar edenler, günün birinde güçlü mısralara imza atarlar. Çoruhlu, bunun en somut örneğidir. Kendisine bundan sonraki hayatında şiirli günler diliyoruz.