Kaptan Çerkezoğlunun bir paylaşımını gördüler Edebiyat evi sakinleri o günkü sitede paylaşılan yazılar içerisinde. Daha doğrusu sanki bir duyuru idi bu yazı.
Temmuzun onunda gemisi ile bir Afrika gezisi tertip etmiş dileyen arkadaşlar belli bir ücret karşılığında bu geziye katılabilirlerdi.
Yirmi gün sürecek bu gezide hemen hemen kuzey Afrika kıyıları tamamen ge
zilecekti.
Duyuruyu okuyan site sakinleri sanki bayram ettiler. Kaptan fiyatı da çok düşük tutmuştu arkadaşlarına bir jest olsun diye. Katılmak isteyenler ayın yedisine kadar belirtilen ibana ücretlerini yatırmak zorundaydılar.
Haberi okuyanlar adeta bayram ettiler. Okumayanlara duyurdular. Kısa zaman içinde hemen bir liste hazırlandı.
Listede kimler yoktu ki? Edebiyat Evi’nin eski yeni bütün yazarları hemen hemen tam liste halinde gelmişlerdi.
Yalnız kaptan “Bu liste çok kabarık hepinizi alamam. Yav bu gemiyi alabilmek için koca bir ömür verdim. Hepinizi alayım da gemim mi batsın? Yok öyle cömertlik arkadaş. Aranızda kura çekeceğim kimlere isabet ederse onları alacağım. Kuraya giremeyenler sakın bana darılmasınlar. Benden ağalık bu kadar işler“diyerek liste üzerinden kurayı çekti. Kaybedenler üzülmüş olsa bile yapacak bir şey yoktu. İster istemez kaderlerine razı olmak zorunda kaldılar.
Bizim ağır toplar Sami Hoca, Mehmet Fikret Ünalan, Adem Efiloğlu,MCU,Zaralı Şampiyon, Kul Mehmet, Kara Osman,Dalim,Gökdeniz,Erhan Tığlı,İpçi Erdoğan,Müjgan Akyüz, Gülüm Çamlısoy,Kemal Doğanay, Azeri kardeşlerimiz Faramarz ve Dr İlhama Müslimova,Mihman,Demirci, SelvaSelda, Mücella Pakdemir,Kul Ömer,Redfer,Halit Durucan,Ahmet Zeytinci,Ali Gorgan, Mavi Rüya,Meryem Keskin,Fatma Alageyik, Mustafaoğlu İlyas,Ramazan Yıldız,Nurettin Akdeniz, Mehmet Tevfik,Hotamisli, Rüya kızımız…Bu listeye girenler arasındaydı.
Daha ismini sayamadığım bir sürü şair ve şaire vardı.
Hazırlıklar yapıldı.
Herkes şahsi ihtiyaçlarını temin etti.
On Temmuz günü gemi Çerkezoğlu kaptanın idaresinde İstanbul’dan hareket etti.
Önce Kıbrıs adasına uğranıldı. Kıbrıs’ın tarihi ve turistik yerleri gezildi. Girne, Magosa,Lefkoşe,şehirleri görüldü.
Yarım günü almıştı buradaki geziler. Çok da keyifli olmuştu.
Lefkoşedeki Hala Sultan türbesini ziyaret etmişler buradaki manevi atmosferden çok etkilenen Mücella hanımı fazlaca beklemek zorunda kalmışlardı. O da Gülüm’ün elini tutmuş bırakmak bilmiyordu.
Sami hoca baktı ki Mücella Hanım biraz yavaştan alıyor bir dörtlük çaktı hemen
Kız Mücella Mücella
Oh keyfin de pek ala
Kendimizi yırtarız
Şense tınmazsın hala.
Bunu duyan Fikret üstat “Hoooooop arkadaş bu bir çatmadır. Bunun cevabını Mücella hanım adına benim vermem gerek diyerek:
Ula Sami ne sertsin
Benim başıma dertsin
Hele birazcık sabret
Mücella dua etsin.
Kul Mehmet arkadaşlar bir dakika benim burada iki üstada da bir nazire yazmam lazım diyerek O da:
Beklemekten yorulduk
Her taraftan sarıldık
Çok bekletince bizi
Mücellaya darıldık………Deyiverdi.
Sonunda Sami hoca”Kız Mücella geliyor musun, gelmiyor musun? Yoksa burada bırakır gideriz” diyince istemeye istemeye gelmek zorunda kalmıştı.
Bu fırsattan istifade eden Fikret üstad çarşıya dalarak bir torba çekirdekle dönmüş soranlara “Ben çekirdeksiz edemem arkadaş, çekirdek çıtlatmadan sohbet mi olur? “demişti.
Kıbrıs ziyareti bitince denilen saatta bütün yolcular gemide hazırdılar.
İkinci rota Mısır ziyaretiydi. Geminin güvertesinde toplanan yolculara Sami hoca Mısır hakkında bir konferans verince diğer bütün tahıllar “Ah bizim ismimiz de bir devlet ismi olsa da Sami hoca bir nutuk da bizim hakkımızda çekse” diye ahlar vahlar ettiler. Ama ne çare ki bu şanslı tahıl sadece mısırdı.
Port Sait limanına yanaşıldığında limanın kalabalıklığından gemi demir atmada zorlandı. Görevlilere Zara’lı Şampiyon pazılarını gösterince hiç naz etmeden”Abooovvv bu hepimizi haşant eder ,hemencecik geç abi geç “diyerek gemiyi çektiler. Orada bir miktar eğlenildi. İhtiyaçlar giderildi. Şimdi rota İskenderiye limanıydı. Gemi sakin sakin yol alıyordu Keyifler gıcırdı.
Mehmet Fikret çekirdek çınlatıyor,
Bir avuç isteyen olursa “Hadi oradan. Siz de alaydınız” diyerek tersliyordu.
Millet de sen vermezsen verme diyerek Sami ile Fikret’i birbirine düşürüyorlar fırsattan istifade ederek arkadan avuç avuç çekirdekleri yürütüyorlardı.
Erkekler her zamanki gibi şiirden,edebiyattan, maçlardan , ülke ve dünya gündeminden bahsederken bayanların sohbeti de yine şiir ve genellikle de yemekler üzerine oluyordu.
Bu arada gelini olanlar da onları çekiştirmeden edemiyorlardı.
Devamı var