KUZU KIZARTMASI

Gözümüzü açar açmaz dışarıya fırlardık
Kaçmayalım diye ablam peşimize takılırdı
Aslında ablamın derdi karnımızı doyurmaktı
Ellerimizi yüzümüzü yıkar
Sofrayı da hazırlar
Karnımızı doyurduktan sonra
Bizlere sıkı sıkı tembih ederdi
Uzaklara gitmeyin buralarda oynayın
Sesinizi duyayım yeter
Çocukluk aklı işte
Ablamın neden öyle söylediğini
Bizlere kıyamadığını
Ben anlıyordum da
Gel de anlat bakalım çocuklara
Dışarıda oynar gibi yapar
Yine kaçardık ormana
Bu defa hayvanları otlatanları
Arayıp bulacaktık
Uzaktan burnumuza et kokusu geldi
Dumanlar çıkıyor
Belliydi bizimkiler ateş yakmıştı
Bizi görmesinler diye saklana saklana
Yaklaştık yanlarına
Birde baktık koyunun birisini kesmişler
Ateşin başında bir güzel etleri pişirmişler
Buna can dayanılır mı
Biz beş erkek çocuk aramızda anlaştık
Saklandığımız yerden
Başladık kurt gibi ulumaya
Güya onları korkutup kaçıracaktık
Sanki onlar salaktı
Mehmet ağabeyim geldi
Çıkın lan dışarıya
Geçin ateşin başına
Oturun bakayım şuraya
Allah Allah....
Başladık közde pişmiş et yemeğe
Biz bırakırmıyız bir daha
Her sabah avden kaçıp
Doğru çobanların yanına

Bu defa bizi kovmadılar
Ağabeyimin bir tanesi
Bundan böyle hergün yanımıza geleceksiniz
Ama burda olanları evde anlatmak yok
Yoksa bir daha buraya gelemezsiniz
Hepinizin kulağını keserim
Biz zaten buna razıydık
Hiç sesimizi çıkarmadık

Kuru ağaç dalları nasıl toplanır
Ateş nasıl yakılır
Kuş lastiğinle nasıl kuş avlanır
Çoban köpekleriyle çimenlerin üzerinde
Nasıl yuvarlanır
Hele içlerinde bir tane Arap vardı
Bütün köpeklere bedeldi
Boğazında kurtboğan takılı
Sanki bütün sürünün ve bizim koruyucumuzdu
Hayatımda öyle köpek görmedim
Bütün sülaleyi tek tek bilirdi
Sen yeterki seslen
Gözlerinin içine bakar
Hırlamazsa mutlaka seni tanımıştır

Akşam oldu eve birlikte geldik
Ağıla giren koyunlar tek tek sayılırdı
Yine hayvanlarda eksiklik vardı
"Mehmet koyunun biri yok"
"Ne bileyim yenge canavar kapmıştır"
"İyi iyi size bişi olmasında"
Halbuki koyunu birlikte yedik
Tabi arada sırada kurtların da kaptığı oluyordu
O zamanları canavar derdik
Keyfimize diyecek yoktu
"Yenge bu çocuklar sabah bizimle gelsin"
"Onlara göz kulak oluruz"
"Onların bacaklarını kıracağım bir gün"
"İyi olur gözüm görmez başım ağrımaz bari"

Bildiğim bileli yengemin baş ağrısı bitmedi
Seksen yaşına girdi
El öpmeye gittiğimizde
"Ey gidi Necmi ey kocaman adam oldunuz"
"Neydi o sizin yaylada yaptıklarınız"
"Gel bakayım şöyle yanıma"
Ben de seslenirdim Mehmet abime
"Ağabi kızılcık sopası var mı"
"Ula ne yapacaksın kızılcık sopasını"
"Şu anan bizi bir dövsün sırtım kaşınığı"
Yengeme takılmadan duramam
"Ula sizi gavurun enikleri zaten hastayım"
"Başıma sararlardı sizleri"
Başlarız eskilerden anlatmaya...


DEVAMI VAR....

( 212 Yaylada Yaptıklarımız-3 başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 21.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu