Serbest Kürsü / Nesir

Eklenme Tarihi : 26.12.2024
Okunma Sayısı : 217
Yorum Sayısı : 3
Altın Üyelik Başvurusu Altın Üyelik Avantajları
Bugün Doğanlar
İbrahim Kilikbahar-ozsenhakan-aksufurkan-ekincSacideYAYLAZmelda-akinhuseyin-yilmTayyar dr muhammetaylinbengiTyıldırımOna İthafenŞair BeyALİBEYLittlePoetSevcanÃÃÃâÃÆââ‚¬â„¢ÃƒÆ’†â€™Ãƒâ€ Ã¢â‚¬â„¢ÃƒÆ’‚¢Ã¢â‚¬Å¡Ã‚¬Ã‚ ÃƒÂ¢Ã¢â€šÂ¬Ã¢â€žÂ¢ÃƒÆ’ƒÂ¢Ã¢â€šÂ¬Ã…¡Ãƒâ€šÃ‚¶zlem yalçıngokturanSenahansema-keles
Doğum gününüz kutlu olsun
Ümit Yıkımları



Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen 
Hayat hikayesinin 67.bölümü

*
daha çok acıyoruz 
başkasının ağrısını dayanılmaz bulmayı 
ondan öğreniyoruz.
evet, insanlığın yaraları var
apaçık yaralar
kanıyor…
kanadıkça kana bulanıyor dünya
kendisini incite incite tükeniyor insanlık

uzaktadır diye 
bigane kalıyoruz dayanılmaz acılara
şehrin soğuk yüzüne baka baka
olağanlaştırıyoruz can kayıplarını
ümit yıkımlarını
her sabah binlerce çocuğun yetim kaldığı yeryüzüne 
açıyoruz gözlerimizi

yakıp yıkılan şehirlerin harabe görüntülerine 
kül olup kavrulan insanların sayısına alışa alışa 
başımızı yastıklara koyup uyuyoruz
uyuyoruz...
uyanık olmanın ağrısını göze almaktan korkarak

bir yerlerde… 
bir yerlerde tüm insanlığı uyandıracak
aman Allah’ım.. dedirtecek 
bir cümle olmalı sanki
o cümleyi duyana kadar 
her şeyi normal sanmaya devam edeceğiz gibi
 
bize giydirilen deli gömleğine razı gibiyiz 
yırtılmalı artık o gömlek
kesip atmalıyız rüyanın akışını o cümlenin ciddiyetiyle
dünya, dünyalığını açıkça gösteriyor artık
şeytanın düşmanlığı apaçık ortada
elçi’nin tarafında olmak 
hem acil ve zaruri 
hem ağır bedel istiyor bizden

sancılı bir sözün yüreğine göç edelim haydi
o vurucu cümleyi 
hz. peygamber’in yanında arama vaktidir şimdi
insanın gizli acılarını seslendirecek söz dağarcığı
onun yanında…
elçilik ettiği söz’ün kalbinde
insanın sancılarını şefkatle hissedecek kelimeler 
onun dudaklarında olmalı

acil  koduyla dökülüyor heceler nebi’nin nefesinden
o kritik cümle 
nebi'nin hira'dan heyecanla getirdiği 
hitabın içinde kıvranıyor
ateşli 
canlı 
aceleci 

kalbimize borçlandığımız o şefkat
nebi'nin bir ömür canı pahasına 
omuzladığı vahyin nefesine sarılı
yok başka yerde
yok başka kimselerde

gel tefekkür edelim 
kar üzerine gül desenli rüyalar görebilmek için 
sırlar sırrına bir nebze erebilmek için. 
azade teşrinlerde 
anılarını düşünen birinin nasıl düşünürse öyle
taze sevdalar gibi püfür püfür hayaller, 
eski aşklar gibi sevinç sevinç rüyalar görürcesine

rengi nedir 
sözcüklere nasıl bürünür kelam
düşün bir
servilerde üveyikler 
sebillerde güvercinler
hu... hu larına ahenk veren söz nedir

neden en ziyade beyaz yakışır sevgilerde 
hasretin hep siyah düşer bahtına
dokunduğumuz desenlerde 
neden hep bir Var vardır da, 
Var'dan öte hiçbir şey yoktur
bütün dudaklarda alevlenerek dolaşan sorular
eriyip gitmeden
düşün bir 

yitik bir cemre zamanı 
varlığımızı dayanaksız bıraktık
kederlerimizin saçları sürekli uzamaya başladı 
ve sonra 
açık denizlerde dualar avuçlarımızdan kaydı bir bir
kırık kapılardan geceler sızdı odalarımıza
ölümün kimliksiz gezdiği geceler 
bürüdü mehtabımızı neden 
düşün bir 

kaş ile göz arasında 
can ipliklerimiz çekilince uçtan uca
toplayıp pılısını pırtısını hayallerimiz
veda etti medeniyetimize
yol yordamı kaybettik
yoldan çıkarıldık 
menzilimizi yitirdik ya 
neden 
düşün bir 

sımsıkı sarılmaktı 
oysa derin vadilerde unutulduk
koşmaktı koşar adım
zifiri düşüncelerle zehirlendi zihinlerimiz
çarpılar konuldu bir bir

ayak üstüne durdurulan mahkumlarca 
düşün bir 
iki kere ikiyi böğründen vuranların 
son trene tıktıkları yığınlarca çalıntı kaderi 
düşün bir 

eski kiraz bahçesinde 
kanatlanan kuşların dökülen tüylerinde 
erittiğin zamanı 
zaman ötesi boyutun haşmetini 
düşün bir

son aydınlığı
ve son  parlayan mumu
ve son takatıyla kanat vuran turnaların
akşama sılaya varışını
eski bir geminin 
köhne bir rıhtımdan ayrılışını
ufuklarda kayboluşunu
düşün bir

*
bedir zaferi 
gerek medine içinde
gerekse dışında 
müsbet-menfi akisler uyandırdı 
her şeyden önce 
medine’de ki yahudi ve putperestlerin gözleri yıldı

hatta yahudilerden bazıları
evsafını kitaplarımızda okuduğumuz zat budur
artık ona karşı durulmaz
galip olacak hep odur
diyerek imana geldiler
bir kısmı da
korkularından iman etmiş gibi göründüler
ancak fitne ve fesat çıkarmaktan 
yine de vazgeçmediler

medine`de müslümanlar 
bayram havası yaşarken
mekke`de müşrikler 
tam bir matem havasına büründüler

ebu leheb, 
bedir'e katılmamış ve yerine 
asi bin hişam'ı göndererek 
mekke'de kalmıştı
kureyş ordusu büyük bir hezimete uğrayıp geri dönünce
ebu leheb, ebu süfyan bin haris'i yanına çağırarak
ey kardeşimin oğlu, 
halkın işi nasıl oldu bana anlat

haris, 
vallahi  biz o cemaatle karşılaşınca, bozguna uğradık
onlar da kimimizi öldürdüler, kimimizi de esir ettiler
ben halkı kınamam ve ayıplamam 
kır atlara binmiş
ak benizli bir alay süvari ile karşılaştık ki
onlara karşı koymak mümkün değildi

o sırada 
hz. abbas'ın zevcesi ümmü fadl ile 
kölesi ebu rafi'de orada bulunuyorlardı

ebu refi, 
vallahi, o gördüğün süvariler, melekler idi. deyince 
ebu leheb hiddetlenip yüzüne şiddetli bir tokat indirdi
sonra da üzerine çöküp dövmeye başladı

ümmü fadl, gayrete geldi
biçare köleyi, 
efendisi burada yok diye dövüyorsun.diyerek 
bir çadır direği ile ebu leheb'in başını yardı

ebu leheb, 
zelil ve perişan bir halde kalkıp gitti 
hemen sonra da 
bedir mağlubiyetinin gam ve kederinden 
ağır hasta oldu
aradan bir hafta geçti 
resulullah’a yaptığı şiddetli düşmanlığın hesabını 
vermek üzere ölüp gitti

oğulları ölüsünü, iki veya üç gün beklettiler
evinde cesedi kokmaya başladı
hastalığının bulaşmasından korktukları için 
kimse yanına yaklaşmak istemiyordu

kureyşlilerden biri bir gün oğullarına
yazıklar olsun size 
babanız evinde koktuğu halde, 
onun yanına uğramaktan utanıyor musunuz

onlar, 
biz, onun hastalığından korkuyoruz deyince 
adam… haydi gelin ben size yardım edeyim
yanına yaklaşılacak gibi değildi
onu ne yıkadılar ve ne de el sürdüler
uzaktan üzerine su serptiler
sonra sürükleyerek götürüp 
mekke'nin yukarı taraflarında bir yere gömdüler
üzerini taşla kapattılar

esirler arasında bulunan 
peygamberimizin amcası abbas 
oldukça zengin bir zattı
hz.abbas ,peygamber efendimize 
harp esnasında elimden alınan o altınları 
kurtuluş fidyesi say.diye teklif etti

peygamberimiz, 
hayır, o bizim aleyhimizde sarf etmek için taşıdığın 
Allah`ın sonunda bize nasip ettiği bir maldır 
onu sana geri veremeyiz 

hz. abbas, ya Muhammed
benim ondan başka param yok
beni avuç açırıp da dilendirecek misin
efendimiz
ey  abbas, ya o altınlar nerede kaldı

hz.abbas, hangi altınlar
resul-i kibriya
hani sen, mekke`den çıkacağın gün
hanımın ümmü fadl`a teslim ettiğin altınlar
onları teslim ederken, 
yanınızda ikinizden başka da kimse yoktu

ey bbbas sen ,ümmü fadl`a 
bu seferde başıma ne geleceğini bilmiyorum 
şayet herhangi bir felakete uğrayıp da dönemezsem
şu kadarı senin için
şu kadarı fadl için
şu kadarı abdullah için
şu kadarı ubeydullah için
şu kadarı da kusem içindir… demiştin
işte o altınlar

hz.abbas, hayretle, 
bunu sana kim haber verdi diye sordu
efendimiz, Allah haber verdi.buyurdu
bunun üzerine abbas, şahadet getirerek 
kemal-i imanı kazanıp müslüman oldu
kurtuluş fidyesini ödedikten sonra da 
mekke`ye döndü

hz. abbas, mekke`ye dönünce 
müslümanlığını izhar etmeyip hep gizli tuttu
mekke`de bulunduğu zaman zarfında 
müşriklerin tutum ve davranışlarını 
peygamber efendimize yazar 
mekke`deki müslümanlara yardım ederdi

bedir esirleri arasında 
efendimizin damadı hz. zeyneb`in kocası 
ebu as bin rebi de vardı
hz. zeyneb (r.a.) kocası ebu as`ın 
kurtuluş fidyesi olmak üzere 
boynundaki gerdanlığı çıkarıp 
medine`ye gönderdi

bu gerdanlığı hz. zeyneb`e evlendiği sırada 
annesi hz. hatice hediye etmişti
resul-i kibriyanın bu güzide kerimesinin gerdanlığını 
kurtuluş fidyesi olarak göndermesi 
ashab-ı kirama fazlasıyla hüzünlendirdi

peygamber efendimiz de onu görünce 
içi burkuldu.gözleri doldu
eğer münasip görürseniz
zeyneb`in esirini salıveriniz 
bedelini de geri çeviriniz.buyurdu

bunun üzerine sahabiler 
ebu`l-as`ı serbest bıraktılar
gerdanlığı da geri çevirdiler
resul-i kibriya efendimizi 
son derece memnun ettiler

redfer

( Ümit Yıkımları başlıklı yazı redfer tarafından 26.12.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu