
Dünya böyle bir Uzay yolculuğu görmedi, aleyhimizde yapılan bütün
propagandalara, bütün engelleme hareketlerine inat kuş gibi süzülerek Uzaya doğru ilerliyorduk.
-Çerkez Kaptan nasıl gidiyor?
-Harika…
-Güzel aman her şey yolunda gitsin dünyanın gözü üzerimizde, ABD ajanları, İstihbaratçıları ise ensemizde.?
-Ajanlar mı
- Evet bak şu kapıda “Elli elli yüz, biz Edebiyat evliyiz, tahtadan tüfek,
bamyadan fişek” Diye saf pozlarında marş söyleyen kişi var ya, işte o Amerikan
İstihbaratından CIA’den ajanmış.
-Kim Hotamışlı mı inanmam?
-Yeminle doğru
-Nereden öğrendiniz Kaptan
-Ya bu Mücella hoca farklı birisi, sen bakma yok diyet, yok tasarruf falan
diye kendini saklıyor, sanırım Milli İstihbarattan aslında, o söyledi bana.
-İyi de burada ne işi varmış Amerikan ajanının? Bizi mi gözetliyor?
-Elbette bizi gözetliyor Amerika bile kıskanmış bizi, o nedenle ajanlarını
göndermiş.
-Ajanlarını derken?
-Aramızda kalsın Nurcan hanım başlarıymış, birde Kul 55; o da CIA ajanıymış.
-Allah Allah görüyor musunuz hiç aklıma gelmezdi böyle bir şey, desene
Mücella hanımı oda hapsine koymamız iyi olmadı.
-Yok aslında iyi bile oldu, böylelikle kimliğinden kimse şüphelenmez, o da rahatlıkla ülkemiz için gerekli faaliyetlerini sürdürür.
O sırada güzellik uykusundan uyanan Sami hoca Kabine elinde bir Cd ile
girdi.
-Hoş geldin Kaptan
-Hoş bulduk, ne var ne yok?
-İyidir Kaptan maşallah güzel uyuyorsun
-Mücella hoca söyledi sonunda havalanmışız öyle mi?
-Evet hatta bir hayli yol gittik bile
-Güzel buna sevindim, eh Çerkezoğlu şu Cd’yi koy bakalım da biraz Müslüm
baba dinleyelim.
-Yapma kaptan Minibüs mü bu?
-Yahu aracın arkasına “İstedim Vermediler,
Astronotsun dediler” Yazmışsınız, yok efendim pencereden adam atlayacakmış,
bütün bunlar olunca araç minibüs olmuyor da, ben Müslüm dinleyince mi oluyor,
koy Çerkezoğlu koy da dinleyelim.
-Jilet de getirseydiniz bari, kendimizi doğrardık.
-Kaptan yahu şurada keyiflendik uçuyoruz diye, haydi sende tadını çıkar.
Ve Kabinden Müslüm Babanın sesi yükseliverdi bir anda;
Sevda yüklü kervanlar
Senin kapından geçer
Aşk şarabı içenler
Senin derdine düşer
Aşk şarabı içenler
Senin derdine düşer
Bu han garip yatağı
Bülbül derdim ortağı
Bu han garip yatağı
Bülbül derdim ortağı
Aşkın söyletir beni
Feryat, feryat
Dilin söyletir beni
Feryat, feryat
Şarkı bittiğinde Sami hoca aşka
gelmişti.
-Bir daha, bir daha, bir daha...
-Üstadım dışarıdan duyacaklar, az sessiz
dinlesek.
-Tamam neyse yeter bu kadar, devam ettt,
Çerkezoğlu
-Devam et mi o da ne üstadım
-Eh bir Muavin eksik bu araçta, tam
minibüse dönmüş yahu.
-Neyse daha önemli şeyler var, şu
Amerikan ajanı CIA’cilerden haberin olmuştur, Mücella hoca senin kankan zaten.
-Evet önce bana söyledi, diğer
kaptanlara söylememde sakınca var mı diye sordu. Bende hepimizin bilmesi iyidir
diye düşündüm, ona göre tedbir alalım, açık vermeyelim, yahu herkes aklıma
gelirdi de Kul 55 in ajan olacağı hiç aklıma gelmezdi.
-Tamam Kaptan başka bir şey var mı,
başka bir şey söyledi mi Mücella hoca.
-Birde şu Zeytinyağı meselesi araçta çok
miktarda zeytinyağı mı ne varmış, hemşerim İshak hoca getirmiş.
-Yok kaptan onu bizim eve getirmişti,
Mücella hoca yanlış anlamış, ben yanımda getirmiştim az bir şey, tadına bakmak
istersen bazlamayla dene biraz.
-Oho bayılırım, hani nerede?
-Buyur, zaten böyle ikramları hiç boş
çevirmezsin bilirim.
-Tamam şunun tadına bakayım ben gidip
yine kestireyim biraz, bir sıkıntı olursa haber verin.
-Oldu Kaptan burası bizde sen keyfine
bak. Ha birde Mücella hocayı görürsen söyle her türlü İzni almıştı Adem hoca
uçuş için, hiçbir belgemiz eksik değil, zaten aracın göbek adı Adem-1 üzerinde
de yazıyor. Mahkeme falan kuralım demiş, gerek yok öyle şeylere, hem şu
ajanları da boşuna işkillendirmeyelim.
-Peki söylerim.
-Ha Kaptan birde Fatma bacıyı oralarda
görürseniz gönderin, oturma salonunda şiir mi yazıyormuş ne.
-Başka!
Yeter yahu uykum var diyorum size anlamıyor musunuz
-Peki peki biz hallederiz.
En iyisi ben çıkıp şöyle bir dolanayım,
hem Canan hocayı görürsem ona da söyleyeyim burası el sanatları atölyesi değil
Gergef işlemeyi bıraksın biraz astrofizik ile ilgilenesin hem Uzaya çıkmak hayalimdi
diyor, hem de oturmuş iş işliyor.
Ama Çerkezoğlu’nun
ekranı göstermesi ile dışarıya çıkma işim suya düştü.
-Bak Kaptan
bak Merkür’den geçiyoruz.
-Yahu iyi bak
Venüs olmasın
-Ne bileyim
ben daha önce hiç birini görmedim ki, hesaplamalarıma göre şu anda Merkür’de
olmalıyız.
-Dünyaya en
yakın gezegen hangisiydi.
-O iş biraz
karışık Mars ve Venüs'ün yörüngeleri nedeniyle Dünya'dan çok daha
fazla uzaklaşması sonucu ortalamada Merkür Dünya'ya en yakın gezegendir
diye biliyorum.
-Neyse o
görünen hayalet gibi şeyler ne anlayabildin mi?
-Bilemedim
vallahi, hareket ediyorlar baksana
-Evet evet
insan gibi ama insan değil.
-Baksanıza,
araca benzer bir şey var orada.
-Aaa Ufo, Ufo
bunlar, resimlerini görmüştüm.
O sırada içeri
Fatma bacı girdi ve ekranı görür görmez çığlığı bastı.
-Eyvah Uzaylı
bunlar, bize saldırırlar mı-?
Çerkezoğlu;
Yok canım biz bir şey yapmazsak saldırmazlar.
Fatma bacı;
Niye köpek miydi bunlar yahu.
Sanki onlarda
bizi fark etmiş gibi, hayalet adamlardan birisi bize doğru işaretler
yapıyordu.
-Bir dakika
arkadaşlar, baksanıza bu resmen el sallıyor bize, kesin gördüler.
Çerkezoğlu; Ne
yapacağız Sami Kaptana mı haber versek
Fatma bacı;
Daha yeni uyumaya gitti, önemli bir şey çıkmazsa çok kızar.
-Baksanıza
görürsünüz der gibi kafa sallıyor birisi.
Çerkezoğlu; Ya
birisi de sanki bir ağaca yaslanmış bakıyor, ağaç var mıydı ki Uzayda, yoksa
biz bilinmedik bir kıtaya gelmiş olmayalım.
-Evet o ağaç
gibi şey benim de dikkatimi çekti. Kim
bilir belki Ufo’larla dünyaya geldiklerinde fidan getirip dikmişlerdir.
Fatma bacı;
Durun bakalım belki bir şekilde bizimle irtibata geçmek isteyeceklerdir.
-Nasıl
irtibata geçsinler ki bizimle, var mı böyle bir teknolojileri bakalım.
Çerkezoğlu;
Bence bizden ileridir onlar, aynı fikirdeyim Fatma bacı ile.
-Arkadaşlar
artık mümkünse Kabine mürettebattan başka kimseyi almayın, zaten bu konuda
Mücella hoca da sitem ediyor. Herkesi Kabine alıyorsunuz, orası yol geçen hanına
döndü diyor, şimdi birde bu durum var korkmasın Millet.
Çerkezoğlu;
Özellikle Harun ve Meryem hocalar girmesin çok korkarlar
-Yok canım
onlar Uzaylılardan korkmaz belki de, sadece yükseklik korkuları var diye biliyorum.
-Fatma bacı;
Eyvah, inşallah İpçi Erdoğan duyunca tansiyonu yükselmez.
-Yok bir şey
olmaz o Nevin hemşirenin kontrolünde
Çerkezoğlu; Ya
Halit hoca o da bayılabilir
-Yok ona da
Sami hoca okuyup üflediydi.
Biz ne
yapacağımıza karar vermeye çalışırken birden Ahmet Zeytincinin mızıkasından
mehter marşı duyulmaya başladı.
-Hani bu iniş
müziğimiz değil miydi yahu, şimdi Ahmet hoca neden bu marşı çalıyor
anlayamadım, biriniz gidip baksın.
Çerkezoğlu;
Yok üstadım sen karıştırıyorsun o mehter marşı değil, baksana Hasan Mutlucan
söylüyor;
Yine de
şahlanıyor aman
Kolbaşının yandım da kır atı
Görünüyor yandım aman
Bize serhad yolları
Davullar çalınsın aman
Aman da ceng-i cengi de harbiyi
Görünüyor yandım aman
Bize sefer yolları
Gâhi sefer olur aman
Aman da sefer seferde eyleriz
Hazan erişince aman
Bahar güzel severiz
Gül yüzlü yari de aman
Aman da hile ile de severiz
Sefersiz olamaz aman
Aman er evlaları
-Şaştım
ben bu işe sanki birisi Uzaylılara Cenk ilan etti, nereden de haber aldı bunlar
bilmiyorum, bak şimdi görüyor musun uyuyan düşmanı uyandıracaklar.
Fatma bacı; Evet hiç uyandırmasak
iyiydi, keşke geçip gitseydik Ay’a bizim onlarla işimiz yok ki, hem duyduğuma
göre bunların amacı Dünya’yı istila
ederek insan yaşamını yok edip, köleleştirmek ve insanları yiyecek olarak hasat
edip, gezegenimizin kaynaklarını çalıp, dünyayı tamamen yok etmekmiş.
-O kadar şey etmesek mi, bula bula bizi
mi buldular, gitsinler Amerika’yı, İsrail’i istila etsinler.
Çerkezoğlu; He bence de
Fatma bacı; Komplo teorilerinde Amerikan ordusunun varlığını
2013'te kabul ettiği "Area 51" üssünde uzaylıların ve düşürülen
UFO'ların tutulduğu öne sürülüyor. Komplo teorileri 1989'da Bob Lazar adlı,
Area 51'de bir UFO üzerinde çalıştığını ve fizikçi olduğunu öne süren bir
kişinin televizyon röportajından sonra yayılmış.
-Yapma ya şimdi bunlar arkadaşlarının
intikamını bizden almasınlar, ya da o rehinelere karşılık bizi rehin
almasınlar.
Çerkezoğlu; Durun bakalım bu CIA’ciler
bu duruma hazırlıklı mı acaba onlar bir şey yapacak mı?
-Belki de biz fazla kuruntu ettik, baksana
yavaş yavaş azalıyor sayıları uzaklaşıyoruz galiba.
Fatma bacı; Dışarıdakiler Kahramanlık
türküler çalıp adamları kızdırmasalar belki de geçip gideceğiz.
-En iyisi ben gidip bir bakayım, olmazsa
Sami Kaptanı uyandırayım da susturalım şunları.
Dışarı çıktığımda elinde bir ses bombası
ile Hasan Mutlucan’dan Kahramanlık Türküleri çalan kişinin bizzat Uzay Aracının
Birinci Kaptanı Sami Biberoğulları olduğunu gördüm.
Ali Gorgan , Halit Durucan, Demir Mutlugil, Mihman, Nurettin Akdeniz, Mustafaoğlu, Mehmet Tevfik ve Haruni’nin sınıfı hepsi efe kıyafetlerini
giymişler ve sürekli Sami hoca’ya Zeybek çal, Zeybek çal oynayalım kaptan diye
bağırıyorlar.
Zaralı Şampiyon ise bir taraftan Zeybek değil, halay çekelim derken, bir taraftan da bir Türk dünyaya bedeldir, bir Zaralı ise Uzaylılara bedeldir, siz hiç merak etmeyin hepsini ufalarım ben diyordu.
Redfer dua ederken, Ahmet Zeytinci'de Hasan Mutlucan türküsüne mızıka ile eşlik ediyordu.
Gergef ben Astrofizikçiyim, savaşla işim olmaz, onları kendime inandırırım kesinlikle derken,
Mücella hoca ve Müjgan hoca ise ara ara bağırıp kalabalığı sakinleştirmeye çalışıyorlar, Yıldız Gülüm, Meryem hoca, Elif Usta, Rüya ve bir kaç hanım yolcu daha şaşkınlıkla olanları izliyordu.
Mücella hoca; arkadaşlar topumuz, tüfeğimiz var Allaha şükür her türlü yeneriz onları ama durun bakalım sakin olun saldırcaklar diye bir şey yok.
-Top tüfek mi, hayırdır haberimiz olmayan mühimmat' da mı sokuldu yoksa araca.
Mücella hoca; Eh biraz tedarikliyiz tabi...
Müjgan hoca; Evet kimden çıktı bu saldıracaklar haberi, hem daha görülenlerin uzaylı olup olmadıklarını bile bilmiyoruz.
-Hotamişli; Yerin kulağı var
-Kul 55; Ha ha tele kulak mı?
-Hotamişli; Aslında ben Uzaylıları incelemeye gelmiştim, ne diye savaş çıkarıyorlar ki?
-Müjgan hoca; Hocam ne savaşı, kendi kendimize gelin güvey oluyoruz, aslında belkide yok öyle bir şey, belki de bize barış ellerini uzatacaklar.
-Sakin sakin duran Mehmet Sakin ; Amerika gibi mi?
-Müjgan hoca; Ne alakası var, Amerika hiç barış eli uzatır mı?
Şaşkın bakışlarla onları izlerken birden
karşımda hortlak gibi bembeyaz haliyle Nuri Baş hocayı gördüm, meğer bizim hoca
üstünden kepçe ile biraz alayım derken, Cacık kazanının içine düşmüş. Hoca leş
gibi sarımsak kokuyordu.
İşte, işte dedi kalabalığa doğru
yaklaşan Selocan; bu kokuya hiçbir uzaylı dayanamaz, en iyisi bize doğru
saldırıya geçerlerse Nuri hocayı gösterip çekelim.
Nuri hoca ise burnundan ağzına doğru akan yoğurtların arasından süzülen salatalık parçalarını diliyle almaya çalışıyordu.
Hasta yatağından fırlayan İpci Erdoğan'ın yeniden tansiyonu fırlamış Nevin hemşire bir köşede dil altı hap veriyordu.
Ah dedi Nevin hemşire; Dr.Barbaros İrdelmen ne zamandır siteye uğrayıp şu uzay yolculuğundan haberin olsaydı, şimdi bütün sağlık sorunlarıyla ben ilgilenmek zorunda kalmayacaktım, benim de halay çekip oynamak hakkım değil mi canım?
Bizim evde Edebiyat evi toplantılarında Nevin ablasını hiç yalnız bırakmayan Rüya koşarak geldi ve Nevin ablacığım istersen ben sana yardımcı olabilirim dedi. Yorgunluktan bitap düşen Nevin hemen bu teklifi kabul etti.
Ben bütün bu olanlara gülüp gülmemek şaşkınlığını
yaşayıp bir taraftan da çare düşünürken, araç deprem gümbürtüsüne benzer bir gümbürtüyle sallandı. Aniden ışıklar söndü, göz gözü görmezken, bir şangırtıdan sonra Hasan Mutlucan'ın sesi kesildi ve imdaaat diye canhıraş bir feryat duyuldu.
Devam edecek
Altıncı Bölümün Sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN