Artık sana ne iyi gecelerim,
Nede günaydınlarım kaldı.
Mazinin tozlu sayfalarında bıraktım seni.
Ağır aksak öksürüklü bir direnişti,
Benimkisi.
Zamana yenik düşen, aminsiz bir duanın,
İsteksiz el açışı.
Bendeki yerini kaybettin çoktan,
Gelsende bir, gelmesende!
Sen benim Kendimi inandırdığım,
yalancı bir bahar dalıydın.
Kulaklarımı sağır ettiğim tavsiyelere,
Uzak kalışım.
Senin için kırdığım kalplere,
Mahcubiyetim.
Sen benim son yıkılışım oldun.
Bir daha kimseye canımı yakacak kadar,
Güvenmedim, güvenmeyeceğim!
Ben çok geceleri haram ettim kendime.
Uykuyu unuttu korkak gözlerim.
Aydınlık bir dünyanın sahibiydi gündüz.
Yüreğimi pare pare eden,
Geceden habersiz.
Yalnızlığımı astım penceresiz duvarlara,
İpsiz mandalsız!
Bir bahar rüzgarına,
Kapılmışım sürükleniyorum şimdi.
Oysa, sonbahara gelmiş ömür.
Yapraklarını kaybetmiş,
Kır papatyalarını sakladım.
Hasır altı edilmiş çaresizliğime.
Şimdi ben kimsesiz, hayallerim gölgesiz.
Acıları uyutuyorum gecenin koynunda,
Sessiz ve çaresiz.
Öyle bir yerdeyim ki.
Unuturum dediğim ne varsa, kalbime yük,
Ayağıma pranga oluyor.
unutursam, özgürlük!
Eylüle hep, aşk ayı demişlerdi.
Oysaki, eylül hüzün, eylül yalnızlık demekti.
Eylül hüsran, ayrılık demekti.
Eylül bir kışı daha sensiz yaşamak demeki.
Eylül sevdaya sürgün aşığa gurbet,
Eylül sensizlik demeki!
……Meryem Keskin……
……07.11.2024…….