5 Mart 2023

Felaket'in etkileri, bizi ne hale getirdiyse orada kalamaz hale gelmiştik. Her ne olursa olsun orada kalma gibi bir nedenimiz yoktu artık. En azından bir süre.. Ailem ve ben apar topar eşyalarımızı toplayıp Kırşehir'de bir yere yerleşmiş, okula çoktan yazılmıştım. 

İlkokul ve ortaokulu'n birleşik olduğu Sırrı Kardeş Ortaokulu'nda eğitim göremeye başlamıştım bile.. 
O yıl LGS'ye hazırlık dönemimdi ve dershaneye yazılmayı çok istiyordum. Öyle ya da böyle ailemi ikna ettikten sonra Boğaziçi Dershanesi'ne yazıldım. 
... 

Arabada hem heyecanlı hem de gergin bir şekilde ilerliyorduk. Babam derse yetişmeye çalışırken biraz daha hızlandı. Sonunda geldiğimizde tahminimden daha küçük bir yerle karşılaştık. Gerçi ne bekleyebilirdim ki? Okul değildi ya burası. İçeri girdiğimizde o dar ve klostrofobik koridorlardan çıkıp müdürün odasına girdik. Nihayet birtakım işleri halledince bize söylenilen sınıfı bulmaya başladık. Bana düşen sınıf "İbn-i Haldun" sınıfıydı. Evet her ne kadar enteresan olsa da sınıflara bilim adamlarının ismini vermişlerdi. 

Usulca içeri girdim. O sırada oldukça titiz giyinimli, köse, yalın bir yüzü olan, kemerli bir burnuyla ve hafif küçük gözleriyle beyefendi bir erkek öğretmen bizi karşıladı. Görünüşe göre ders onundu. Sınıf okuldakine göre oldukça küçük, sıralar öğretmen sırasına daha da yaklaşmış vaziyette ve öğrenci sayısı daha azdı. 

İçeri geçtiğimde tüm bakışları üstümde hissediyordum. Kahretsin, bu histen nefret ediyordum. Birilerinin bakış açısında olmaktan. O sırada gözüme iki kız çarptı. İkisi de yan yana, birinin saçları topuz, iri ve ciddi tipli diğeri ise saçları gevşek, kısa kollu neşeli tipli biriydi. Pek inceleyemedim fakat tatlı kızlara benziyorlardı. 

Tüm bu düşüncelerden çıkıp kendimi derse vermeye çalıştım. Öğretmen önüme oturup beni süzdü ve kendimi tanıtmamı istedi. Kısaca adımı soyadımı söyleyip bitirdim. Öğretmen, sorulara verdiğim cevaplarla:

- Siz de pek bir hoş gelmişsiniz. 

Deyiverdi. 
Gülümsedim:

- Hoşbuldum! 

Heleki konu Türkçe ise asla susmazdım. İngilizce'de olduğu gibi bülbül gibi öter dururdum:

- Gidiverdi, peki bu hangisi fiilimsi eki oluyordu? 

- Birleşik Tezlik fiili! 

Eliyle çak işareti yaptı ve ben de karşılık verdim. Şimdiden hoşuma gitmişti bile. Nihayet zil çaldığında o kızlar çıkaken topuzlu olan bana:

- Rüya, gelmek ister misin? 

Hiç tereddüt etmeden yanlarına gittim. Dershanenin en yukarısında olan kantin'in balkonunda sohbet etmeye başladık ve konuştukça ne kadar cana yakın insanlar olduğunu anladım. Topuzlu olan Nilsu, tam bir abla havası veriyordu. Delikanlı bir kızdı ve sevilen biri gibiydi. Neşeli, tatlı olan Ceylin ise herkesin kardeşi olması gerekendi. Bir "Merhaba" sözü bile insana moral veriyordu. 

Bir süre daha neşeli muhabbetimize devam ettik.. 
( Ah Be Boğaziçim başlıklı yazı Rüya tarafından 18.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu