Alemlerin Resulüne Mektup



Ferid-i Kevn ü Zaman,

Bir inciyi çıkartmak için okyanuslar delindi, senin parıltını ortaya çıkarmak için de âlemler inşa edildi. Ya Rahmeten Li’l Alemin, sen daha bizi tanımadan, görmeden, iyiliğimize kanaat getirmeden şefaat etme sözü verdin de biz seni görmeden ve tanımadan senin yolundan gitmeye cesaret edemedik. Bu bile utanç duymamıza yeter de artar bile. Bize kefil olmana muhabbet ve sevgi besleyeceğimiz halde biz sanki inadına yoldan çıkmak ve senin zıddına yaşamak için insanüstü bir gayret gösteriyoruz.. 

Ya ResulAlah, biz ümmetin olarak ne kadar şanslıyız lakin bunu fark etmemiz ne kadar sürecek. Birbirimizden şüphe etmeye başladık, bir müslüman kardeşinden emin olamayacaksa nerede güvende olabilir ki? Derdini kime anlatabilir, kimden medet umabilir? Yüreğimiz elvermiyor ama kardeşlerimizin katledilmesine sadece seyirci kalıyoruz.. Yapabildiğimiz tek şeyin Allah’a sığınıp dualarımızla cihat etmek olduğuna inanıyoruz..

Andelib-i Zişan, soluğun sesin Hak bahçelerindeki gülleri gonca gonca açtırırdı, gönlünün dili en küffarı dize getirirdi. Şimdi biz tatlı konuşmayı, tatlı dinlemeyi, tatlı bakmayı Allah rızası için düşkünü, darlık sahibini, sevgi fakirini giydirmeyi unuttuk. Gözlerimize gönlümüze ağır ışık geçirmez perdeler indi. Kendimizden başkasını ne duyar ne görür olduk. Biz seni hiç anlayamadık Hȃtem’ül- Enbiya; sözlerin gönüllere huzur katardı, kurumuş ağaçlar meyveye dururdu, çorak ruhlar senin yağmurunla berekete doyardı. İbadetleri üzerimize giydik kuşandık, içimizde etrafa yayılan bir küf kokusuyla çevremize iman ehli gibi davrandık. Senin güzelliklerinle içimizi temizleyemedik affet bizi. Yaptıklarının izinden gidemedik; zarafetin, sadeliğin, bir beyaz kuğu gibi salınan ahlakınla pis nefsimizi zihniyetimizi arındıramadık affet bizi. Bize emanet verilen hanımımıza, evlatlarımıza, torunlarımıza senin gül bakışların gibi bakamadık, onları hayvani davranışlarımızdan koruyamadık, biz çok hata yaptık affet bizi..

Hz. Seyyidü’l –Evvabin, ağzına kadar günaha batmış halimizden de utanmadan tövbeyi de kestik. Sen ki üzerine günahın zerresi miskali değmediği halde günde yüz defa istiğfar eden Allah’ın Resulü, biz neyimize güvenip de tövbeyi unuttuk. Ömür boyu ibadet etsek de bir uzvumuzun şükrünü veremeyecekken, önümüze serilen sayısız nimetin şükrünü idrak edemeyen acizliğimizi sen affet..

Hz. Sadık u Masdûk, bir pula tamah ettik, insanlığımızı ruhumuzu sattık, senin gibi Hak yoluna sebat edemedik. Çok canın hakkına girdik, bu güne kadar kaç gönül kırdık sayısını hatırlamıyoruz affet bizi. Sen bu günün hatırına elleri semaya bayrak olacak onlarca fakir ümmetine isli bir kandil yak ya resulAllah. Sen bizi bu gece masumiyet yağmurlarıyla yıka, tövbe verniğiyle sıva ki üzerimize tek miskal günahın tozu işlemesin. İçimizde tohumu duran sevgini yeşertmene muhtacız. Seni hakkıyla sevebilir ve anlayabilirsek Allah’ın sevgisine de elbet mazhar olabiliriz.. 

Varlığını, sebebini, anlamını, kıymetini, tezahür ettirdiğin her mucizeyi ezber etmek, bu geceyi ve bundan sonraki her geceyi sana salat ve selamla geçirmek dileklerimizle.. 


                                                                                                         Mavi Yıldırım

 







( Alemlerin Resulüne Mektup başlıklı yazı mavi-yildirim tarafından 14.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu