TARİHSELCİLİK BAĞLAMINDA KUR’AN-I KERİM
İslam’ı
tahrif etmek, onu diğer muharref dinler gibi değiştirmek, tagayyür
etmek, ilahi olanı beşerileştirmek, bu son dini de putperestleştirererk
tarihin karanlık sayfalarına atmak isteyen bir şeytani akım günümüzde
aktif halde. Kendisine alim sıfatı yakıştıran Prof. etiketi ekleyerek
meydana çıkan, iletişim araçlarını kullanarak kitlelere ulaşmaya çalışan
bazı ahmak ya da maksatlı kişiler tarafından beslenen bu akım saf İslam
inancını tehdit etmektedir.
Dinin hassas alanında oldukça
cüretkarane dolaşmakta, meydanı boş buldukları için rahatça at
oynatmaktadırlar. Fetö’nun açtığı yoldan ilerleyerek kendilerine tabi
kıldıkları zavallıları etkileyerek söylemlerini yaygınlaştırmaya
çalışmaktadırlar.
Bu söylemler tekrar ede ede kitleleri etkilemekte,
özellikle genç kesimde saf dini inançlara karşı bir kuşku, bir tereddüt
uyandırmakta ve onların içten içe faaliyet gösteren misyonerlerin
oyunlarına kurban olmalarına sebep olmakta, hatta deizme giderek ateizme
kaymalarına neden olmaktadır.
Bu tür söylemler özellikle İmam Hatip
neslinde büyük tahribatlar yapmakta, onların namazsız, ibadetsiz
Protestan İslamlığı yaşamalarına neden olmaktadır. Özellikle
İlahiyatlarda neşv-ü nema bulan bu fikirler geleceğimizi tehdit etmekte,
ehl-i sünnet inancının yozlaşmasına zemin hazırlamaktadır.
İslam’ın
içerisinden İslam akidesine vurulan bu darbe İslam’ı değil ama günümüz
Müslümanını etkisi altına almakta, Protestan bir İslam’ın yayılmasına
neden olmaktadır.
Camilerde yayılan sandalyede ibadet bu
Protestanlığın bir görüntüsüdür. Bir de buna kısa pantolonla ibadet
eklenmeye başlamıştır ki setr-i avret farzını ortadan kaldırmaya yönelik
bu uygulama tahribatın şu anki uç noktasını oluşturmaktadır.
Daha
nereye kadar varacağı belli olmayan bu akımı önleyici tedbirler
alınmakta oldukça geç kalınmakta, geciken tedbirler işlevsiz hale
gelmektedir. Bunu sandalyede namaz olayında açıkça müşahede etmekteyiz.
Camilerin içi iyice sandalye dolduktan sonra açıklama yapan diyanetin
etkili olmadığı açıkça görülmektedir.
Her geçen gün saf İslam
inancına yapılan saldırılar karşılıksız kalmakta, asıl etken olması
gereken Diyanet suskun kalmakta, ya da kısık sesle yapılan açıklama
etkili olamamaktadır.
Meydanı boş bulan 5. Kol hareketi Sünni itikadı
bozmak için elinden geleni yapmakta, ülkemiz üzerinde planladıkları
büyük oyunu yürürlüğe koymaktadır.
Diyanet teşkilatının acizliği dini
korumadaki beceriksizliği geleceğimizi tehdit etmekte, nesillerin
yozlaşmasına sebep olmakta, gerek tesettür, gerekse İslami yaşam
alanında yozlaşmalar yaşanmaktadır.
Misyoner faaliyetlerinin arttığı,
apartman kiliselerin hüday-i nabit gibi çoğaldığını görmezden gelen
diyanet acaba ne plan yapmakta, ne gibi önlemler almayı düşünmektedir.