
“İkinci Kaptan Kul Fikret’in Seyir
Defteri; Yıldız tarihi 54456.1 Bir haftadan az bir süredir Edebiyat Evi Uzay
Aracı İkinci Kaptanıyım.
Bu süre zarfında Galaksinin çok az kısmını
gezdim, göreceğimi hiç tahmin etmediğim ve hiç unutamayacağım şeyler gördüm.
Ama bilinmeyeni keşfetmek, rüyalarda
bile görülmeyecek tehlikelerle karşılaşmak demektir. Şimdi olduğu gibi…
Bugün Uzay aracımızın ekranından
uzaylılarla etkileşimde bulunma fırsatı yakaladık.
ilk etapta insana benzeyen bu garip
canlılar , tehditkâr görünüşlerinin yanı sıra, karakteristik ve bir o kadar sinir
bozucu davranışlara sahipler.
Kullandıkları uzay taşıtları ile diğer
tüm canlılara bir tehdit oluşturan bu türün, kendi türleri içinde de ciddi bir
rekabet içinde oldukları anlaşılıyor.
Bir süre uzay aracımızı oldukça yakından
takip edip, anlaşılmaz garip hareketlerin ardından, selektör adı verilen
lambaları ile tuhaf ve anlamsız bir iletişim kurma çabası gösterdiler. Bir
tanesi ise bizler gibi bana el salladı.
Ekibimizden yüz bulmayınca biz tam da
onlarla savaşmaya hazırlanırken anlaşılmaz bir şekilde ve nereden girdikleri
belli olmadan Uzay aracımızın elektriklerini kesip Birinci Kaptan Sami hocamızı
kaçırdılar.
Sevgili seyir defteri, takvim, Yıldız
Tarihi 54456.2’yi gösteriyor. Sen
şahitsin, Kaç gündür Çerkezoğluna "gemi sağa çekiyor" dedim dedim,
dinletemedim Al işte, sonunda Uzaylıların saldırısına uğradık, meğer Gemiyi
onlar sağa doğru çekiyormuş. “
Önce bir sessizlik oldu, ne yapacağımızı
şaşırmış vaziyette iken ışıklar geri geldi;
Işıklar yanar yanmaz canhıraş feryadın
geldiği yöne doğru döndüm ve;
-Arkadaşlar neler oluyor, bu ses neyin
nesiydi, kim bağırdı öyle.
Birkaç kişiden homurtular geldi; Bize mi
soruyorsunuz, İkinci Kaptan siz değil misiniz?
-İyi de yahu ben sizin yanınızdaydım, ne
yaşadıysak birlikte yaşadık.
O arada Yıldız Gülüm bir çığlık attı;
-Kaptan, kaptan nerede, Sami üstat yok.
-Hazır ışıklar sönmüşken uyumaya gitmiştir
diyeceğim ama, her halde bir dakika içinde üstelik bu şartlar altında yatmaya
gidecek değil, Nurettin kardeşim odasına bir bak bakalım.
A z sonra heyecanla gelen Nurettin;
-Baktım, sadece odasına değil her yere
baktım hiçbir yerde yok. Hatta elinde türkü çaldığı ses bombası da yok.
-Yahu yer yarıldı içine mi girdi bu adam
belki korkup bir yere saklandı, gerçi onda pek korkacak göz yok ama.
Ben çare ararken, Edebiyat Evi Uzay
Yolcuları mürettebata bağırmaya başladı“Mutlu
musunuz acemi Kaptanlar sizinle yola çıkanda kabahat Sami hocamızı geri
istiyoruz.”
-Hayda sanki koca Sami hocayı alıp
cebime koydum, neyse, sakin olmam lazım, bir çare bulmalı, bir çare bulmalı;
-Herkes şöyle bir etrafa bakınsın, bulan
haber versin.
Yolcular etrafı araştırırken birden
Fatma bacının sesi duyuldu;
-Uzaylılar, uzaylılar kaçırmış Sami
Kaptanı?
