Hikaye / Düş Hikayeleri

Eklenme Tarihi : 12/12/2024
Okunma Sayısı : 797
Yorum Sayısı : 20
Edebiyat Evi Uzayda-yedinci Bölüm

  

“İkinci Kaptan Kul Fikret’in Seyir Defteri; Yıldız tarihi 54456.1 Bir haftadan az bir süredir Edebiyat Evi Uzay Aracı İkinci Kaptanıyım.

 

Bu süre zarfında Galaksinin çok az kısmını gezdim, göreceğimi hiç tahmin etmediğim ve hiç unutamayacağım şeyler  gördüm.

 

Ama bilinmeyeni keşfetmek, rüyalarda bile görülmeyecek tehlikelerle karşılaşmak demektir. Şimdi olduğu gibi…

 

Bugün Uzay aracımızın ekranından uzaylılarla etkileşimde bulunma fırsatı yakaladık.

 

ilk etapta insana benzeyen bu garip canlılar , tehditkâr görünüşlerinin yanı sıra, karakteristik ve bir o kadar sinir bozucu davranışlara sahipler.

 

Kullandıkları uzay taşıtları ile diğer tüm canlılara bir tehdit oluşturan bu türün, kendi türleri içinde de ciddi bir rekabet içinde oldukları anlaşılıyor.

 

Bir süre uzay aracımızı oldukça yakından takip edip, anlaşılmaz garip hareketlerin ardından, selektör adı verilen lambaları ile tuhaf ve anlamsız bir iletişim kurma çabası gösterdiler. Bir tanesi ise bizler gibi bana el salladı.

 

Ekibimizden yüz bulmayınca biz tam da onlarla savaşmaya hazırlanırken anlaşılmaz bir şekilde ve nereden girdikleri belli olmadan Uzay aracımızın elektriklerini kesip Birinci Kaptan Sami hocamızı kaçırdılar.

 

Sevgili seyir defteri, takvim, Yıldız Tarihi 54456.2’yi  gösteriyor. Sen şahitsin, Kaç gündür Çerkezoğluna "gemi sağa çekiyor" dedim dedim, dinletemedim Al işte, sonunda Uzaylıların saldırısına uğradık, meğer Gemiyi onlar sağa doğru çekiyormuş. 

 

Önce bir sessizlik oldu, ne yapacağımızı şaşırmış vaziyette iken ışıklar geri geldi;

 

Işıklar yanar yanmaz canhıraş feryadın geldiği yöne doğru döndüm ve;

 

-Arkadaşlar neler oluyor, bu ses neyin nesiydi, kim bağırdı öyle.

 

Birkaç kişiden homurtular geldi; Bize mi soruyorsunuz, İkinci Kaptan siz değil misiniz?

 

-İyi de yahu ben sizin yanınızdaydım, ne yaşadıysak birlikte yaşadık.

 

O arada Yıldız Gülüm bir çığlık attı;

 

-Kaptan, kaptan nerede,  Sami üstat yok.

 

-Hazır ışıklar sönmüşken uyumaya gitmiştir diyeceğim ama, her halde bir dakika içinde üstelik bu şartlar altında yatmaya gidecek değil, Nurettin kardeşim odasına bir bak bakalım.

 

A z sonra heyecanla gelen Nurettin;

 

-Baktım, sadece odasına değil her yere baktım hiçbir yerde yok. Hatta elinde türkü çaldığı ses bombası da yok.

 

-Yahu yer yarıldı içine mi girdi bu adam belki korkup bir yere saklandı, gerçi onda pek korkacak göz yok ama.

 

Ben çare ararken, Edebiyat Evi Uzay Yolcuları  mürettebata bağırmaya başladı“Mutlu musunuz acemi Kaptanlar sizinle yola çıkanda kabahat Sami hocamızı geri istiyoruz.”

 

-Hayda sanki koca Sami hocayı alıp cebime koydum, neyse, sakin olmam lazım, bir çare bulmalı, bir çare bulmalı;

 

-Herkes şöyle bir etrafa bakınsın, bulan haber versin.

 

Yolcular etrafı araştırırken birden Fatma bacının sesi duyuldu;

 

-Uzaylılar, uzaylılar kaçırmış Sami Kaptanı?

 

-Hadi canım!

 

-Evet gerçekten kaçırmışlar Allah’ım, birkaç saniye içinde nasıl kaçırdılar sonra nereden girdiler bizim araca.

 

-Fatma bacı emin misin onların kaçırdıklarına?

 

-Bir bildiri bırakmışlar baksanıza.

 

-Bildiri mi, yahu bunlar  dilimizi nereden biliyorlar bize bildiri bıraksınlar.

 

-Eh bak istersen kaptan Türkçe yazmışlar hemde.

 

-Allah Allah ver bir bakayım.

 

 

Dünyalılara

                         

Bir No.lu

Bildiri.

 

1.     Birinci Kaptanınız yaşlı adam elimizde,

2.     Sakın onu kurtarma çabası gibi bir aptallık etmeyin

3.     Bizimle irtibata geçerek elinizde ne kadar silah ve yiyecek varsa teslim edin.

4.     2.Kaptanla birlikte aranızdan 3 temsilci daha sonra bildireceğimiz gün ve saatte yapacağımız görüşmeye katılsın.

5.     Bugüne kadar sizin ki kadar büyük bir araç ve bu kadar kalabalık insan bizi rahatsız etmedi, o nedenle Kaptanın zekasını ve vücudunu incelememiz gerektiğinden, görüşmemizin süresi biraz uzayabilir

6.     Yeni bir bildiri gelene kadar hiç biriniz bir delilik yapmaya kalkmasın yoksa deliliğin ne demek olduğunu size gösteririz.

 

Yahu bu yaşadıklarımız gerçek mi, nedir bu başımıza gelen? Ama şunu herkes bilsin Sami hocayı kurtarmadan şuradan şuraya gidemeyiz.

 

O arada nasılsa yolculuğun başından beri görülmeyen Mecit hoca, Mecit Aktürk ortaya çıktı ve;

 

-Beni dinleyin arkadaşlar, sizlere önemli bir önerim var dediklerimi yaparsanız Sami hocamızı kurtarabilirsiniz.

 

-Nasıl olacak peki Mecit hocam hem sen nereden çıktın yahu?

 

-Sen sus Kul Fikret benim muhatabım yolcular ve senin dışındaki kabin ekibi.

 

-Hayda beni neden dışlıyorsun yahu

 

-Bu seni  ilgilendirmez evet ne diyordum, Sami Kaptanı kurtarmanın bir çaresi var.

 

Meryem hoca sordu; Eh söyleyin o zaman çatlatmayın insanı Mecit hocam.

 

-Bu ikinci kaptanı oldum olası sevmem zaten, Kul Fikret diye mahlası var ama aslında Kıl Fikret, işte onu verip Sami hocamızı geri alalım.

 

Kalabalıktan anlaşılmaz homurtular yükselince Mecit hoca devam etti;

Ben kararlıyım arkadaşlar, Sami hocayı ellerinde bırakamayız.

 

Bir an ne diyeceğimi şaşırdım, sonra hazır bahanemi sunuverdim;

 

-İyi de beni Uzaylılara verirseniz hikayeyi  kim yazacak

 

Mecit hoca; Ya Kıl Fikret bilmiyor muyuz sanıyorsun zaten hikayenin yarısını Mücella hocamın yorumlarından diğer yarısını da diğer arkadaşların yorumlarından yazıyorsun, ne olacak yani birimiz yazıveririz senin yerine.

 

Hem ben arada bir Siteye uğruyorum bir şiir ekleyeyim diyorum bir bakıyorum bir seri hikaye işin yoksa başa dön, hepsini teker teker oku. Bıktım yahu sizden…

 

-Hayda!  Fatma Çetin Kabadıyı değil mi bu yahu, hani şu Edebiyat evi kadınlarının en kabadayısı, sen nereden çıktın üstat, siz hep birlikte bir yere mi saklanıp bu anı mı bekliyordunuz?

 

-Yok Fikret hoca öyle her şeye karışmak istemedim ben o nedenle oturdum fırsat bu fırsat diye çocuklar için Uzay hikayesi yazıyordum.

 

-Peki sen ne diyorsun bu işe?

 

-Bence bu çözüm değil ha siz ha Sami hoca önemli olan kimseyi onlara bırakmamak.

 

-Peki arkadaşlar Çağatay’dan haberi olan var mı? O da çıkmasın şimdi bir yerden.

 

Ben Çağatay beklerken Gökdeniz hoca çıka geldi ve;

-Hiç beklemeyin Çağatay hocayı, onu unutmuşsunuz aşağıda, binemedi yani araca.

 

-Yapma yahu, üzülmüştür şimdi, hem burada olsaydı, belki onu takas ederdik Sami hocayla sahi sen neredeydin?

 

Mecit hoca; Hayır hiç kimse değil Kul Fikret seni takas etmekten başka çaremiz yok.

 

Gökdeniz;Aynı fikirdeyim bende gıcığım bu Kul Fikret’e, ne yapacaksın neredeysem neredeydim.

 

Hotamışlı; Bir teklifim var arkadaşlar en iyisi beni değiştirin Sami hoca ile

Zaten ben Uzayda ki altın ve petrolü toplayıp Uluslar arası pazarlarda satmayı düşünüyordum, belki bir araştırma yapma şansım da olur.

 

-Mücella hoca; Biliyorum ben senin nasıl araştırma yapacağını, hayır olmaz çünkü ajan bu.

 

Hotamişli; Yok canım ajan falan değilim ben,nasılsa öyle çıktı adım, ne işim olur Amerika ile CIA ile benim, ben bir araştırmacıyım.

 

Mücella hoca; Bunu bize ispat etmeden olmaz, en iyisi Gergef’i gönderelim onunla değişelim Sami hocayı, benim kankam o, nasıl korkmuştur şimdi kim bilir. Hem Gergef Astrofizikçi belki faydalı bir şeyler bulur garip

 

-Kadın arkadaş olmaz Mücella hanım tehlikeli bu, erkeklerden birimiz olmalıyız.

 

Gergef; Fikret hocam pozitif ayrımcılık yapma lütfen.

 

-O ne demek

 

-Ne bileyim daha önce duymuştum bir yerden.

 

Demir hoca; Ben asker emeklisiyim, tecrübem var yani, en iyisi beni verip, Sami hocayı  alın.


Ve bu kargaşa sırasında ortaya çıkıp beni şaşırtanlar arasına en son katılan  

şiir ve yazılara yapılan yorumların prensi Gökhan Kavcıydı, üstelik beni destekleyici sözlerle;


Arkadaşlar, evet Sami üstadı kurtarmamız şart, ama bunun için şiirlerini ve yazılarını zevkle okuduğum, aynı zamanda çok sevdiğim Fikret hocamızı feda edemeyiz. Sami hoca bu aracın kaptanı ve çok önemli bir yazar, ama Fikret hocamız da değerli birisi.


-Teşekkür ederim Gökhan hocam sen bu saate kadar nerelerdeydin yahu, beni hem şaşırttın hem de güzel sözlerinle mutlu ettin.


Gökhan hoca; Bilirsiniz ben sitede arada bir görünürüm, eskiden daha çok gelirdim ama artık eskisi kadar gelmiyorum, bazen gelip gizli gizli yazılarınızı okuyorum. Ama Uzay yolculuğuna çıkılacağını duyunca dayanamayıp geldim, meğer bizi ne maceralar bekleyormuş.

 

Mihman; Peki Sami hocayı kaçıranlar hangi gezegenden biliyor muyuz?

 

-Muhtemelen Mars’lı olmalılar

 

Mihman; E o zaman hemşerileri Sami hoca ona bir şey yapmazlar.

 

-Selva Selda; Ne alakası var Sami hoca Mars’lı mı?

 

Mihman; Marslı değil ama anne tarafından Kars’lı hemşerim olur hem.