-Hadi canım!
-Evet gerçekten kaçırmışlar Allah’ım, birkaç
saniye içinde nasıl kaçırdılar sonra nereden girdiler bizim araca.
-Fatma bacı emin misin onların kaçırdıklarına?
-Bir bildiri bırakmışlar baksanıza.
-Bildiri mi, yahu bunlar dilimizi nereden biliyorlar bize bildiri
bıraksınlar.
-Eh bak istersen kaptan Türkçe yazmışlar
hemde.
-Allah Allah ver bir bakayım.
Dünyalılara
Bir No.lu
Bildiri.
1. Birinci
Kaptanınız yaşlı adam elimizde,
2. Sakın onu
kurtarma çabası gibi bir aptallık etmeyin
3. Bizimle
irtibata geçerek elinizde ne kadar silah ve yiyecek varsa teslim edin.
4. 2.Kaptanla
birlikte aranızdan 3 temsilci daha sonra bildireceğimiz gün ve saatte
yapacağımız görüşmeye katılsın.
5. Bugüne kadar
sizin ki kadar büyük bir araç ve bu kadar kalabalık insan bizi rahatsız etmedi,
o nedenle Kaptanın zekasını ve vücudunu incelememiz gerektiğinden, görüşmemizin
süresi biraz uzayabilir
6. Yeni bir
bildiri gelene kadar hiç biriniz bir delilik yapmaya kalkmasın yoksa deliliğin
ne demek olduğunu size gösteririz.
Yahu bu yaşadıklarımız gerçek mi, nedir
bu başımıza gelen? Ama şunu herkes bilsin Sami hocayı kurtarmadan şuradan
şuraya gidemeyiz.
O arada nasılsa yolculuğun başından beri
görülmeyen Mecit hoca, Mecit Aktürk ortaya çıktı ve;
-Beni dinleyin arkadaşlar, sizlere
önemli bir önerim var dediklerimi yaparsanız Sami hocamızı kurtarabilirsiniz.
-Nasıl olacak peki Mecit hocam hem sen
nereden çıktın yahu?
-Sen sus Kul Fikret benim muhatabım
yolcular ve senin dışındaki kabin ekibi.
-Hayda beni neden dışlıyorsun yahu
-Bu seni
ilgilendirmez evet ne diyordum, Sami Kaptanı kurtarmanın bir çaresi var.
Meryem hoca sordu; Eh söyleyin o zaman
çatlatmayın insanı Mecit hocam.
-Bu ikinci kaptanı oldum olası sevmem zaten, Kul Fikret diye mahlası var ama aslında Kıl Fikret, işte onu verip
Sami hocamızı geri alalım.
Kalabalıktan anlaşılmaz homurtular
yükselince Mecit hoca devam etti;
Ben kararlıyım arkadaşlar, Sami hocayı
ellerinde bırakamayız.
Bir an ne diyeceğimi şaşırdım, sonra
hazır bahanemi sunuverdim;
-İyi de beni Uzaylılara verirseniz
hikayeyi kim yazacak
Mecit hoca; Ya Kıl Fikret bilmiyor muyuz
sanıyorsun zaten hikayenin yarısını Mücella hocamın yorumlarından diğer
yarısını da diğer arkadaşların yorumlarından yazıyorsun, ne olacak yani birimiz
yazıveririz senin yerine.
Hem ben arada bir Siteye uğruyorum bir
şiir ekleyeyim diyorum bir bakıyorum bir seri hikaye işin yoksa başa dön,
hepsini teker teker oku. Bıktım yahu sizden…
-Hayda! Fatma Çetin Kabadıyı değil mi bu yahu, hani şu
Edebiyat evi kadınlarının en kabadayısı, sen nereden çıktın üstat, siz hep
birlikte bir yere mi saklanıp bu anı mı bekliyordunuz?
-Yok Fikret hoca öyle her şeye karışmak
istemedim ben o nedenle oturdum fırsat bu fırsat diye çocuklar için Uzay
hikayesi yazıyordum.
-Peki sen ne diyorsun bu işe?
-Bence bu çözüm değil ha siz ha Sami
hoca önemli olan kimseyi onlara bırakmamak.
-Peki arkadaşlar Çağatay’dan haberi olan
var mı? O da çıkmasın şimdi bir yerden.
Ben Çağatay beklerken Gökdeniz hoca çıka
geldi ve;
-Hiç beklemeyin Çağatay hocayı, onu
unutmuşsunuz aşağıda, binemedi yani araca.
-Yapma yahu, üzülmüştür şimdi, hem
burada olsaydı, belki onu takas ederdik Sami hocayla sahi sen neredeydin?
Mecit hoca; Hayır hiç kimse değil Kul
Fikret seni takas etmekten başka çaremiz yok.
Gökdeniz;Aynı fikirdeyim bende gıcığım
bu Kul Fikret’e, ne yapacaksın neredeysem neredeydim.
Hotamışlı; Bir teklifim var arkadaşlar
en iyisi beni değiştirin Sami hoca ile
Zaten ben Uzayda ki altın ve petrolü
toplayıp Uluslar arası pazarlarda satmayı düşünüyordum, belki bir araştırma
yapma şansım da olur.
-Mücella hoca; Biliyorum ben senin nasıl
araştırma yapacağını, hayır olmaz çünkü ajan bu.
Hotamişli; Yok canım ajan falan değilim
ben,nasılsa öyle çıktı adım, ne işim olur Amerika ile CIA ile benim, ben bir
araştırmacıyım.
Mücella hoca; Bunu bize ispat etmeden
olmaz, en iyisi Gergef’i gönderelim onunla değişelim Sami hocayı, benim kankam
o, nasıl korkmuştur şimdi kim bilir. Hem Gergef Astrofizikçi belki faydalı bir
şeyler bulur garip
-Kadın arkadaş olmaz Mücella hanım tehlikeli bu,
erkeklerden birimiz olmalıyız.
Gergef; Fikret hocam pozitif ayrımcılık
yapma lütfen.
-O ne demek
-Ne bileyim daha önce duymuştum bir
yerden.
Demir hoca; Ben asker emeklisiyim,
tecrübem var yani, en iyisi beni verip, Sami hocayı alın.
Ve bu kargaşa sırasında ortaya çıkıp beni şaşırtanlar arasına en son katılan
şiir ve yazılara yapılan yorumların prensi Gökhan Kavcıydı, üstelik beni destekleyici sözlerle;
Arkadaşlar, evet Sami üstadı kurtarmamız şart, ama bunun için şiirlerini ve yazılarını zevkle okuduğum, aynı zamanda çok sevdiğim Fikret hocamızı feda edemeyiz. Sami hoca bu aracın kaptanı ve çok önemli bir yazar, ama Fikret hocamız da değerli birisi.
-Teşekkür ederim Gökhan hocam sen bu saate kadar nerelerdeydin yahu, beni hem şaşırttın hem de güzel sözlerinle mutlu ettin.
Gökhan hoca; Bilirsiniz ben sitede arada bir görünürüm, eskiden daha çok gelirdim ama artık eskisi kadar gelmiyorum, bazen gelip gizli gizli yazılarınızı okuyorum. Ama Uzay yolculuğuna çıkılacağını duyunca dayanamayıp geldim, meğer bizi ne maceralar bekleyormuş.
Mihman; Peki Sami hocayı kaçıranlar
hangi gezegenden biliyor muyuz?
-Muhtemelen Mars’lı olmalılar
Mihman; E o zaman hemşerileri Sami hoca
ona bir şey yapmazlar.
-Selva Selda; Ne alakası var Sami hoca
Mars’lı mı?
Mihman; Marslı değil ama anne tarafından
Kars’lı hemşerim olur hem.
-Selva Selda; İlahi İshak hocam bende
bir şey söylüyorsunuz sandım.
Peki anlaşıldı madem herkes Sami hoca
için böyle bir fedakarlık yapıyor, erkekler içinde en yakın arkadaşı benim, ben
gideyim o zaman hikaye’ye de
Mücella hocamla, Fatma Çetin Kabadayı
hocam devam etsin.
Henüz kimseden bir cevap çıkmadan Fatma
bacı koşarak geldi;
-Kaptan Uzaylılar ekranda bizimle
bağlantı kurmaya çalışıyorlar, şimdilik Çerkezoğlu oyalıyor onları acele gelir
misiniz. Yanlış görmediysem Sami hoca da yanlarında.
-Haydi bakalım Mecit hocam madem o kadar
çok biliyorsun, sen de gel benimle kabine birlikte görüşelim, Mücella hocam
lütfen sizde gelir misiniz?
-Mecit hoca; Ben ne konuşacağım
Uzaylılarla, hem ben Uzayca falan bilmem.
-Hocam Uzayca nedir yahu, adamlar Türkçe
konuşuyorlar, hem sen Yurt dışında yaşıyorsun, yabancı dil bile konuşsalar
halledersin.
-Mücella hoca; Gerekirse ben tercümanlık
yaparım, hemen her dili konuşabilirim.
-Vay Mücella hocam bunu bilmiyordum.
Mücella hoca; Öyle tabi, hatta kuş dili
bile bilirim.
-Neyse kuşlarla konuşmamız gerekince de
size müracaat ederiz, hele şu Uzaylılarla görüşmemizi bir halledelim
O arada yolcular arasında bir tartışma
çıkmış, kimisi Sami hoca kalsın, kimisi Fikret hocayı verelim Sami hocamızı
geri alalım derken kapışmışlar.
Fatma bacı hemen olaya müdahale ederek
havaya iki el ateş açınca, bizim araç
yine bir gümbürtüyle sallanmaya başladı.
Neyse bu defa sarsıntı çabuk durdu ve
başka bir şey olmadı, olay karşısında Mücella hoca oldukça sert çıkarak
kalabalığa bağırdı;
Arkadaşlar ne yapıyorsunuz Allah aşkına,
biz can derdine düştük burada siz birbirinize düşüyorsunuz, anlaşıldı hepimizin bir terapiye ihtiyacı
var, Fikret hocam psikolog yok mu araçta;
-Var olmaz mı Psikolog Bahar Özdemir var
gizlice okuyor hikayeyi görüyorum, söyleyelim ve ona bir yer verelim, herkesle
teker teker görüşsün.
Lafımı bitirmiştim ki bu defa birinciden
daha şiddetli bir sarsıntı ile hepimiz yerlere yıkıldık.
Sevgili Seyir Defteri; Takvim Yıldız Tarihi 54456.3’ü gösteriyor, ben EDEUA (Adem-1) in İkinci Kaptanı Kul Fikret, Sevgili Seyir defteri; öncelikle bana kalbin kadar temiz ve güzel bu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim :) Tehlike büyük Uzaylılara Birinci Kaptanı kaptırdık, EDEUA deflektör perdelerinin kapalı olması nedeniyle görünmediği halde durum son derece nazik, nasıl oldu da bizi görüp araca girip adam kaçırdıklarını çözemedik, bunu yapan Uzaylılar başımıza daha ne çoraplar örecekler, aslında tırstım ama yolculara ve diğer mürettabata belli etmiyorum.
Zorlukla ayağa kalkmaya çalışırken, kafama sert bir cisimle vurulmuş olacak ki tekrar yere yığıldım.
Sanki o darbeyi yemeden önce arkamda kambayi yani Hasan kambay var gibiydi...
Yedinci Bölümün Sonu
Devam edecek
Mehmet Fikret ÜNALAN