 

-Selva Selda; İlahi İshak hocam bende bir şey söylüyorsunuz sandım.

 

Peki anlaşıldı madem herkes Sami hoca için böyle bir fedakarlık yapıyor, erkekler içinde en yakın arkadaşı benim, ben gideyim o zaman hikaye’ye de

Mücella hocamla, Fatma Çetin Kabadayı hocam devam etsin.

 

Henüz kimseden bir cevap çıkmadan Fatma bacı koşarak geldi;

 

-Kaptan Uzaylılar ekranda bizimle bağlantı kurmaya çalışıyorlar, şimdilik Çerkezoğlu oyalıyor onları acele gelir misiniz. Yanlış görmediysem Sami hoca da yanlarında.

 

-Haydi bakalım Mecit hocam madem o kadar çok biliyorsun, sen de gel benimle kabine birlikte görüşelim, Mücella hocam lütfen sizde gelir misiniz?

 

-Mecit hoca; Ben ne konuşacağım Uzaylılarla, hem ben Uzayca falan bilmem.

 

-Hocam Uzayca nedir yahu, adamlar Türkçe konuşuyorlar, hem sen Yurt dışında yaşıyorsun, yabancı dil bile konuşsalar halledersin.

 

-Mücella hoca; Gerekirse ben tercümanlık yaparım, hemen her dili konuşabilirim.

 

-Vay Mücella hocam bunu bilmiyordum.

 

Mücella hoca; Öyle tabi, hatta kuş dili bile bilirim.

 

-Neyse kuşlarla konuşmamız gerekince de size müracaat ederiz, hele şu Uzaylılarla görüşmemizi bir halledelim

 

O arada yolcular arasında bir tartışma çıkmış, kimisi Sami hoca kalsın, kimisi Fikret hocayı verelim Sami hocamızı geri alalım derken kapışmışlar.

 

Fatma bacı hemen olaya müdahale ederek havaya  iki el ateş açınca, bizim araç yine bir gümbürtüyle sallanmaya başladı.

 

Neyse bu defa sarsıntı çabuk durdu ve başka bir şey olmadı, olay karşısında Mücella hoca oldukça sert çıkarak kalabalığa bağırdı;

 

Arkadaşlar ne yapıyorsunuz Allah aşkına, biz can derdine düştük burada siz birbirinize düşüyorsunuz,  anlaşıldı hepimizin bir terapiye ihtiyacı var, Fikret hocam psikolog yok mu araçta;

 

-Var olmaz mı Psikolog Bahar Özdemir var gizlice okuyor hikayeyi görüyorum, söyleyelim ve ona bir yer verelim, herkesle teker teker görüşsün.

 

Lafımı bitirmiştim ki bu defa birinciden daha şiddetli bir sarsıntı ile hepimiz yerlere yıkıldık.


Sevgili Seyir Defteri; Takvim Yıldız Tarihi 54456.3’ü gösteriyor, ben EDEUA (Adem-1) in İkinci Kaptanı Kul Fikret, Sevgili Seyir defteri; öncelikle bana kalbin kadar temiz ve güzel bu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim :) Tehlike büyük Uzaylılara Birinci Kaptanı kaptırdık, EDEUA deflektör perdelerinin kapalı olması nedeniyle görünmediği halde durum son derece nazik, nasıl oldu da bizi görüp araca girip adam kaçırdıklarını çözemedik, bunu yapan Uzaylılar başımıza daha ne çoraplar örecekler, aslında tırstım ama yolculara ve diğer mürettabata belli etmiyorum.


Zorlukla ayağa kalkmaya çalışırken, kafama sert bir cisimle vurulmuş olacak ki tekrar yere yığıldım.


Sanki o darbeyi yemeden önce arkamda kambayi yani Hasan kambay var gibiydi...

 

Yedinci Bölümün Sonu

Devam edecek

Mehmet Fikret ÜNALAN

( Edebiyat Evi Uzayda-yedinci Bölüm başlıklı yazı Mehmet Fikret ÜNALAN (Kul Fikret) tarafından 12/12/2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu